Geçtiğimiz gün Lokmacı geçiş kapısında yaşananları büyük bir üzüntüyle izledik.
Rum polis, çok yakın mesafeden Kıbrıslı Türk eylemcilerin üzerine insan sağlığına yönelik çok tehlikeli olan ve savaşlarda bile kullanılması yasaklanan gaz sıktı. Daha sonra da coplamaya başladı.
Yere düşenlerin, bayılanların yanısıra bazı eylemcilerde hastaneye kaldırıldı.
Her şeyden önce gazlananlar coplananlar ve dövülenler insan olduğu için, bu durum karşısında “oh olsun” diyecek değilim.
***
Lokmacı geçiş kapısında düzenlenen eylemi ve yaşananları baştan sona izledim.
AB ve ABD destekli “United Cyprus Now” adlı örgüt tarafında düzenlenen eylemde, geçiş kapısının bir tarafında Rum, diğer tarafında da Türkler vardı.
Sayıları fazla değildi, hani bu eylem kitlesel bir eylem değildi.
Bu eylemde her nedense Türk eylemciler daha ateşliydi. Ellerinde “ne ayrılık ne ilhak” “birleşik Federal Kıbrıs”, “bütün halklar kardeştir”, “bütün kapılar ortadan kaldırılmalıdır” ifadelerini içeren pankartlar taşıyorlardı. Bunlar da eylemin siyasi içerikli olduğunu gösteriyordu.
Eylemciler arasında da CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, CTP milletvekilleri, TDP’liler, Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı ve bazı sendika başkanları vardı.
***
Rum eylemciler sesiz sedasız dururken, Türk eylemciler arasında aninden bir hareketlenme başladı. Küçük bir grup, barikatı aşıp, Rumlarla kucaklaşmak istediğinde olanlar oldu. Gazlama ve coplama başladı.
Gazlanan ve coplanan eylemciler, Rum eylemcilere hitaben “geliniz” çağrıları yapmalarına rağmen, bir tek Rum eylemci bile gelmedi.
Yaşananları da hep birlikte izledik.
Yani, acımasızca gazlanan ve coplanan Türk eylemciler oldu.
***
Yaşananları duyan ve bu eyleme destek vermek için oraya giden Enerji ve Ekonomi Bakanı Hasan Toçay ile UBP Lefkoşa İlçe Başkanı Sadık Gardiyanoğlu ile diğer UBP’liler, küçük bir provokatör grubun sözlü saldırısına uğradı.
“UBP eşittir ELAM”, “UBP’nin burada işi yok”, “UBP tumba”, “ELAM dışarı UBP dışarı”, “kahrolsun faşistler” şeklinde çirkin ve seviyesiz sloganlar atıldı.
Bunları görünce de üzülmemek elde değildi.
Bu nedenle de hatırlatmak gerekir;
Geçiş kapıları Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş ve dönemin UBP hükümetinin girişimleriyle açıldı.
Rum Yönetimi “KKTC tanınacak” diyerek buna ta başından karşıydı. Daha sonra Rumlar akın akın KKTC’ye geçmeye başladı.
Rum Yönetimi bu kez de “ KKTC ekonomisi güçlenecek” diyerek geçişleri engellemeye çalıştı. KKTC’ye geçen Rumlara her türlü zorluk çıkarıldı.
Ve günü geldi, coronavirüsü bahane ederek, en yoğun geçişlerin yaşandığı 4 geçiş kapısını kapattı.
Sonuçta bütün Kıbrıs Türk siyasi partileri ve halk bir bütün olarak buna karşı çıktı. Bu da Kıbrıs Türk halkını yeniden bütünleştirdi. Buna da ihtiyacımız vardı.
Ve, bir avuç provokatör söz konusu eylemde UBP’ye yönelik çirkin saldırılarda bulunarak bu bütünleşmeye darbe vurmaya çalıştı.
***
Ve, bu bir avuç provokatöre göre, kapıların kapatılmasına kendilerinden başka kimse karşı çıkamaz. Kendilerinden başka kimse çözüm isteyemez.
Bu nasıl bir mantık ve düşüncedir?
İşte bunu yapanlara da olsa olsa “faşist” denir.
***
Bu arada dikkatlerden kaçan bir şey oldu.
Hepimiz biliyoruz ki Rum Yönetimi, “Kıbrıs Cumhuriyeti” kimliği ve pasaportu alan Kıbrıs Türklerini kendi vatandaşları , Kıbrıs’ı da “ortak vatan” olarak görüyor.
Türkiye’ye karşı “ortak mücadele çağrıları yapıyor”
Ama ne var ki, “kendilerini vatandaşları olarak” addettiği Kıbrıslı Türklerin “vatanlarına” geçişlerini gazla ve copla engelliyor.
Peki , bu vatandaşlık ve insan haklarına aykırı değil mi?
Bunun da yanıtını siz verin.
GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.