Kıbrıs Türk halkı geçmişte çok büyük acılar, yoksulluk ve açlık çekti. Günü geldi bir dilim ekmeğe muhtaç oldu. Ama boyun eğmedi. Verilen mücadele sonrasında ayrı bir devlete ve vatana kavuştu.
Ama, şimdiki durum çok farklı.
Kıbrıs Türk halkının canı ve kanı pahasına yarattığı devlet sallanıyor. Devlet otoritesi sıfırlanırken, kaos ve iç çatışma ortamına doğru sürükleniyoruz.
KKTC sanki dağ başına döndü ve mağara devri yaşanıyor. Güçlü olan her istediğini yaparken, büyük çoğunluğu oluşturan güçsüzler eziliyor.
Dövizin yükselmesini fırsat bilen vurguncular halkın kanını emiyor. Denetim ve kontrol yok. Hükümet büyük bir acizlik içerisinde sadece seyrediyor, zamlardan başka yaptığı bir şey de yok.
Vurguncuların ve kan emicilerin eline teslim edilen halk ise ne yapacağını bilmiyor. Devlete olan güven sıfırlanırken, oluşan kaos ortamında iç çatışmaya doğru sürükleniyoruz.
Tabii bu durumu fırsat bilen “siyasi vurguncular” da var. Bunların derdi ise ekonomik sıkıntıları kullanarak Kıbrıs Türk halkını Türkiye’ye karşı kışkırtmak ve Rum’un boyunduruğu altına sokmak.
***
Kıbrıs Türk halkının en karanlık günleri 1963-1974 döneminde yaşandı. Kıbrıs Türkleri silah zoruyla devletten dışlanırken, kuşatma altındaki gettolara hapsedildi.
Ekonomi ve üretim yoktu. Halk, Türkiye’nin gönderdiği yardımlarla geçiniyordu.
Ama şu vardı;
TMT örgütlü bir halk yapısı ve mutlak bir otorite oluşturmuştu.
Vurgunculara, kan emicilere fırsat tanınmıyordu. Stokçuluk yapanlar, fiyatları yükseltenler anında cezalandırılıyordu.
Belirlenen fiyatlardan daha fazla fiyatla mal satmak mümkün değildi.
TMT , disiplini sağlarken, gelirleri de eşitlemişti. Herkes aynı maaşı alıyordu. Mücadele işte böyle yürütüldü ve başarıya ulaşıldı.
***
1963-1974 döneminde maaşlar arasında fark yoktu. Mesleği ne olursa olsun herkes aynı maaşı alıyordu.
Şimdi ise maaşlar arasında dağlar kadar fark var. Bakanlar ,milletvekilleri ve üst düzey bürokratlar astronomik maaşlar alırken, memur ve asgari ücretliler aldıkları maaşla açlık sınırında yaşıyor.
Meydan ise fırsatçılara, vurgunculara, kan emicilere kaldı.
Hükümet ise ortalarda yok. İşte tüm bunlar da devlet otoritesini yerle bir etti.
Halk ise şimdilik sessiz. Ama için için kaynıyor.
Ve bu kaynama, ısınan suyun taşması gibi patlayacak.
Bu patlamada ise ne olacağı bilinmiyor. Ama kötü olayların yaşanacağı kesin. Çünkü tarih göstermiştir ki, devlet otoritesinin sıfırlandığı yerde, kaos ve çatışma yaşanır.
Dileğimiz çatışmaların yaşanmaması.
Ama, bunu önlemek de hükümetin elinde. Bir an önce devlet otoritesi sağlanmalı, ekonomik tedbirler alınmalı , vurguncular ve kan emiciler cezalandırılmalı. Halk da bunları görmeli.
GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.