DOLAR 32,4051 0.22%
EURO 35,0214 -0.19%
ALTIN 2.329,560,46
BITCOIN 22977962,36%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Aydın AKKURT yazdı;  Denktaş’ın aşkı ve kavgası

Aydın AKKURT yazdı; Denktaş’ın aşkı ve kavgası

ABONE OL
04 Şubat 2019 10:18
Aydın AKKURT yazdı;  Denktaş’ın aşkı ve kavgası
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş’ın sevgili eşi Aydın Denktaş’ı bugün son yolculuğuna uğurluyoruz. Çok sevdiği oğlu Raif Denktaş’ın yanına defnedilecek.
O, “Rauf” diye seslendiği eşine, kızı Dilek’e ve oğulları Münir ile Raif’e ve Mücahitleri ile Mehmetçiklerine kavuşacak. Acıları dinecek, mekanı Cennet olacak.
O’na “Annelerin annesi”, “Cumhurbaşkanımızın fedakar eşi”, “Mücadele kadını” diyebilirsiniz. Bunların tümü de doğru. Ama o her şeyden önce bir anneydi. Yüreği evlat acısıyla yanıp, kavrulan bir anne. Ama, yalnız kendi çocuklarının değil, halkının tüm çocuklarının annesiydi. Toprağa düşen her Mücahit ile Mehmetçik de O’nun yüreğini yakıp kavurmuştu.
Tarih O’nu böyle yazacaktır.
Sevdiği adamla evlendiğinde genç bir kızdı. Büyük hayalleri vardı. Üzüntü ve kederden uzak mutlu bir yaşam süreceklerdi. Eşi Denktaş, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı olduğunda endişeliydi. Denktaş ise 27 Ekim 1957 akşamı eşine şöyle diyecekti;
“Üzülme, endişelenme, halkı toparlayayım, bir sene sonra geri çekilirim”.
Bu, Denktaş’ın verip de yerine getiremediği tek sözdür.
“Geri çekilme” yerine bir adım daha öne çıktı ve 15 Kasım 1957’de dava arkadaşları ile birlikte Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdu.
Ve, yaşamı boyunca ölümle-kalım arasındaki ince çizgi de sürecek olan bir mücadele.
Ama, Denktaş bir dava adamıydı ve O’nun için önce ailesi ve çocukları değil, halkı ve halkının çocukları gelirdi.
Her zaman da öyle oldu.
Peki Denktaş, eşini ve ailesini yalnız bıraktığının, çocuklarının baba sevgisinden yoksun olarak büyüdüklerinin farkında değil miydi?
Elbette ki farkındaydı.
Ama o bir dava adamıydı, halkına ve halkının çocuklarına özgürce, insanca yaşayabilecekleri bir vatan yaratmak ana hedefiydi.
Ve, bunu da başardı.
***
Bir insan olarak Denktaş’a baktığımızda ise iç dünyasında ve yüreğinin bir köşesinde eşine ve çocuklarına yeteri kadar ilgi gösterememenin gizli acısını yaşadığını görürüz.
Denktaş , “Çocuklarıma yeteri kadar ilgi gösteremedin, onlar kendi başlarına büyüdü, doğru ve yanlış kararlarını hep kendileri” verdi derken, bunu itiraf eder.
Büyük bir aşkla sevdiği, uğruna şiirler yazdığı eşi Aydın Hanımla söyledikleri ve anlattıkları da çok anlamlıdır.
“EŞİM AYDIN’A”
Denktaş, 1985 yılının Anneler Günü’nde “Eşim Aydın’a” diyerek “KADIN ve DÜNYA” adlı küçük bir kitap yayınlar.
Denktaş, 19 Mart 1985 günü VARLIK KULÜBÜ’nün Saray Otel’de düzenlediği etkinlikle “Kadın” konusunda yaptığı konuşmayı kitap haline getirmiş ve bu kştabı eşi Aydın Denktaş’a armağan etmiştir.
