Hükümet oluşumu ile ilgili dedikodular ve söylentiler bir yana, bu konuda en dikkat çekici açıklamayı Cumhurbaşkanı  Mustafa Akıncı yaptı. Söylediği ise şu;

“Hükümeti kurma görevini çoğunluğu sağlayıp kurabilecek olan bir grup başkanına ya da bir milletvekiline vereceğim.”

İşte, bu açıklama, CTP-TDP ve HP tarafından  hazırlanan senaryonun  ip uçlarını verdi.  Zaten,  geçtiğimiz gün açıklama yapan CTP’nin ruhani lideri Mehmet Ali Talat da , Akıncı’ya şu çağrıda bulunmuştu.

“Partiler UBP ile hükmet kurmayacaklarını açıkladılar. UBP’nin hükümet kuramayacağı ortada.  Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Akıncı hükümet kurma görevini CTP’ye vermeli.”

Bu iki açıklama da ortada bir senaryonun olduğunu gösteriyor. Bu senaryo, seçim öncesinde de  gündemdeydi.  Hedef ise,  emperyalist  güçler tarafından dayatılan çözüm  şeklini kabul edecek “çözüm hükümeti” oluşturmaktı.

Seçim sonuçları ile bunu sağlayamadıkları için, şimdi  UBP’yi dışarıda bırakıp, bu “çözüm hükümetini” oluşturmaya  çalışıyorlar.

Bunnun adını da “hesap sorma hükümeti, erken seçim hükümeti” koyup, halkı kandırmaya çalışıyorlar.

Ama, esas mesele şu;

Güney Kıbrıs’ta 9 gün sonra bakanlık seçimi yapılacak.  Nikos Anastasiadis ile AKEL’in desteklediği Stavros Malas yarışıyor.  Seçimi kimin kazanacağı önemli değil. Çünkü her ikisi de aynı zihniyetin temsilcisi.

Rum tarafındaki başkanlık seçiminden sonra da Kıbrıs konusuyla ilgili müzakere sürecinin kaldığı yerden yeniden başlaması gündeme getirilecek.  Bu konuda da perde gerisinde her türlü faaliyet yürütülüyor.

İşte,  müzakere süreci kaldığı yerden yeniden başlayacağında,  KKTC’de “çözüm hükümetinin” iş başında olması isteniyor.

İsteniyor ki, Cumhurbaşkanı Akıncı müzakere masasında  istediği gibi hareket etsin, istediği tavizleri verebilsin  ve hükmet kendisinden hesap sormasın. Müzakere süreci  sonuçlanıncaya kadar da “çözüm hükümeti” işbaşında kalsın. Sonrası ise tufan.

Bu arada  gündemde olan senaryonun bir diğer hedefi de var.  Akıncı’nın hükümeti kurma görevini CTP’ye vermesi  başarısızlıkla  sonuçlanırsa, bu kez hükümeti kurma görevi UBP içindeki bir milletvekiline verilecek. Böylelikle de UBO için  çatışma ve bölünme yaratılmaya çalışılacak,  UBP-DP-YDP hükümetinin oluşumu engellenecek.

Bunun sonrasında da ülkede kaos yaratılacak,  halk  “hükmet kuruldu mu, kurulacak mı”  gündemiyle  meşgul edilirken,  Akıncı  müzakere masasında yine istediğini yapacak.

Ve , bir sabah uyandığımızda , bir asırlık Kıbrıs davamızın  AB koridorlarında Hristiyan alkışları arasında  halledildiğini  göreceğiz.

İşte, Akıncı’nın koşup da varmaya çalıştığı hedef bu.