UBP-HP hükümetinin kurulmasını engellemeye çalışanlar başarılı olamayınca bu kez de güven oylamasını hedef alıp, her türlü rezaleti yaptılar.
Bu rezalet de yalan ve iftira üzerine kuruldu.
Öyle yalanlar gündeme getirildi ki şaşırmamak elde değil.
Önce UBP Gazimağusa Milletvekili Resmiye Canaltay hedef alındı. Canaltay’ın “bakanlık alamadığı için UBP’ye küstüğü ve güven oylamasına katılmayacağı” yalanları üretildi.
Canaltay da yaptığı açıklamada “partim ile bir sorunum yok, güven oylamasına katılacağım” diyerek bu yalanlara son noktayı koydu.
Ama, cadı kazanları kaynatanlar yine boş durmadı. Bu kez de “Sunat Atun ile Önder Sennaroğlu güven oylamasına katılmayacak” yalanını gündeme getirdiler. Tabii ki bu yalan da tutmadı.
Daha sonra sıra İzlem Gürçağ’a geldi.
Yalan yine aynıydı; “Bakanlık alamayan Gürçağ güven oylamasına katılmayacak”. Gürçağ da yaptığı açıklamada “güven oylamasına katılacağını” belirterek, bunlara ağızlarının payını verdi.
Tüm bunları gördükçe de Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt çalması meselesi aklıma geldi.
Nasrettin Hoca’yı kaşıkla göle yoğurt çalarken görenler sormuşlar. “Yahu Hoca, göle hiç yoğurt çalınır mı, göl yoğurt tutar mı?”
Hoca da hemen cevabı hemen verdi; “Ya tutarsa”.
İşte bunların durumu bu.
Yalan ve iftirayla siyaset yapacaklarını sanıyorlar. Ama işte olmuyor. Yalan ve iftirayla siyasette başarılı olunamıyor.
AKEL VE ELAM
“AKEL ELAM’dan beter” diyen Meclis Başkan Yardımcısı Zorlu Töre çok doğru bir tespitte ve değerlendirmede bulundu.
Buna kısaca bir göz atalım.
ELAM’ın, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını (Enosis) savunduğunu biliyoruz. AKEL’in de Enosis Plebisiti’nin öncülüğünü yaptığını ve Rum Meclisi’nde alınan Enosis kararının altında imzasının olduğunu da biliyoruz.
ELAM ve AKEL’in “Kıbrıs Türklerine siyasi eşitlik verilemez, Kıbrıs Türklerinin ayrı devlet hakkı yoktur” dediklerini ve her ikisinin de Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılmasını ve Türk askerinin Kıbrıs’tan uzaklaştırılmasını istediklerini de biliyoruz.
Yani aralarında hiçbir fark yok.
Tek farkları ise hedefe ulaşmada izledikleri yol.
Geçmişte, Makarios Kıbrıs Türklerini osmosis yoluyla yok etmeyi hedeflerken, EOKA silahla Kıbrıs Türklerini yok etmeyi amaçlıyordu.
Şimdi de durum aynı.
AKEL osmosis ile Kıbrıs Türklerini yok etmeyi, ELAM ise silahla yok etmeyi hedefliyor.
Yani; hedefleri aynı. Sadece yolları farklı.
Ama her ikisi de faşist ve ırkçı.