“Abi” dediğim, yıllarca beraber yürüdüğüm Raif Denktaş’ı vefatının yıldönümünde bir kez daha sevgi ve özlemle anarken, 7 Ekim 1983 tarihinde kalem aldığı “BENİM DÜŞLERİM” adlı yazısını yeniden yayınlıyorum.
BENİM DÜŞLERİM
Bir vatan düşlüyorum.
Ha benim çocuklarım için, ha sizin. Hepimizin mutluluğu için.
Tertemiz beyaz gömlekli memurlar. Düzenli bir devlet çarkının sevecen dişlileri. Sayıca az ama yetenekli ve dolgun maaşlı. İyi bir iş disiplini. Kamu görevi şuuruna erişmiş ve bununla tat alabilen. Çocuklarının tahsili devletçe garantili.
Ortaklaşa zanaatının değerini bulduğu atölyelerden oluşan düzenli sanayi bölgeleri. Bunların mamüllerini dışa pazarlayan bir beyin ihracat merkezi. Düzenle yüklenen gemiler.
Tarımın, hayvancılığın ve balıkçılığın beslediği bir konuklar kenti. Dünyanın her yanından gelmiş gençlerin bizim gençlerimizle birlikte özgürce eğlendiği. Büyük bir gelir kaynağı. Ve, bunun bereketini yıldan yıla paylaşarak zenginleşen tarım kesimi, köyler.
Öyle bir eğitim sistemi ki, gençliğin bir anlamı olsun. Baskı, denetim, özgürsüzlük, yönsüzlük yerine liseli öğrencinin kendi başına doğruyu, yanışı ayırabilmesi, zararı bilmesi. Çağdaş sosyal ilişkiler. Üniversite hazırlığı yanında, mesleki teknik eğitim. Çok yönlü yetişen gençler. En geniş spor, eğlenti ve yarışma imkanları. Devre devre güvenlik ödevi. Kimi devrelerde ise çalışma imkanı tarımda, bahçede, çevre temizliğinde. Bir gençlik kenti, büyük bir kampüs. Bütün öğrencilere eşit imlanlar. 15 yaşından sonra yaşanacak özgür, yapıcı, yaratıcı, kendine güven kazandırıcı, geleceğe hazırlayıcı eğitim. Kamu görevi, çalışma, güvenlik ve sporun bir arada gerçekleştirebileceği , hafta içinde okuyan ve çalışan , hafta sonunda birlikte eğlenen canlı ve mutlu gençlik yılları. Dopdolu.
Gençlerin kurtulmayı iple çektiği ve anlamsızlığını, bunalımını şimdikilerdeki eğitimle uyuşturucu kullanma özentisinin bataklığına yuvarlanarak veya yuvarlanma tehlikesine karşı daha da baskı altına alınarak geçirdiği yıllar değil. Aksine, her günüyle severek yaşadığı, değerlendirdiği, kendine ve yurduna yararlı olabildiği ve sağlanan olanakların maliyetini asgaride tutmak için üretim faaliyetlerinde de bulunduğu, hem mektep, ham atölye, hem kışla, hem cami, hem de eğlence yerinde geçecek dopdolu gençlik yılları.
Şimdilerde haftanın yedi gününü, her yedisini de bol geçirdiğini her bir günün gecesinde anlayan ve bunalan , bunaldıkça öfkelenen. Öfkesini çekip götüren varsa slogan atarak, özendirip çektiren varsa da esrardan mayışmada çıkaran bir gençlik yerine öyle bir gençlik yaşasın ki benim çocuklarım, dört gününü derste , sınıfta kütüphanede, bir günü tarlada, atölyede, hafta bir cami de. Cumartesi sporda, yarışmada, gecesi topluca kız erke eğlencede ve bir günü kışlada eğitimde geçirebilsinler.
Esrarın, sigaranın, içkinin, sarhoşluğun, kumarın , aylaklığın kötülüğünü ben onlara değil, onlar bana söylesinler. Öylesine aklıselim sahibi, dengeli, doygun, özdisiplinli olsunlar. Benim neslim olsun kötü nesil onlarınkinin yanında. Bizden her bakımdan iyi, mutlu, yapıcı olsunlar.
Bir vatan düşülüyorum.
Güvenlik ve barış iççinde. Ulusal toplum haklarını bilen ve savunan, tarihini yani bugünleri ve şehit kanlarına bulanmış dünleri bilen, bildiği için de güvenliğin ve barışın sağlanması için yitirilen nesilleri takdir eden, yeni bir toplumun yaşadığı.
İçinde asgari ücretle aç yaşayanlar karşısında günde bir asgari ücrete para demeyenlerin bulunduğu bir toplum değil. Herkesin vasat bir gelire sahip olduğu sosyal güvenceli bir toplum.
Ben düşersem çocuklarım aç sefil kalmasın. Devletin yurttaşa sahip çıktığı bir toplum düşlüyorum.
Öyle bir düzen düşlüyorum ki , çocukların tahsili babaların zenginliğine bağlı olmasın. Çocuğu babası değil, devlet okutsun. Devlet okuturken de çocuğun zeki, çalışkan ve başarılı olmasından başka kıstası bulunmasın.
Eğitimi öğretmen evlerinde parayla ve parayı verebilene değil, dolgun maaşlı öğretmenlerce okullarda parasız sağlansın.
Bahçeleri çiçekli, sınıfları aydınlık, duvarları renkli, canlı okullar düşlüyorum; Çocukların severek gittiği, öğrendiği, içinde severek büyüdüğü, olgunlaştığı. Köyde, kentte aynı olanaklar, eşit imkanlar.
Bağnazlıklardan sıyrılmış, yalnız Hak’tan korkan, hür, saygılı, sevgili, hoşgörülü, çevresini temiz tutan, geliştiren , sosyal adalete dayalı, öğreten, sanatsever, okuyan, düşünen ve tartışan , canlı bir Kıbrıs Türk toplumu düşlüyorum. Ve, bunu sağlayacak, yön verici bir devlet.
GÜNDEM
20 Kasım 2024SPOR
20 Kasım 2024GÜNDEM
20 Kasım 2024SPOR
20 Kasım 2024SPOR
20 Kasım 2024GÜNDEM
20 Kasım 2024GÜNDEM
20 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.