Bugün, hükümetin kurulmasına yönelik olarak yaşanan  gelişmelerin kokusu aylar önce çıkmıştı.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, o günlerde yaptığı açıklamalarda şöyle diyordu;

“Kuzey’de yapılacak  olan seçimleri  çözüm yanlıları kazanmalı. Eğer, çözüm karşıtları seçimi kazanırsa Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakerelerin geleceği tehlikeye girer.”

Anastasiadis’in  “çözüm karşıtları” diyerek hedef gösterdiği ise UBP, DP ve YDP  idi.

Bu arada  kapalı kapılar arkasında da stratejiler ve operasyonlar hazırlandı.  Buna göre de “çözüm karşıtları” olan UBP ile DP’nin hükümette yer almaları mutlaka engellenmeliydi.

Bundan sonra da düğmeye basıldı. “DP baraj altında kalacak” şeklinde algı operasyonları yürütülürken, UBP’nin  yalnız bırakılması için de  her yol ve yöntem kullanıldı.

VOLKAN da o günlerde yaptığı yayınlarda buna dikkat çekerken , belirlenen  ana hedefin “CTP-HP-TDP koalisyon hükümetini oluşturmak olduğunu” söylemişti.

Sonuçta seçimler yapıldı ve sonuçlar açıklandı.

Kapalı kapılar arkasında hazırlanan senaryo,  “evdeki hesap çarşıya uymaz” misali oldu.

DP barajı aşıp 3 milletvekili çıkarırken, UBP 21, YDP ise 2 milletvekili kazandı.

“Çözüm yanlıları olarak  nitelenen” CTP-TDP ve HP’nin toplam milletvekili sayısı ise 24’e kaldı.

İşte, bu noktada da yeni stratejiler  ve yeni operasyonlar gündeme geldi.

CTP, HP ve TDP, “UBP ve YDP ile hükümet kurmayacaklarını” açıkladılar. “Çözüm yanlısı” bir hükümet kurabilmek için de, “çözüm karşıtı” olarak suçladıkları DP’ye “kapılarının açık olduğunu” söylemeye başladılar.

Gerçek amacı gizlemek için de geliştirilen söylem şu;

“hesap sorma hükümeti kuralım,  hesap soralım,  seçim yasasının değiştirelim sonra da erken seçime gidelim.”

Peki ya Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakereler ne olacak?

Bu konuda söylenen bir şey yok.

Ama hedeflenen şu;

Bu sürede müzakerelerle ilgili  tek yetki Cumhurbaşkanı  Mustafa Akıncı’nın elinde olacak. Akıncı istediği ve dilediği  şekilde müzakereleri yürütecek, ve kimse de kendisine “dur” demeyecek.

Böylelikle de “çözüm yanlıları”  hedeflerine ulaşacak.

İşte, esas tehlike budur.

Bu tehlikeyi önlemek  için de  hükümet bir an önce kurulmalıdır.

Yoksa, atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak.

Ama, ulusal güçler de bunun hesabını, sorumlu olanlardan  çok ağır şekilde soracak. Bu da böyle biline….