NACAK gazetesinin dünkü “Cumhurbaşkanlığı seçimi ertelenebilir” haberinden sonra, bazı kesimler ve bazı kişiler “Aydın Akkurt, bir adaya avantaj sağlamak için bunu gündeme getiriyor” şeklinde yorumlarda bulundu.
Her şeyden önce şunu belirteyim; Herhangi bir adaya avantaj sağlamak veya destek olmak için bu öneriyi gündeme getirmedim. Sosyal paylaşım sitemde de bu önerinin gerekçelerini açıkladım.
Bana göre şu an herşeyden önemli olan halkın sağlığı ve geleceğidir. Ve yine bana göre, bir seçim uğruna halkın sağlığı ile ülkenin geleceği tehlikeye atılamaz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesine yönelik olarak yapmış olduğumuz önerinin gerekçelerine de bakalım;
Hükümet, koronavirüs konusunda gereken önlemleri alırken, halka da “evinizde kalınız, sokağa çıkmayınız” çağrısında bulunuyor. Doktorlar ve uzmanlar da aynı çağrıda bulunuyor. Dünyanın pek çok ülkesinde ise sokağa çıkma yasağı var. Bu arada Türkiye’de siyasi partilerin kongreleri ertelenirken, İran’da ise ikinci tur seçimler ertelenmiş durumda.
Bütün bu önlemlerin hedefi de insanların evlerinde kalmalarını, kalabalık ortamlarda bulunmamalarını sağlamak. Çünkü, koronavirüs kalabalık ortamlarda daha çok yayılıyor.
***
Hükümetimiz de tüm bunları dikkate alarak, 27 Mart tarihine kadar kalabalık ortamların oluşmaması için bir dizi tedbirler aldı. Pek çok kamu görevlisi idari izinli sayılırken, değişik sektörlerdeki pek çok işletme ile işyerleri de kapatıldı.
Ama, bu arada 1 Mart tarihinde başlayan seçim süreci de devam ediyor.
Buna da bir bakalım;
17 Mart, siyasi partilerin aday saptamasının son günü. 20 Mart’ta ise resmi başvurular yapılacak ve adaylar Yüksek Seçim Kurulu tarafından geçici olarak ilan edilecek.
22 Mart ise sandık seçmen listelerinin askıya alınmasının son günü.
Bunlar, 27 Mart tarihine kadar olacak olanlar.
***
Devamına da bakalım;
29 Mart günü adaylar kesinleşecek ve oy pusulalarının düzenlenmesi için adaylar arasında yapılacak ad çekme Yüksek Seçim Kurulu tarafından duyurulacak. 30 Mart günü kesinleşen adaylar Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilân edilecek ve Yüksek Seçim Kurulu huzurunda oy pusulalarının düzenlenmesi ve duvar ilânları için ad çekme yapılacak.
Buraya kadar yapılacak faaliyetlerde kalabalık ortamlar oluşmayacak. Ama bundan sonrası var;
31 Mart günü başlayacak olan seçim propagandası 25 Nisan’da sona erecek ve 26 Nisan günü de halk sandıklara gidip, oy kullanacak.
İşte, koronavirüsün bulaşma ve yayılması açısından çok tehlikeli olan süreç bu. Bu süreç de 31 Mart günü seçim propagandaları ile başlıyor.
Peki, coronovirüs tehdidi 27 Mart’ta sona ermeyip, Nisan ayı boyunca da devam ederse ne olacak?
Adaylar, seçim propagandası ile diğer çalışmalarını evlerinden mi yürütecek. Hadi diyelim ki böyle oldu ve adaylar Tv kanalları ile radyolardan ve sosyal medya üzerinden seçim çalışmalarını ve propaganda faaliyetlerini yürüttüler.
Peki, 26 Nisan binlerce sandık gözlemcisi ne yapacak, halk oyunu nasıl kullanacak, oylar nasıl sayılacak ve oy sandıkları ilçe seçim kurullarına nasıl götürülecek? Oradaki sayımlar da nasıl yapılacak?
Tüm bunlar, koronavirüsün daha da yayılmasına neden olan kalabalıkları oluşturmayacak mı?
Elbette ki oluşturacak.
İşte, benim anlatmak istediğim bu.
Eğer bu seçim halkın sağlığını ve ülkenin geleceğini tehlikeye atacaksa, varsın bu seçim daha sonralara ertelensin.
Bundan başka da bir çıkış yolu varsa, onu da bilenler söylesin.