Kıbrıs konusu ile ilgili olarak müzakerelerin yeniden başlaması yönünde yoğun girişimler devam ederken, Rum tarafı “müzakerelerin kaldığı yerden başlaması” yönünde ısrar ediyor.
Her zaman olduğu gibi ABD, BM, AB ve diğer emperyalist güçler de bu konuda Rum tarafına destek veriyor, Koro halinde söyledikleri ise şu;
“Müzakereler kaldığı yerden başlamalı, Guterres Belgesi temel alınmalı.”
Bu arada, Guterres Belgesi’nin neler içerdiğine, kısaca bir bakalım. Guterres Belgesi “garantilerin ve müdahale haklarının kaldırılmasını ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini” içeriyor. Yani müzakereler yeniden başlayacaksa, bu konular masada olacak.
Şimdi de, Rum tarafının “müzakereler kaldığı yerden başlaması” yönünde yaptığı dayatmaya bakalım.
Rum tarafı, “müzakerelerin kaldığı yerden başlamasını” neden istiyor?
Rum Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromu önceki gün yaptığı açıklamada, bunun nedenlerini şöyle dile getirdi;
“Müzakerelerin kaldığı yerde nüfusun 4’e 1 oranında olması teminat altına alındı ve ilk kez harita üzerinde coğrafi bileşime ilişkin tartışma başladı. Kalınan yerde garantiler ve müdahale haklarının kaldırılması ile Türk ordusunun Kıbrıs’tan ayrılması konuları da var.”
Peki, garantiler, güvenlik, nüfus oranları ve harita konularında bu kadar çok tavizi kim verdi?
Tabii ki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı.
Akıncı, “1960 garanti sistemi çağ dışı kaldı, değiştirilmelidir” derken , garantileri ilk kez tartışmaya açarak, müzakere masasına taşıdı. Daha sonra ise yine ilk kez Rum tarafına harita sundu ve nüfus oranın da 4’e 1 oranında olmasını kabul etti. Rum tarafı da bunları alıp cebine koydu ve daha fazlasını alabilmek için de müzakerelerde kriz yaratıp, masadan kalktı. Şimdi ise “müzakerelerin kaldığı yerden başlamasını” talep edip, daha fazlasını almaya çalışıyor.
Akıncı ise verdiği tavizlere karşılık olarak Rum tarafının “siyasi eşitliği kabul etmesini” istiyor. Rum tarafı ise “garantiler ile müdahale hakları kalksın, Türk askeri çekilsin, siyasi eşitliği görüşelim” diyor.
Peki, Türkiye’nin garantörlüğü ile müdahale hakkının kalkmasından ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesinden sonra Kıbrıs Türk halkı için siyasi eşitliğin bir önemi var mı? Bu sorunun yanıtını da geçmişe bakarak verelim.
“Kıbrıs Cumhuriyeti” Türk ve Rum haklarının siyasi eşitliğinde kurulmuştu. Peki sonra ne oldu? “Kıbrıs Cumhuriyeti” Anayasasında Türklere tanınan haklar ayaklar altında çiğnenirken, 1963 Aralık ayında da Kıbrıs Türkleri silah zoruyla ortak oldukları devletten dışlandılar. 1974 yılına kadar yaşanan gelişmeleri de çok iyi biliyoruz. İşte bu dönemde BM ile diğer güçler, Rumlara “Kıbrıs Türkleri devlette ortaktır, siyasi eşitlik hakkına sahiptir, bunu yapamazsınız” demedi. Tam aksine, silah zoruyla devleti ele geçiren Rumları “meşru Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıdı ve tanımaya da devam ediyor.
Şimdi de Guterres Belgesi dayatılarak, 1974 öncesine dönüş hedefleniyor. Bunun önündeki tek engelin Türkiye’nin garantörlüğü ile Kıbrıs’taki Türk askeri varlığı olduğunu bildikleri için de Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmaya çalışıyorlar.
Tabii ki mesele yalnıza Kıbrıs’a sahip çıkmak değil, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına da sahip çıkmak.
Bunun yolu da “müzakerelerin kaldığı yerden başlamasını” sağlamaktan geçiyor.
GÜNDEM
09 Ekim 2024SPOR
09 Ekim 2024GÜNDEM
09 Ekim 2024SPOR
09 Ekim 2024SPOR
09 Ekim 2024GÜNDEM
09 Ekim 2024GÜNDEM
09 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.