Önümüzdeki yıl Nisan ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu seçime yönelik olarak da hareketlilik başlamış durumda.
Bu arada hükümetin ve ülkenin durumu da ortada. Hükümet ortakları her ne kadar da “aramızda sorun yok” deseler de, sorunlar şimdilik hasır altı ediliyor. Ülke ve halk ise ekonomik ve sosyal sorunlar içerisinde boğuşuyor.
Bütün bunlar da bize önümüzdeki dönemde erken seçime gidilmesinin muhtemel olduğunu gösteriyor. Zaten siyasi partiler bu yönde çalışmalarını yoğunlaştırmış durumda. Siyasi partiler örgütlenme çalışmalarına hız verirken, toplantılar ve köy gezileri de hız kazandı.
Peki, erken seçim ne zaman olabilir?
Falcı olmaya gerek yok ama, bu yıl içerisinde erken seçim kapıya dayanabilir.
Erken seçim gerçekleşirse UBP ile YDP’nin büyük bir başarı elde edecekleri görülüyor. CTP ile HP ve diğerlerini oy kaybı bekliyor.
Bu nedenle de muhalefet partilerinin erken seçime yoğunlaşması ve erken seçimi sağlayacak çalışmalar içerisine girmeleri gerekir.
Ama UBP’yi yönlendirmeye çalışan 4-5 kişilik bir grup, kendi menfaat ve çıkarlarını düşünerek bir an önce hükümete gelme sevdasında. UBP Genel Yönetim Kurulu ve Parti Meclisi’nin bilgisi dışında karanlık köşelerde de bunun pazarlıklarını yapıyorlar. Bu grup, bir müddetten beri de HP’nin bazı yöneticilerine yanaşarak “Kudret Özersay’ı çatı aday gösterelim, HP de hükümetten ayrılarak bizimle hükümet kursun” diyor.
Dahası da var.
UBP’yi toparlayan Genel Başkan Ersin Tatar’a karşı da gizli bir savaş yürütüyorlar. Sendika ağalarını Tatar’ın üzerine sürüyorlar. Bu arada Tatar “Ben Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayacağım, çatı aday gösterilmesine de karşıyım, Cumhurbaşkanı adayı UBP’li olmalı” derken, bu grup para karşılığında uyduruk anketler hazırlatıp, basına servis ediyor.
“Tatar ile Özersay önde” haberleri yaptırıp, aday olmayacağını bildikleri Tatar’ı ekarte edip Özersay’ı “çatı aday” olarak göstereceklerini sanıyorlar. Özersay bunu kabul etmezse bu kez Sibel Siber’i ileri sürecekler.
Pek, bunların bir an önce hükümete gelmekteki acelesi ne?
Bu nedenlerle ilgili bilgiler de elimizde var. UBP tabanı büyük fedakarlıklarla iktidar yürüyüşü mücadelesini sürdürürken, bunların derdi yakınlarını bakan yapmak. Gizli pazarlıklarda bakan olacakların isimleri de konuşuluyor. Gerekirse bu isimleri de açıklarız.
Bu grubun yaptıkları bunlarla da sınırlı değil.
“Ne yapalım UBP içinde Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilecek birisi yok” diyerek koskoca UBP’ye hakaret ediyorlar.
Ve, bunların iddiasına göre kendileri UBP’nin sahibi.
Ama öyle değil.
UBP’nin gerçek sahipleri fedakar UBP tabanı ile yöneticileridir. UBP yetkili organları ile taban, günü geldiğinde Cumhurbaşkanı adayını ilan edecektir.
Ve, bBunu engellemek için de harekete geçtiler. Tüm UBP üyelerinin kurultayda oy kullanmasını engellemek için eski delege sistemini geri getirmek istiyorlar.
Ama başarılı olma şansları yok.
UBP tabanı hükümete gelebilmek için “Özersay’ın veya Sibel Siber’in çatı aday” gösterilmesine karşıdır. Bunu hiç kimse hazmedemez.
Bunu öğrenmek istiyorlarsa, kurultayı toplayıp, tabana sorsunlar.
Bu arada karanlık pazarlıklarını gizleyebilmek için “Akıncı’dan kurtulmak” söylemini geliştiriyorlar.
Akıncı’dan kurtulmanın yolu Özersay’ı veya Siber’i “çatı aday” göstermekten geçmez. Akıncı’dan kurtulmanın yolu, UBP’nin kendi adayını göstermesi ve ulusal davaya inanan siyasi partiler ve ulusal güçlerle ittifak oluşturmaktan geçer.
Ve şunu sormak gerekir;
Kaybedileceği bilinmesine rağmen, “çatı aday” gösterilmesinin amacı nedir? Yoksa, Akıncı’yı yeniden Cumhurbaşkanı seçtirmek mi?…