Emperyalist güçler, Türk Lirası’nın değer kaybından doğan ekonomik sıkıntıları Kıbrıs konusuyla ilgili olarak kullanmak için her yolu ve yöntemi kullanıyor.
Zaten, kendilerinin Türkiye’ye yönelik olarak başlattıkları ekonomik savaşın ana hedefi de Türkiye’yi Kıbrıs, enerji ve diğer konularda esir almak. Dayatmak istedikleri çözümleri kabul ettirmek. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, yine de başarılı olamayacaklar.
Önce, müzakerelerin yeniden başlatılması için girişimlerin devam ettiği bu günlerde neler yaşandığına kısaca bir bakalım.
Müzakerelerin kaldığı yerden yeniden başlaması ve Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ile Türk askerinin Kıbrıs’tan uzaklaştırılmasını içeren Guterres Belgesi’nin temel alınması yönünde emperyalist güçler tarafından büyük baskı var.
Bu hedefe ulaşmak için Rum tarafı taşeron olarak kullanılırken, içimizdeki işbirlikçiler de devreye konulmuş durumda. Rum tarafı “KKTC’de yaşanan ekonomik sıkıntıları milli hedefimiz doğrultusunda kullanacağız” derken, KKTC’deki işbirlikçileri de ekonomik sıkıntıları Guterres Belgesi’nin kabul edilmesi, KKTC’nin ortadan kaldırılması ve ve Rum’la birleşme doğrultusunda kullanıyor. Bu arada “Türkiye’den kurtulalım” çağrıları da yapılıyor.
Şimdi de , Türkiye’nin AB ile müzakerelerine bir bakalım.
Önceki gün EOKA’cıların partisi olan ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in ruhani liderliğini yaptığı DİSİ’nin Başkanı Averof Neofitu , Güney Kıbrıs’taki ABD Büyükelçisi Kathlen Doherty ile bir görüşme yaptı. Bu görüşmede Türkiye’nin AB ile üyelik müzakereleri de ele alındı. Bu görüşmede Averof’un söyledikleri ise şu;
“Türkiye-AB müzakerelerinin yeniden ısınması bizim için çok önemli. Güney Kıbrıs’ın rolünü ve nüfuzunu güçlendireceği kesindir çünkü Türkiye, bizim rızamız olmadan Avrupa sürecinde ilerleyemez.”
Doherty de Averof’un bu görüşlerine destek verdi.
Ve, görünen o ki, Rum-Yunan ikilisi ile emperyalist güçler, ekonomik sıkıntıları ve AB ile üyelik müzakerelerini Türkiye’ye karşı baskı unsuru olarak kullanmaya çalışıyor. Söylenen ise şu;
“Kıbrıs’ı ver ekonomik savaşı durduralım, seni AB’ye alalım.”
Halbuki, başta ABD olmak üzere diğer emperyalist güçlerin Annan planı referandumunda söyledikleri başkaydı ve şu sözü vermişlerdi;
“Kıbrıs Türkleri referandumda evet derse, Kıbrıs konusu AB ile müzakerelerinde Türkiye’nin önüne bir kez daha engel olarak konulmayacak.”
Peki, ne oldu?
Kıbrıs Türkleri referandumda “evet” dedi ama , Kıbrıs konusu hala daha AB ile müzakerelerinde Türkiye’nin önüne engel olarak konuluyor.

Çünkü ana hedefleri Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştırmak ve Kıbrıs ile Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına el koymak.
İşte, içimizdeki işbirlikçiler de buna hizmet ediyor.