Koronavirüs tehlikesinin baş gösterdiği ilk günlerde “OHAL ilan edilmesi ve sokağa çıkma yasağı konulması ” gündeme gelmişti.
“Hükümet gereken tedbirleri aldı ve almaya devam ediyor, insanları evlerine kapatmaya gerek yok, bizin insanımız alınan tedbirlere uyacaktır” diyerek bunu karşı çıkanlar arasında ben de vardım.
Ama yanılmışız.
Hükümetin aldığı tüm tedbirlere rağmen, neler yaşandığını hep birlikte görmekteyiz. Hükümet ve sağlık kuruluşları “evinizde kalınız, gerekmedikçe sokağa çıkmayınız” çağrılarında bulunurken, karantina altında olanlar bile evlerinden çıkıyor.
Kimleri evlerinde çıkıp, kahvehanelere kumar oynamaya gidiyor.
Kimileri toplu halde pikniğe çıkıyor.
Kimileri yasak olmasına rağmen toplu halde yolcu alıyor.
Kimileri yasak olmasına rağmen, iş yerini açıyor.
Bazı gece kulüpleri arka kapıdan müşteri alıyor.
Ve, dahası da var.
Şimdi “bunları yapanlar az sayıdadır” diyebilirsiniz. Ama bunlar az sayıda olsa bile tüm toplumun sağlığını tehlikeye atıyor.
Bunun yanısıra, devlet otoritesi ayaklar altında çiğneniyor.
GIDA YARDIMLARI VE VURGUNCULAR
Koronavirüs belası ile birlikte vurguncular da türedi. Herkes istediği malı istediği fiyatta satıyor. Gerektiği gibi denetim ve kontrol yapılmıyor.
Özellikle koruyucu maske eldiven ve hijen ürünlerinde büyük bir vurgun yaşanıyor.
Hükümet hangi birine baksın…
Başbakan Ersin Tatar’ın açıkladığı gibi mevduatlara düşük faiz veren ama kredilere çok yüksek oranda faiz uygulayan bankalar da var.
Bu arada “gıda yardımı” adı altında vurguncular da türedi. Kaymakamlık’tan ve Maliye Bakanlığı’ndan izin almadan, banka hesap numaraları verip, halktan bağış topluyorlar.
Tefeci başının gıda ambarlarında bulunan gıda maddeleri aynı fiyattan bir kilo yerine 800 gramdan satılıyor.
Bağış yapılan gıda maddelerinin sağlıklı olup olmadığına ve gıda poşetlerinin nerede hazırlandıklarına kimse bakmıyor.
OTELLERİN DURUMU
Karantina durumlarında otellere büyük görev düşüyor. Bazı otel sahipleri otellerini hükümetin kullanımına verirken, büyük oteller buna seyirci durumunda.
“Ne yani otelimizin adı karantina oteline mi çıksın, zarar mı edelim” diyorlar.
Bu durumda da hükümet çaresiz. Bu otellere el koyamıyor.
BASIN VE MEDYA
Koronavirüsle mücadelede paniğe ve korku yaratılmaması gerekirken, bazı gazeteler ile sosyal medya yalan haberlerle korkuyu ve paniği büyütüyor.
Bu da koronavirüsün daha da yayılmasına neden oluyor.
“Bunları yapanlara karşı gereken yasal işlemler başlatılacak” denilmesine rağmen hala daha herhangi bir yasal işlem başlatılmış değil.
Ve, özetle belirtmek gerekirse tüm bunları önlemenin yolu OHAL ilan etmekten geçer…
Aksi takdirde bu olaylar daha da büyüyecek, halkın sağlığı ile ülkenin geleceği çok büyük tehlikeler altında kalacak…