Kendi çıkarları için Rum-Yunan ikilisini taşeron olarak kullanan ABD emperyalizmi ile AB ve BM “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm olmaz” diyor. Dayattıkları çözüm şekli ise; birleşik Kıbrıs.
Peki neden?
İki devletli çözüm şeklinde Kıbrıs’taki Türk varlığı ile devleti kalıcılığını korur. Bu şekilde de Doğu Akdeniz’deki Türk egemenliği devam eder.
Kıbrıs’ın stratejik önemi ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları nedeniyle de emperyalizm Türk devleti ile Doğu Akdeniz’deki Türk egemenliğine karşı. Bunları kendisine karşı tehdit unsuru olarak görüyor.
Bu nedenlerle de “birleşik Kıbrıs” dayatmasında bulunuyor.
Birleşik Kıbrıs’ı içeren çözüm şeklinde ise ayrı Türk devletine, Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerine Kıbrıs’ta yer yok. Bunlar olmayınca da Doğu Akdeniz’de Türk egemenliğinin dayanak noktası olan KKTC sona erer. Bunun sonucunda da ABD emperyalizmi ile diğerleri Kıbrıs’ın ve Doğu Akdeniz’in enerji kaynaklarına el koyar.
Yani. Özetle belirtmek gerekirse başta ABD emperyalizmi ile diğerlerinin hedefi bölgeye ve enerji kaynaklarına sahip olmak.
Ve, ortada böyle bir emperyalist girişim ve tehdit olmasına rağmen, bizde ki “solcular” ABD emperyalizminin düdüğünü çalıyor.
Buna da son günlerden bir örnek vereyim.
ABD emperyalizmi ile BM ve AB “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm kabul edilemez” diyor. Bizdeki “solcular” da hemen “ABD, BM ve AB Kıbrıs’ta iki devlete dayalı çözüm çeklini kabul etmez” diyerek, iki devletli çözüme karşı çıkıyor.
İşte, buna şaşırmamak elde değil.
Şöyle ki; “Anti emperyalist” olduklarını söyleyen bizdeki “solcular”, her ne hikmetse ABD emperyalizminden talimat alıp, harekete geçiyor.
Bu, ne kadar dikkat çekici değil mi?
Hem “anti emperyalist” olduğunu söyleyeceksin, hem de ABD emperyalizminden talimat alacaksın.
İşte, bu nedenle de bunlara “ABD’nin solcu çocukları” denir.
***
Daha da gerilere gidelim.
Emperyalizmin dayattığı Annan Planı’nın taşeronluğunu da bizdeki “solcular” yapıyordu. O günlerde , “solcuların” yönetiminde olan sendikalar ile sivil toplum örgütlerine çuvallar dolusu para geliyordu.
Peki, bu para nereden geliyordu, kaynağı ne idi?
Bu paralar, ABD emperyalizmi ile diğerlerinin denetiminde olan UNDP, UNOPS, USAİD ve AB fonlarından geliyordu.
Yani, bizde “anti emperyalist” geçinen “solcular” ABD emperyalizmin denetimindeki fonlardan para alıyordu.
İşte, bu nedenle de bunlara “ABD’nin solcu çocukları” denir.
Devam edelim.
Annnan Planı referandumu öncesinde düzenlenen “evet” mitinglerine ABD ve AB diplomatları da katılıp, destek veriyordu.
Bizim “solcular” Che Guevera t-shirtleri giyerken, arkalarında ise ABD’li diplomatlar duruyordu.
İşte, bu nedenle de bunlara “ABD’nin solcu çocukları” denir.
Dönemin ABD Büyükelçisi, Annan Planı ile ilgili referandum sonrasında, düzenlediği basın toplantısında kendisine sorulan “Kuzey Kıbrıs’ta kimlere para verdiniz” sorusuna şu yanıtı vermişti;
“Kimlere para verdiğimizi açıklayamayız, bunu yaparsak ulusal çıkarlarımızı ve güvenliğimiz tehlikeye girer.”
Adam, doğru söyledi.
Ne yani, “solcu” geçinen çocuklarını deşifre mi edeceklerdi?
Ve, hala daha “ABD’nin solcu çocukları” devrede…