Bugüne kadar pek çok yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak hükümetlerin yapmış olduğu girişimlerin pek çoğu çeşitli nedenlerle Başsavcılık tarafından gündeme bile getirilmedi. Yolsuzluk dosyalarının bir çoğu kapatıldı, bir çoğu da aradan yılar geçmesine rağmen tozlu raflarda bekliyor.
Bu durum da halkın devlete olan güvenini sıfırlarken, “yapanın yanına kalıyor” algısını da geliştiriyor.
Bunu görenler de “ onlar bunu yaptı, ben de yapayım” diyor.
Bu şekilde de “yolsuzluk “ yapmak bir başarı olarak görülüyor.
Gelinen durum işte budur.
****
Bu arda işleyişe de bakmak gerekir. Hükümetlerin yolsuzlukla ilgili olarak hazırladıkları dosyalar Polis Genel Müdürlüğü’ne gönderiliyor. Polis gereken soruşturmayı tamamladıktan sonra bu dosyaları Başsavcılığa gönderiyor.
Başsavcılık da bu dışları inceleyerek, suç olup olmadığına karar veriyor. Eğer suç varsa dava açılıyor.
Tabii ki bu arada belirtmek gerekir ki, her dosya suç unsuru içermeyebilir.
Ama öyle dosyalar var ki , bunlar için de “kapatıldı” deniliyor.
Peki, kapatılan dosyaların hangi nedenle kapatıldığını bilen var mı, veya kapatılan dosyalarla ilgili olarak herhangi bir açıklama yapıldı mı?
Ben bugüne kadar duymadım.
Duyan varsa söylesin.
Geçmiş CTP hükümeti döneminde yaşanan olayların başında gübre, hellim ve Geçitkale enerji hattı yer alıyordu. Dönemin UBP hükümeti de 2011 yılında bu konularda hazırladığı dosyaları Başsavcılığa gönderdi. Aradan tam 8 yıl geçti.
VOLKAN’ın yayınlarından sonra harekete geçen Başbakan Tufan Erhürman da Polis Genel Müdürlüğü’nden aldığı bilgileri kamuoyu ile paylaştı.
Ve, gübre, hellim ve Geçitkale enerji hattı olaylarını içeren dosyalar ile daha pek çok dosyanın Başsavcılık tarafından kapatıldığını öğrenmiş olduk.
Halbuki bu dosyaların bazılarıyla ilgili olarak da mahkeme kararları var. İşte bu da büyük kuşku yaratıyor.
Bu nedenle, Başsavcılığın hangi dosyaların hangi nedenlerle kapatıldığını açıklamak zorundadır.
Bu yapılmadığı sürece de Başsavcılık zan ve töhmet altında kalacaktır.
Meclis’te milletvekillerinin yaptığı konuşmalar da bunu göstermektedir.
***
Bu arada şunu da belirtmek gerekir.
Başsavcılığın personel olmak üzere pek çok sıkıntısı olabilir. Yeteri kadar da savcı yoktur.
Ama bu yıllar süren gecikmelerin nedeni değildir.
Hele hele, kapatılan dosyalarla ilgili olarak açıklama yapmamak buna da bağlanamaz.
Ve, gelinen durumda Başsavcılık sorgulanır olmuştur.
Meclis’te konuşan Başbakan Erhürman “Başsavcılığın kararları bağlayıcı değildir” derken, UBP milletvekili Hasan Taçoy da BİOKİM olayını gündeme getirerek, Başsavcılığa yönelik eleştirilerde bulunmuştur.
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı da, Başsavcılığı bazı olaylar karşısındaki tutumunu eleştirmiştir.
Peki, tüm bu eleştirilere karşı Başsavcılık ne yapacak?
Bunu da hep birlikte göreceğiz.