Koronavirüs belası tüm dünyayı sarsarken, en güçlü ülkelerin ekonomileri bile çok büyük darbeler alıyor.
Kolay değil.
Pek çok ülke ekonomilerini ayakta tutabilmek için çok sert tedbirler alırken, zaten izolasyonlar ve ambargolar altında bulunan KKTC’nin ekonomisi de büyük darbe aldı.
Bu bir gerçek. Ama bir diğer gerçek daha var.
KKTC hükümeti eldeki kaynaklara göre gereken tedbirleri alıyor. Hükümetin aldığı bu tedbirler eleştirilebilir mi, elbette ki eleştirilebilir. Ama bu yapılırken her kesin ve her sektörün de elini taşın altına koyması gerekir.
Aksi takdirde eleştiriler sadece havada kalır.
Hükümet aldığı tedbirler sonucunda maaşlardan kesintiye gitti. Belediyelere yapılan ödeneklerden bir kısmı kesildi.
Ve böyle bir durumda, maaşından kesinti yapılan memur “ben bundan sonra işe gitmeyeceğim” diyebilir mi? Veya belediyeler “biz de bundan sonra halka hizmet vermeyeceğiz” diyebilir mi?
Ama, bunu diyenler var.
Hem de hükümete “rest” çekerek.
Bunların başında da KKTC’de 5 kumarhane çalıştıran Net Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk geliyor.
Bunlar “Ekonomik Örgütler Platformu” adı altında yaptıkları toplantı da karar almışlar; Hükümetin uygulamaya koyduğu ekonomik tedbirler paketinde “iyileştirmeler” olmazsa, devlete olan mali yükümlülüklerini yerine getirmeyeceklermiş.
Olur efendim, başka emriniz var mı?
Şimdi gelelim esas meseleye.
Kumarhaneler her yıl 4 taksit halinde devlete imtiyaz izni ücreti ödüyor. Bu rakam ise kumarhanelerin büyüklüğüne göre yılda 720 bin Euro ile 1 milyon Euro arasında değişiyor. Yani KKTC’de faaliyet gösteren kumarhanelerin yılda ödedikleri imtiyaz izni ücreti 30 milyon Euro civarında.
En son taksitlerini ise 2019 yılın 25 Aralık günü ödediler. İkinci taksiti ise 25 Mart’ta ödemeleri gerekirdi.
Ama, hükümetin 13 mart tarihinde işyerlerini kapatma kararını bahane ederek, 25 Mart’ta ödemeleri gereken taksiti ödemediler. Bu rakam da yaklaşık 6-7 milyon Eoru civarında.
Ve bunu ödemedikleri gibi “ekonomik tedbirler paketi iyileştirilinceye” kadar diğer taksitleri de ödemeyeceklerini açıkladılar.
Peki ya, çalıştıkları 1 Ocak- 13 Mart arasındaki dönemin ücretini niye ödemiyorlar?
“Onu da ödemeyik” diyorlar.
Bu arada Besim Tibuk efendi, çalışanlarına gönderdiği yazı da “1 Nisan’dan itibaren ücretsiz izinlisiniz, yatırımlarınız da yapılmayacak” diyor.
Yani, çalışanları işten çıkarıp, devletin kapısına yığacak.
Peki ya, ülke büyük bir ekonomik kriz yaşarken, bunun adı nedir?
Fırsatçılık mı, tehdit mi, şantaj mı?
Ama, Besim Tibuk efendi unutmasın, bu halk İngiliz’e ve Rum’a boyun eğmedi, kendisine de boyun eğecek değil.
Bu konuya, eski defterleri de karıştırarak devam edeceğiz.
Bakalım ortaya neler çıkacak?…