Yerel yönetimleri belirlemek için 24 Haziran’da yapılacak seçimlere saylı günler kaldı. Bu arada halkı yanlış yönlendirebilmek için her türlü algı operasyonları ile kara propaganda yürütülüyor.
Emperyalist güçler ile AB de devreye girmiş durumda. Kiralık kalemler ile satılmış medyanın durumu da ortada.
İlla ki, halkı istedikleri şekilde yönlendirecekler.
Peki, 24 Haziran seçimlerinin önemi ne?
Her şeyden önce şunu belirtmekte yarar var;
Bu seçimde sadece belediye başkanları ile belediye meclis üyelerini ve muhtarlar ile azaları seçmeyeceğiz.
Ortaya çıkacak olan oy oranları, siyasi partiler ile Kıbrıs konusundaki görüşleri de ortaya çıkaracak. Bu nedenle de UBP hedef alınmış durumda.
Nasıl ki, 7 Ocak erken genel seçimlerinde UBP’ye karşı adı konuşmamış bir ittifak oluşturulmuşsa, şimdi de öyle. Hükümette yer alan siyasi partiler, yine UBP’ye karşı ittifak oluşturmuş durumda.
Ama, buna geçmeden önce, 7 Ocak erken genel seçimleri öncesinde yaşananları hatırlamakta yarar var.
Yaşananlar şunlardı;
Dört parti, UBP’ye karşı ittifak oluştururken, ana hedef, dayatılmakta olan çözüm şeklini kabul edecek bir hükümet modeli oluşturtmaktı.
Öyle de oldu.
UBP, erken genel seçimde en fazla oyu almasına ve en fazla milletvekili çıkarmasına rağmen, “siyasi bir darbe” ile halkın iradesi ayaklar altında çiğnenerek , hükümetin dışında bırakıldı.
Şimdi ise yerel seçimler var.
Dört parti, yine UBP’ye karşı ittifak oluşturmak durumda.
UBP’nin en güçlü olduğu yerlerde belediye başkanlıklarını kazanmasını engellemek için ittifaklar oluşturuldu. Buna yönelik olarak da her türlü yol ve yöntem kullanılıyor.
Ana hedef ise, UBP’nin toplamdaki oy oranını aşağılara çekmek, belediyeleri ele geçirmek. Akıllarınca UBP’yi bitirmek.
Peki, bunun sonrasında ne var?
Sonrasında ise Kıbrıs konusundaki müzakerelerin yeniden başlaması ve dayatılan çözüm şeklinin kabul edilmesi var.
BM, ABD, AB ve diğer emperyalist güçler, “Kıbrıs konusuyla ilgili müzakere süreci KKTC’de 24 Haziran’da yapılacak seçimlerden sonra yeniden başlayacak” diye boşuna açıklama yapmıyorlar.
Bunlar, daha önceden oturmuş, her türlü senaryoya hazırlamış, şimdi de uygulamaya koymuşlar.
İşte, hazırlanan senaryoların, oyunların ve meselenin özü budur;
Dayatılan çözüm şekline karşı çıkan UBP’yi hükümetten dışladıkları gibi yerel yönetimlerden de dışlamak.
Sonra da, Hristiyan alkışları arasında Kıbrıs meselesini halletmek.
Peki, buna karşı ne yapmalı, ne yapılmalı?
Ulusal güçler, bölücülüğe ve provokasyona karşı dikkatli olmalı, küskünlükler ve kırgınlıklar bir kenara bırakılmalı.
Bu çirkin oyun sandıkta bozulmalı…