Dörtlü koalisyon hükümetinin istifasından sonra Meclis’te temsil edilen siyasi partilerle görüşen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı hükümeti kurma görevini UBP Genel Başkanı Ersin Tatar’a verdi. UBP yetkili kurullarından yetki alan Tatar da hükümeti oluşturabilmek için bugün temaslara başlayacak.
Tatar, hükümeti kurma görevini aldıktan hemen sonra yaptığı açıklamada ülkede yaşanan sorunlara dikkat çekerken, halkın refahı ve sorunları aşılabilmesi için hükümetin bir an önce kurulabilmesi için çalışacağını söyledi.
Anlaşılan o ki; Tatar zaman kaybını önlemek için 15 günlük süreden çok daha önce yeni hükümeti oluşturmaya çalışacak.
Hükümet oluşumuyla ilgili alternatiflere baktığımızda ise, pek fazla bir alternatif yok. CTP, TDP, DP ve YDP de alternatif ve hükümet formülü olarak UBP-HP koalisyon hükümetini gösteriyorlar.
Bu hükümet modeli dışında başka alternatifler yok mu, elbette var. Ve, Tatar’ın temaslarından sonra neler olacağını hep birlikte göreceğiz.
Ama ortada olan bir gerçek var;
Bu da yeni hükümetin bir an önce kurulması. Ülkede ve Doğu Akdeniz’de yaşananlar da bunu gerektiriyor.
Ama, ülkede yaşanan sorunlar ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri bir kenara itip, sadece kendi siyasi çıkarlarını düşünen ve küçük hesaplar peşinde olanlar ise intikam hırsı içerisinde ülkeyi kaosa ve erken seçime sürüklemeye çalışıyorlar.
Bunu da ilk günden görüyoruz.
UBP’yi içten karıştırmak için ellerinden geleni yapmaya başlayanlar UBP-HP hükümetinin oluşumunu engellemek için de harekete geçmiş durumda.
Geçmişte, o günün koşullarında yapılan bir takım açıklamaları temcit pilavı gibi ısıtıp, ısıtıp gündeme getirmeye çalışıyorlar. Daha dün koalisyon ortağı oldukları HP’nin tabanını baskı altına alabilmek için her türlü algı operasyonunu da yürütüyorlar. Benzer algı operasyonları da UBP tabanına dönük olarak yapılıyor.
Ve, yukarıda da belirttiğim gibi, UBP-HP hükümetinin oluşumunu engelleyip, kaos ortamı yaratıp, erken seçimi dayatmaya çalışıyorlar.
Peki, ülkede ve dışarıda bunca büyük sorunlar yaşanırken, erken seçimin kime yararı olacak? Muhtemel bir erken seçim , zaman kaybı olmayacak mı, bu süreç içerisinde ekonomşk ve sosyal sorunlar daha da büyümeyecek mi?
Elbette ki öyle.
Ama bu bazıları için önemli değil.
Bazıları da “biz yoksak bu ülke batsın” zihniyetinde.
Ama, bilmiyorlar ki, “ülke” denilen bu gemimin içinde hep birlikteyiz.
Ve, hepimize düşen görev provokasyonlara gelmemek ve yeni hükümetin oluşumunu beklemektir.
Unutmayalım ki, bu ülke hepimizin…
Aydın AKKURT; Erken seçim ve kaos senaryoları
