Sel felaketinde, sorumsuzluk ve ihmal sonucu yitirdiğimiz dört can, ailelerini yakıp kavurdu. Ailelerin bu büyük ve dinmeyecek acısının yanında , siyasilerin yaptığı “acımız büyüktür, KKTC yasa boğuldu” şeklindeki açıklamaların ne bir anlamı var, ne de bir değeri.
Bunlar sadece popülist ve günü geçirmeye yönelik açıklamalar. Ve hep birlikte göreceğiz ki; ailelerin acısı devem ederken, bunları yeni yılı, lüks otellerde kutlayacaklar.
Patlayıncaya kadar yiyip içip, eğlenecekler.
Peki ya, bu cinayetin sorumluları ne olacak?
Başbakan ve diğer bakanlar “sorumluları tespit edip , cezalandıracağız” diyor.
Bu açıklamada anlamsız.
Çünkü, yol yapılırken, sıkı bir denetim ve kontrol yapılmalıydı.
Ama yapılmadı.
Vaktinde sorumluluklarını yerine getirmeyenler, şimdi sorumluları bulup, cezalandıracaklarmış.
Buna kargalar bile güler.
Ya, sendikalar ile sivil toplum örgütlerine ne demeli?
Bir kaçı dışında tümü de bu cinayete karşı sesiz kaldı. Ne bir açıklama yapıldı, ne bir gösteri, ne de bir eylem.
Çünkü bunlar her şeyi siyasi görüşleri doğrultusunda yapıyor.
Bu nedenle tümü de sınıfta kaldı.
Ve, bugünlerde Dünya İnsan Hakları Günü kutlanıyor. Geçtiğimiz yıl yapılan açıklamaları dosyalardan çıkarıp, yeniden yayınlıyorlar.
Ve, inan ki bunların insan hakları ile bir alakaları yok.
Eğer olsaydı, en temel insan hakkı olan yaşama hakkını tehlikeye atmazlardı. Gereken önlemleri zamanında alsalardı dört can yitirilmeyecekti.
Bunların insan hakları anlayışı da laftan ibaret.
Rum’a karşı yaşama hakkı için uzun yıllar mücadele eden Kıbrıs Türk halkı, şimdi yaşama hakkına sahip değil, yaşama hakkı tehdit altında.
Trafik kazalarında, iş kazalarında, şiddet olaylarında her gün bir yaşam sönerken, şimdi de sellerde insanımızı kaybediyoruz.
Yazık, hem de çok yazık.
Ve, göreceğiz ki bu cinayetin gerçek sorumluları ortaya çıkarılmayacak. Bu olayın sorumluluğu alt düzeyde birkaç kişin başına yıkılacak.
Sonra da “bakınız, sorumluları bulduk, cezalandıracağız” diyecekler.
Bu cinayeti de böyle örtbas edecekler.