Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin görevi ne?
Tek bir cümle ile ifade etmek gerekirse barışı sağlamak. Ama bu sadece kağıt üzerinde kalıyor.
Veto yetkisine sahip olan Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Bunlara göre hak ve adalet önemli değil. Tek önemli olan kendi çıkarları.
Şimdi BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Fransa’ya bakalım. Fransa, Türkiye’ye tehdit oluşturan terör örgütlerine destek verirken, Kıbrıs konusunda da işgalci Rum Yönetimi’nin yanında yer alıyor.
Fransa “Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetlerinde bulunmak Rum Yönetimi’nin egemenlik hakkıdır” derken, Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’ye tehditler savurmaktan da geri kalmıyor.
“Türkiye sondaj faaliyetlerine devam ederse eyleme geçeriz” diyebiliyor.
Bu arada Fransa, Güney Kıbrıs’ın deniz ve hava limanlarını dilediğince kullanıyor. i
Herhalde bu eylem de askeri bir eylem olacak.
Peki ya bir diğer daimi üye olan ABD’nin tutumu ne?
Rum silahlanması devam ederken, ABD Rum tarafına uyguladığı silah ambargosunu kaldırıyor. Savaş çığırtkanlığı yaparak Rum’a “daha da silahlanabilirsin” diyor.
Peki, Rum tarafı bu silahları kime karşı kullanacak?
Elbette ki Türkiye KKTC’ye karşı.
***
Tüm bunlara karşın, Türkiye “kendimizin ve KKTC’nin haklarını çiğnetmeyiz” diyerek kararlı duruşunu sürdürürken, Doğu Akdeniz’de hakimiyet kurmak isteyen Fransa, AB ve ABD Rum tarafının yanında yer alıyor. Fransa ve Yunanistan “Türkiye’ye yaptırım uygulansın” çağrılarında bulunurken, ABD ile AB bu yaptırımları hayata geçirmeye çalışıyor.
Bunların yanısıra , müzakerelere yönelik olarak Rum-Yunan ikilisi tarafından da çeşitli talepler gündeme getiriliyor.
Bu taleplere göre; Yeniden başlayacak olan müzakerelerde AB ile BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri de yer almalı.
Peki, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri kim?
Bu daimi üyeler ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa. Bu daimi üyeler veto hakkına da sahip. Yani, bu üyelerden herhangi biri bir kararı veto ederse, o karar uygulanamaz. Bunun örnekleri de İsrail-Filistin sorunun da pek çok kez görüldü. BM Genel Kurulu’nun İsrail aleyhine almış olduğu kararlar ABD tarafından her zaman veto edildi.
Böylelikle de BM Güvenlik Konseyinin daimi üyelerinden hak ve adalet beklemek boşuna. Onlar için “dünya barışı” önemli değil, onlar sadece kendi ülkelerinin çıkarlarına göre hareket ederler.
***
BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden biri olan Fransa başından beri Kıbrıs konusunda Rum tarafının yanında oldu ve olmaya da devam ediyor. Çünkü, Fransa’nın Güney Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de çıkarları var ve bunları Güney Kıbrıs üzerinden korumaya ve geliştirmeye çalışıyor.
Devam edelim,
Rum Yönetimi, Fransız donanması ile savaş gemilerine deniz limanlarını üs olarak kullanmaları için olanaklar tanıdı. Bu arada Rum Yönetimi ile Fransa arasında yapılan askeri işbirliği anlaşmaları da var. Rum Yönetimi ile yapılan tek yanlı anlaşmalar sonucunda Doğu Akdeniz’de enerji alanları üzerinde sondaj çalışmaları yapan şirketlerden birisi de Fransız şirketi.
Bu arada , Güney Kıbrıs ile Fransa arasında var olan askeri işbirliğinin daha da geliştirilmesi yönünde anlaşmalar yapıldı. Bu anlaşmaya göre de, Fransa, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun güçlendirilmesi için Güney Kıbrıs’a yeni silah sistemleri verecek, savunma alanında da yeni işbirliği yapılacak. Fransız donanmasının kullandığı Güney Kıbrıs’taki deniz limanları daha da geliştirilecek. Doğu Akdeniz’de meydana gelecek muhtemel gerginlik ve çatışmalarda Fransa, Güney Kıbrıs’ın yanında yer alacak.
Peki, böyle bir durumda, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Fransa’nın yeniden başlayacak olan müzakerelerde yer alması uygun mu?
Türk tarafı için elbette ki uygun değil.
Ama, Rum tarafı için uygun.
Peki, ABD. Çin , Rusya ve İngiltere’nin Kıbrıs konusunda tutumları ne?
Bire cümle ile belirtecek olursak; tümü de Rum yanlısı.
Ve işte bu nedenle, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin müzakerelerde yer alması isteniyor.
News