Denktaş, bu kitapta iç dünyasında ve yüreğinde hissettiklerini şöyle anlatır;
“1949’da evleneceğimde Şeriat Yasaları geçerliydi. Üçten dokuza boşanma olasıydı. Çocukluğunuzda, bir sözle, “eve geldiğimde yemek hazır değildir” diye, kendini sokakta bulan kadınların acı öyküleri evi çok meşgul ederdi. Babam. yıllarca Medeni Kanunun ülkeye getirilmesi uğraşını verenlerin yanındaydı. “Kemalist-anti British” diye damgalanmış, takip altındaydı. Babam 1941’de ölmüştü. Davası davam olmuştu. 1947’de avukat olarak adaya geldiğimde hala “Türk hakları” diye haykıran liderliğin yanında yer alıyordum. İngiliz Hükümeti, , 1948’de Muhtariyete yönelik Anayasa tekliflerini incelemek üzere oluşturduğu Kurucu Meclis’i, kilisenin ‘Muhtariyet Enosise” mezardır, Muhtariyet için çalışanlar vatan hainidir’ saldırısı neticesinde kapatmaya mecbur kalmıştı. Türk tarafının ısrarı üzerine ‘Türk haklarını’ inceleyecek bir Encümen oluşturacaktı. Hakim Mehmet Zeka Beyin başkanlığında oluşan bu Encümen’de ben de vardım. Aile hukuku gündemdeydi.
Şeriat yasaları altında evlenmek bir tür anlaşma akdetmeye benzer. Haklar tartışılabilir ve yazılı bir tanzim yapılabilir. Ben de “boşanma” hakkından vazgeçiyor, bu hakkı eşime veriyordum. Allah rahmet eylesin Hakim Zeka Bey bunu işitince çok duygulanmıştı.
O gün bugün aradan 40 yıla yakın bir zaman geçti. 6 çocuğumuz oldu, ikisini kaybettik. (Daha sonra oğulları Raif Denktaş’ı kaybedeceklerdi) Acıları ile yüreğimizi dağladık. Beni toplumsal ve siyasi çalışmalar fazlasıyla meşgul edecek, evin yükünü daima eşim omuzlayacaktı. Gün gelecek, ben O’nu dört küçük çocukla yalnız bırakarak gizlice Kıbrıs’a çıkmak için birkaç kez yola çıkacak, Erenköy savaşlarını yaşayacak, 1967’de yakalanıp hapsedilecek ve ondan hep ‘anlayış ve cesaret’ bekleyecektim. Ve O her defasında gözyaşları içinde ‘artık bu hayata dayanamam’ diyecek fakat yine de gelen her felaketi göğüslemesini bilecekti. Yuvayı dişi kuş yapar ve korur sözü bizde sık sık yaşanmaktaydı.”
“HELAL OLSUN”
Şimdi de Denktaş’ın 8-14 Nisan 1985 tarihli YANKI Dergisi’nde yer alan açıklamalarına bakalım;
“ Eşim Aydın maalesef çok ağır yükler altında kalmıştır. Kendisini dört çocukla bırakıp nereye gittiğimi, geri gelip gelmeyeceğimi bilmediği günler yaşamıştır. Rumların eline düştüğümün azabını çekmiştir. 19449’da evlendik. 1953-54’de artık iyice siyasetin içine girdik. EOKA başlıyor 1955’te. Ben savcı olduğum halde bu işlerle meşgulüm, Dr. Küçük’ün yanındayım. Yani bizim ev hayatımız pek olmamıştır. Ve eşimin eve ve çocuklara bağlılığı olmasaydı yürümezdi, yürütemezdik. Büyük fedakarlıklar yapmıştır. Çok hastalıklar çekmiştir, ameliyatlar geçirmiştir, yanında bulunamadım. Doğumlar yapmıştır, yanında bulunamadım. Evladımızı kaybettik, yanında bulunamadım. Fakat geriye baktığımda bu cumhuriyete geliş var ya helal olsun hepsi değdi diyebiliyoruz.”
***
Ve , onlar şimdi Cennet’te.
O büyük sevda ile elleri yine buluştu.
Kıbrıs Türk halkı ve Türk ulusu sizi unutmayacaktır…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.