Gelecek yıl yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken, içeriden ve dışarıdan bu seçime yönelik olarak stratejiler de gündeme geliyor.
Ve, gördüğümüz bu stratejiler de yeni değil. Bunları geçmişte de gördük ve yaşadık. Bu nedenle dikkatli ve uyanık olmakta yarar var.
Şimdi bu stratejilere kısaca bir göz atalım.
UBP’Yİ KARIŞTIRMAK
Cumhurbaşkanlığı seçiminde UBP adayı dışındaki adayların seçilebilme şansını artırmak için UBP’nin içten karıştırılması, iç kavgalara sürüklenmesi ve etkisizleştirilmesi gerekir.
Şimdi de yapılan budur.
Malum çevrelerin oluşturduğu medya yapılanması ile diğer yapılanmalar belirlenen strateji doğrultusunda sürekli olarak UBP’yi hedef alıyor.
Yalan ve fabrikasyon haberlerle UBP’nin muhtemel Cumhurbaşkanı adayları karşı karşıya getirilmek istenirken, UBP tabanına yönelik olarak da algı operasyonları düzenleniyor.
Ve dikkat edilirse , UBP’ye yönelik olarak “çatı aday”, “dışarıdan aday” haberleri sürekli olarak gündemde tutuluyor.
Bunların yanısıra “UBP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde gösterecek aday bulamıyor” şeklinde çok tehlikeli bir algı operasyonu ve kara propaganda yürütülüyor.
NE YAPILMALI?
Peki, tüm bunlara karşı ne yapılması gerekir?.
Yapılması gereken şu;
UBP yönetimi, Cumhurbaşkanlığı seçimde gösterilecek olan adayı belirlemek için kurultay tarihini bir an önce tespit etmeli. Kurultaya katılacak 10 binin üzerinde üyenin oylarıyla Cumhurbaşkanı adayı belirlenmeli.
Ve bu gerçekleşirse, kurultayın yarattığı heyecan ve rüzgarla UBP Cumhurbaşkanlığı seçimi yarışında diğerlerine büyük bir fark atar.
Ama eğer, kapalı kapılar ardında aday belirlenip, bu aday dayatılırsa UBP büyük bir kargaşaya ve kaosa sürüklenir.
Tabii bu arada Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak ulusal güçlerin birlikteliğinin sağlanması da çok önemli.
“ÇÖZÜM UMUDU”
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça, dış güçler Kıbrıs konusu ile ilgili müzakereleri yeniden başlatmak için büyük girişimlerde bulunuyor.
Burada yapılmak istenen ise müzakereleri kaldığı yerden başlatmak, “çözüm çok yakında” algısını yaratıp Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya avantaj sağlamak.
Bunları da birlikte yaşayıp, göreceğiz.
HALKI KUTUPLARA AYIRMAK
Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak belirlenen stratejinin en büyüğü ve tehlikelisi ise Kıbrıs Türk halkını kutuplara ayırmak.
Bunun en başarılı uygulamasını da Annan Planı ile ilgili referandum günlerinde görmüştük. AB ve ABD denetimindeki fonlardan para akıtılırken, her türlü propaganda ve eylemlerle halkımızı ikiye bölünmüştü.
Bu günlerde tırmandırılmaya çalışılan , “Türkiyeli-Kıbrıslı”, “Çözüm yanlısı, çözüm karşıtı”, “Federasyoncular- ayrı devleti savunanlar” kutuplaşmalarının hedefi de Cumhurbaşkanlığı seçimine yöneliktir.
Bu nedenle de her türlü provokasyona dikkat edilmesi ve ülkede gerginlik ile kaos ortamının oluşmasına müsaade edilmemesi gerekir.
Ama ne var ki son günlerde ülkenin kaos ve gerginlik ortamına sürüklenmek üzere olduğunu görmekteyiz.
Bu arada ulusal güçlerin arasına sızmış bulunan “etki ajanları ile provokatörler”e de dikkat edilmesi gerekir.