Müzakerelerin, Guterres çerçevesi temelinde yenden başlaması için yoğun girişimler sürerken, BM, AB, ABD, İngiltere ve diğer güçler de devreye girmiş durumda.
İllaki; müzakereler kaldığı yerden başlamalı.
Bunu sağlamaya yönelik olarak da kapalı kapılar ardında görüşmeler, toplantılar sürüyor. Ne konuşulduğuna, neler hazırlandığına dair ise halkımızın en küçük bir bilgisi yok. Her şey büyük bir sır gibi saklanıyor.
Durum böyle olunca da, şüpheler ve endişeler artıyor.
Bu, son günlerde yaşanan olayın bir boyutu. Bunun yanısıra, yaşanan diğer olaylar da var.
Bunlara da kısaca bir bakalım;
Rum tarafı “müzakereler kaldığı yerden başlamalı, Guterres çerçevesinde de belirtildiği gibi garantilerin ve müdahale haklarının kaldırılması ile Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi müzakere masasında olmalı” diyor.
BM, AB, ABD, İngiltere ve Fransa ile diğerleri de “çözüme ulaşmak” adına buna destek veriyor.
Ve, Rum tarafına destek verilirken, AB üyesi olan Fransa, Rum tarafı ile ikili anlaşmalar imzalıyor, askeri alanda işbirliği yapıyor.
İngiltere’nin de tutumu aynı.
Fransa ile İngiltere, Kıbrıs’ın enerji kaynaklarına tek başına sahip çıkmaya çalışan Rum tarafına destek oluyor. Rum tarafının yeni başlatacağı sondaj çalışmalarında İngiliz bayrakları araştırma gemileri kullanılacak.
Rum tarafı ile askeri anlaşmalar imzalayan Fransa ise “Doğu Akdeniz’de Türk faaliyetlerinin karşısında olacağını” söylüyor.
BM, AB ve ABD’de aynı tutumu takınmış durumda.
Yani akıllarınca; kuzuyu kurtlara yedirecekler.
***
Devam edelim;
Rum tarafı “müzakerelere başlamaya hazırız” açıklamasını yaparken, diğer taraftan da silahlanma faaliyetlerine, askeri ittifaklar oluşturmaya ve askeri tatbikatlara devam ediyor.
Peki, “müzakerelere başlamaya hazır” diyen Rum tarafı bunları neden yapıyor?
Bunun yanıtı çok basit.
Rum tarafı “müzakerelere başlamaya hazırız” diyor ama, uzlaşmaya ve çözüme ulaşmaya niyeti yok. 50 yıldan beri yaptığı gibi, Türk tarafını müzakere masasında yeniden esir almak istiyor. Zamana oynadığı için de diğer taraftan silahlanma faaliyetlerine devam ediyor.
Silahlanacak, güçlenecek ve uygun zamanı bulduğunda da, emperyalist güçlerden aldığı destekle harekete geçecek.
İşte, durum bu noktada.
Ve, bu bilinmesine rağmen, Türk tarafı hala daha müzakere masasında oturmaya devam mı edecek?
Peki ya, “Rum tarafı çözüme yanaşmazsa Türk tarafı olarak yeni bir yol haritası belirleyeceğiz” açıklamaları ne oldu?
Hani; KKTC olarak yolumuza devam edecektik?
Bu soruları yanıtlamak da Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya düşer.
Akıncı’dan bir diğer beklenen ise; perde gerisinde ve kapılı kapılar ardında yapılan temas ve görüşmelerle ilgili olarak açıklamada bulunması.
Sahi, nereye doğru gidiyoruz?