Rum-Yunan ikilisi ile emperyalist güçlerin “Türkiye’nin garantörlüğü kalkmalı, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilmeli” talepleri devam ederken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşünde yaptığı açıklama ile bu taleplere yanıt verirken, son noktayı da koydu. Erdoğan yaptığı açıklama ile Kıbrıs Türk halkının yüreğine su serperken, şunları söyledi;
“Bizim KKTC’de üs diye bir sorunumuz yok. Niye? Bizim topraklarımızdan oraya ulaşmak, Doğu Akdeniz’e varmak dakikalarla konuşulacak bir şey. Orası bize çok yakın mesafede. Yunanistan’ın bu bölgeye öyle bir yakınlığı yok. Bizim böyle bir sorunumuz yok. O işin sadece psikolojik boyutu var. Bu açıdan ihtiyaç duyacak olursak üs de kurabiliriz. Oradaki varlığımız önemli. Araç gereç konusunda da güçlü olmak durumundayız. Yok efendim neymiş, asker sayımızı azaltmalıymışız! Kusura bakmasınlar, biz orada asker sayımızı azaltmayacağız. Artıracağız, azaltmayacağız. Laf dinlemiyorlar; dinleselerdi, Kofi Annan’la biz bu işi çözerdik. Annan planında biz her şeyi kabul ettik, ama onlar sattı. Referandumda verdikleri söz neydi, ne yaptılar? Biz evet dedik, onlar hayır dedi. Onları tuttular AB’ye aldılar bizi dışarıda bıraktılar. Bundan sonra bizim için orada kendi ilan ettiğimiz reçete ne ise biz bu reçeteyi uygulamaya koyarız.”
KKTC’de bulunan TBMM Dışilişkiler Komisyon Başkanı Volkan Bozkır da Kıbrıs konusuyla ilgili müzakere sürecini ve Rum tarafının tutumunu değerlendirirken şöyle dedi;
“Rum tarafı süreci uzatarak, zaman kazanmak ve bir anlamda kurdukları devlete Kıbrıs Türklerini bir azınlık statüsüne yerleştirmek arzusundadırlar. Türkiye olarak böyle bir ortamın meydana gelmesine izin vermeyiz.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da, Bozkır’ın açıklamalarına paralel olarak “Kıbrıs Türklerinin Rum Yönetimi’nde azınlık olmayacağını” söylerken ucu açık ve sonucu belirsiz müzakerelere karşı olduğunu da belirtti. .
Bütün bu açıklamalar bize Türk tarafının yeni bir yol haritasını hazırladığını veya hazırlamakta olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu “reçete” olarak tanımladı ve “bu reçeteyi uygulamaya koyarız” dedi.
Bu “reçete”nin ne olduğunu ise hep birlikte göreceğiz.
Bu arada gözler ve dikkatler BM Genel Kurulu ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs geçici danışmanı Hane Holl Luke’ın Kıbrıs konusuyla ilgili olarak hazırladığı rapora çevrildi. Bu raporunun neler içerdiğinin açıklanması da an meselesi.
Bu raporun da neler içerdiğini hep birlikte göreceğiz.
Ama görünen ok ki, 50 yıldan fazla devam eden müzakere sürecinin sonuna gelinmiştir. Rum tarafı ya eşit şartları içerek bir çözüm şeklini kabul edecek, ya da Türk tarafı “artık yeter” diyerek kendi belirlediği yolda ilerleyecektir.
Aksi takdirde Türk tarafı, müzakere masasında esir olmaya devam edecek ve dipsiz kuyulara itilecektir.
GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.