AB’nin , Türkiye ile ilgili sonuç bildirgesi geçtiğimiz günlerde açıklandı. O günden bu yana da Rum-Yunan ikilisi bayram ediyor.
Rum-Yunan liderliği tarafından yapılan açıklamalarda “AB elimize büyük bir silah verdi” denilirken, tehditler de savruluyor.
Bir zamanlar “Kıbrıs’ın kurtuluşu Kürdistan dağlarından geçer” diyen Rum-Yunan liderliği, şimdi de “Kıbrıs’ın kurtuluşu AB’den geçer” diyor.
Devamı da var.
AB tarafından açıklanan sonuç bildirgesinde, Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinin devam etmesi ve başlıkların açılabilmesi için şartlar da yer alıyor.
Türkiye’ye açıkça şu deniliyor;
“Türkiye, üyelik için müzakere sürecinin devam edebilmesi için AB üyelerini tanımalı ve yükümlüklerini yerine getirmelidir” deniliyor.
“Türkiye AB üyelerini tanımalı” denilirken, elbette ki Rum tarafı kastediliyor.
Bunu kullanan Rum tarafı da , “Türkiye AB üyesi olmak istiyorsa Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanınmalı” diyor.
Peki, Türkiye, Rum devletine dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanırsa ne olur?
Her şeyden önce KKTC biter, yıllardan beri devam eden ulusal davamız da sıfırla çarpılır. Kıbrıs Türk halkı da, Rum devletine dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’nde azınlık olur.
***
Bu arada, Annan Planı ile ilgili referandum sürecinde, AB, ABD ve BM tarafından Türkiye’ye verilen sözleri de hatırlamakta yarar var. Verilen söz şu idi;
“Kıbrıs Türkleri referandumda evet derse, Kıbrıs konusu AB ile müzakerelerinde bir kere daha Türkiye’nin önüne engel ve şart olarak konulmayacak.”
Kıbrıs Türkleri “evet” dedi ama, verilen bu söz yerine getirilmedi. Kıbrıs konusu hala daha Türkiye’nin önüne engel ve şart olarak konuluyor. Sonuç bildirgesinde de görüldüğü gibi “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni tanı, yükümlüklerini yerine getir ve sonra gel” deniliyor.
Ve, bu verilen sözlere rağmen utanmazlığın dik alasıdır.
Ahlaksızlıktır, rezilliktir.
Ama, AB işte böyle bir oluşumdur. Temelinde de utanmazlık, ahlaksızlık ve rezillik vardır.
Gerisini de siz söyleyin…