Halkımız ekonomik sıkıntılar içerisinde boğulurken, Kıbrıs konusu da oldukça kritik bir döneme girdi. Ekmek ve geçim derdine düşürülen halkımız, başını kaldırıp da Kıbrıs konusunda neler olup bittiğine veya nelerin planlandığına bakamıyor.
“Kıbrıs konusunda ne olursa olsun, umurumda değil” algısı da oluşturuluyor.
İşte, bu en büyük tehlike.
Çünkü, halkımız böyle bir durumuma itilirse, moral ve direniş azmimiz sıfırlanır. Kıbrıs da elimizden uçup, gider.
Zaten, istenilen de bu.
Bu arada, AB’den destekli “solcu” provokatörlerin yanısıra, CIA finanslı sahte milliyetçiler de devreye konulmuş durumda.
Bunlar, danışıklı döğüş halinde, halkı kutuplara ayırmaya , gerginlik ve iç çatışma yaratma yönelik her türlü provokasyonu gündeme getirmekte.
Bilinçli şekilde yapılan karşılıklı saldırılar ve gerginlik yaratma stratejisiyle halkın zaten zayıflayan birlik ve beraberliği, yok edilmek isteniyor.
Bunun örneklerini de her gün görüyor.
AB’den destekli “solcular” “KKTC ortan kaldırılmalı, Türkiye’nin garantörlüğüne son verilmeli” derken, CIA’dan finanslı sahte milliyetçiler de “Solculara ölüm, bunların kanlarını içeceğiz” diyerek kaos ve çatışma ortamı yaratmaya çalışıyorlar.
Böylelikle de “sağlı-sollu” ama aynı merkezli provokasyonlar devam ediyor.
ANNAN PLANI DÖNEMİNDE GÖRMÜŞTÜK
Annan Planı ile ilgili referandum döneminde bizler, demokratik kurallar içerisinde “hayır” kampanyasını yürütürken, ortaya çıkan “sahte milliyetçiler” halkı kutuplara ayırmak ve karşı karşıya getirmek için insanlara tehdit mektupları gönderirken, miting alanlarına bomba düzenekleri koyacak kadar ileri gitmişlerdi.
Sonuçta, bunları yapan “sahte milliyetçilerin” CIA’dan finanslı oldukları anlaşılacaktı.
Şimdi de aynısını yaşıyoruz.
Çünkü, emperyalist güçlerin bildiği bir gerçek vardır; Kıbrıs Türk halkı bölünür ve iç çatışmaya sürüklenirse, her türlü çözüm şekli kolaylıkla dayatılabilir.
TMT KONUSU VE PROVOKATÖRLER
TMT’ye yönelik çirkin iddialar ve saldırılar yıllardan beri devam ediyor. Buradaki ana hedef ise TMT’den kaynaklanan mücadele ruhunu bitirmek.
Bizler de buna karşılık, her türlü mücadeleyi verdik ve veriyoruz. Ama bu mücadele sadece saldırılara yanıt vermekle olmaz, asılı mücadele TMT’yi anlatmak ve TMT ruhuna sahip çıkmakla olur.
Ve, ne kadar dikkat çekicidir ki, TMT’nin kuruluş yıldönümünde, yıllar önce TMT’ye yapılan çirkin saldırılar yeniden gündeme getirildi.
Kimler tarafından?
Sahte milliyetçiler tarafından. Böylelikle de bu çirkin iddialar yeniden gündeme getirilip, tartışmaya açıldı.
Halbuki, yıllar önce bu çirkin iddiaları gündeme getirenlere karşı gereken yanıt tarafımızdan verilmiş, onlar da özür dilemişlerdi.
Ama mesele sahte milliyetçilerin TMT’yi savunur gibi görünmeleri değildir. Asıl mesele bunların TMT’yi savunur gibi görünüp, gerginlik ve iç çatışma yaratma gayretleridir. Ve eğer halkı “TMT’yi savunanlar veya savunmayanlar” diye ayırmaya kalkarsanız , TMT işte o gün biter. TMT, Kıbrıs Türk halkının bağrından doğmuştur, bunu unutmamak gerekir.
PROVOKATÖRLER NEREDEN ÇIKTI?
“Etki ajanları” olarak da tanımlanan provokatörler, kurtların puslu havayı sevdikleri gibi, bunlar da kritik günleri severler. Özellikle de; Kıbrıs konusu ile ilgili kritik günleri.
Ve, CIA finanslı bu sahte milliyetçiler, Kıbrıs konusu ile ilgili kritik günlerde ortaya çıkarlar. “Baş milliyetçi” kesilirken, provokasyona ve iç çatışma yaratmaya yönelik her türlü yöntemi kullanırlar. Görevleri bitince de daha önce yaptıkları gibi “bize ne Kıbrıs konusundan, bize ne milliyetçilikten” deyip, köşelerine çekilirler.
Tabii ki bu arada servetleri daha çoğalır, banka hesapları daha da artar. Bu arada ABD’de de yeni evler satın alırlar.
Günü geldiğinde de yeniden devreye sokulurlar.
DİKKATLİ VE UYANIK OLMALIYIZ
Emperyalist güçlerin, Rum-Yunan ikilisinin ve işbirlikçilerinin ne olduklarını ve yapmaya çalıştıklarını çok iyi biliyoruz. Dikkatlerimiz de üzerlerinde.
Ama , sahte milliyetçilere de dikkat etmek ve uyanık olmak gerekir. Çünkü bunlar içimizde . Bunlar CIA’nın içimizdeki Truva atları…
Bu nedenle de bunların maskelerini düşürmek görevimiz olmalı…