Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarını kullanarak Kıbrıs’ta Barış Harekatı’nı gerçekleştiren Türkiye’ye silah ambargosu uygulandı. Bunun da başını ABD ile diğer emperyalist güçler çekiyordu.
Buradaki amaç ise Türkiye’yi askeri açıdan güçsüz kılmak ve Kıbrıs’ta dayatılan çözüm şekline boyun eğdirmekti.
Ama olmadı, başaramadılar.
Türkiye bu ambargonun acısını çekti ama sonuçta kendi silah sanayisini oluşturdu. Bugün de Türk ordusu yerli üretim olan silah sistemlerini kullanıyor.
Barış Harekatı’ndan sonra Türkiye’ye uygulanan ambargoyu hatırlattıktan sonra, günümüze gelelim.
New York’ta, Kıbrıs konusuyla ilgili müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik girişimler devam ederken, diğer tarafta da Türkiye’yi baskı altına almak ve dayatılan çözüm şeklini kabul ettirebilmek için faaliyetler yürütülüyor.
Bunlardan bir tanesi de Avrupa Parlamentosu (AP) Dilekçeler Komitesi’nin hazırladığı Maraş ile ilgili rapor.
Ve, bu rapor Avrupa Parlamentosu’nda görüşülüyor. AP Dilekçeler Komitesi Başkanı Cecilia Wikström’un tutumu ise şu;
“Maraş’ın iadesini reddeden Türkiye’ye karşı siyasi ve ekonomik yaptırımlar uygulanmalı.”
Yani; ambargo.
Rum tarafı ise AP Dilekçeler Komitesi’nin bu tutumu karşısında bayram ediyor.
Peki, Avrupa Parlamentosu’nun bu tutumu, çözüme hizmet eder mi?
Elbette ki etmez.
Çünkü bu tutum, tek yanlı ve art niyetli. Rum tarafının Maraş’la ilgili tezlerine de destek veriyor.
Şimdi şöyle bir düşünün;
Kıbrıs konusuyla ilgili müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik girişimler devam ederken, Avrupa Parlamentosu harekete geçerek “Türkiye’nin Maraş’ı iade etmesini” istiyor. Bununla da yetinmeyerek tehditler de savuruyor;
“Maraş’ı iade etmezsen sana ambargo uygularız.”
Peki, bunun sonrası ne olur?
Bu kez Güzelyurt gündeme gelir;
“Güzelyurt iade edilmezse ambargo uygularız.”
Sonrasında ise Karpaz;
“Karpaz iade edilmezse ambargo uygularız.”
İyi, varsın istedikleri ambargoları uygulasınlar.
Türkiye artık bu tehditlere pabuç bırakacak bir ülke değil.
Türkiye, Kıbrıs Türk halkının haklarını sonuna kadar savunmakta kararlı. Kıbrıs’ı da kimseye bırakmaz.
Bu arada şunu da belirtelim ki, bu ambargo tehditleri kuru gürültüden ibaret. Bunlar sadece müzakere süreci öncesinde Türk tarafını baskı altına almaya yönelik.
Ama, bu stratejiler ile taktikler de çoktan bayatladı.
Önemli olan ise yeniden başlaması beklenen müzakerelerde neler olacağı?
Neler olacağını da hep birlikte göreceğiz…