Rum-Yunan ikilisinin tetikçiliğini yapan AB, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine ilişkin olarak Türkiye’ye yönelik yaptırım kararları aldı. AB, aldığı bu kararlarla Türkiye ile KKTC’ne şu mesajı veriyor;
“Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetlerinde bulunamazsınız. Bu hak sadece Rum Yönetimi’ne aittir”.
Türkiye ile KKTC yetkilileri de bu haksız ve Rum yanlısı karara da çok sert şekilde tepki verdiler. Ama, AB yine bildiğini okumaya ve Rum-Yunan yanlısı tutumunu sürdürmeye devam ediyor.
AB’nin Türkiye’ye yönelik olarak aldığı kararlardan hemen sonra, Rum siyasi partilerinin yer aldığı Başkanlar Konseyi, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in başkanlığında dün sabah toplandı.
Toplantının gündemi, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın hidrokarbonlar konusunda Rum tarafına sunduğu “ortak komite kurulması” önerisiydi.
Rum Başkanlar Konseyi de bu öneriyi “kabul edilmez” buldu ve reddetti.
Bunun, böyle olacağı da zaten biliniyordu.
Bunu bilmek için de falcı olmaya gerek yoktu.
Çünkü, Rum tarafı, Türk tarafını kendisine eşit olarak görmüyor ve ortak olarak da kabul etmiyor.
Meselenin özü de budur.
Ve, Rum tarafının, Türk tarafının sunduğu önerileri reddetmesi de ilk değil. Müzakere sürecinin başladığı 1968 yılından bu yana Rum tarafı, Türk önerilerini sürekli olarak reddediyor.
Bunları teker teker anlatmaya gerek yok ama Rum tarafının Annan Planı’nı da reddettiğini hatırlatmakta yarar var.
***
“Rumlar, Kıbrıs Türklerini kendilerine eşit olarak görmüyor ve ortak olarak da kabul etmiyor” dediğim için bazı çevreler Türk-Rum eşit ortaklığında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne atıfta bulunabilirler.
Doğrudur, Kıbrıs Cumhuriyeti , Türk-Rum eşit ortaklığında kuruldu.
Ama neden?
Bunu da anlatalım;
Rum-Yunan ikilisi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Enosise sıçrama tahtası olarak gördükleri için kabul etmişlerdi. Dönemin Yunan Dışişleri Bakanı Averof, Türk-Rum ortaklığında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını kabul ettiği için parlamentoda kendisini eleştirenlere şu yanıtı vermişti;
“Kıbrıs Cumhuriyeti ile Enosise daha kolay ulaşacağız”.
Başpiskopos Makarios’un da açıklaması şöyle idi;
“Kıbrıs Cumhuriyeti Enosise sıçrama tahtası olacaktır”.
İşte, Rum-Yunan ikilisi bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını kabul etti.
Daha sonra yaşananları da biliyoruz.
Kıbrıs Türkleri silah zoruyla eşit kurucu ortağı oldukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nden atıldılar ve bu cumhuriyet Rum devletine dönüştürüldü.
Ve, yüzyıldan bu yana devam eden Rum zihniyeti şudur;
“Azınlık olan Kıbrıs Türkleri eşitimiz ve ortağımız olamaz”.
İşte, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın hidrokarbonlar konusunda Rum tarafına sunduğu “ortak komite kurulsun” önerisinin reddedilmesinin temelinde de bu Rum zihniyeti yatıyor.