CTP-HP-TDP-DP koalisyon hükümeti döneminde “ inanç ve din özgürlüğüne saygı” adı altında, Rumların diledikleri zaman ve yerde KKTC’de ayin yapmalarının yolu açıldı.
Dini ve ayinleri siyasete alet etmeye çalışan Rumlar, KKTC’nin dört bir yanında bulunan kiliselerde belirtilenen strateji doğrultusunda ayin yaparken, KKTC ayin yerine döndü.
Rumların düzenlediği ayinlerin amacı siyasi olup, “Kuzey Kıbrıs Rum toprağıdır işgal altındadır, burası bizimdir ve geri döneceğiz” mesajını vermektir.
Bu mesajın son örneğini de, geçtiğimiz 1 Eylül ve 2 Eylül günlerinde Güzelyurt’ta Ay Mamas Kilisesi’nde düzenlenen ayinde gördük.
Ayin sonrasında, konuşan sözde “Güzelyurt Belediye Başkanı” Viktoras Hacıavram’ın söyledikleri şunlardı;
“Kuzey Kıbrıs’taki kiliselerde düzenlenen ayinler Rumlar için umut sembolü ve geri dönüş için yol göstericidir”.
Geçtiğimiz günlerde Rumların Akdoğan’da düzenlediği ayinde neler yaşandığını da gördük. Ayini yöneten papazın oğlunun Türk bayrağı ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf. R Denktaş’ın fotoğrafını çalmasını ibretle izledik.
İşte bu çirkin eylemde de “burası bizimdir, geri döneceğiz” mesajı verildi.
***

Şimdi de eski Dışişleri Bakanlarından Tahsin Ertuğruloğlu’nun, Rumların KKTC’de düzenlediği ayinlerle ilgili olarak 12 Nisan 2017 tarihinde yaptığı açıklamalar bakalım.
Ertuğruloğlu, Rumların Gazimağusa’daki ayin talebine izin verilmemesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söylemişti;
“Hiç kimse bize inanç ve din özgürlüğü üzerinden edebiyat yapmamalı. Bunu asla kabul etmem, kimsenin ne inanç özgürlüğüne müdahale ettik, ne de din özgürlüğünü engellemeye çalıştık. Tam aksine birilerinin inanç ve din özgürlüğünü siyasete alet etmeye çalışmasına engel olmaya çalışıyoruz. Biz KKTC topraklarının, Rumların siyasi mesaj verme adına dini özgürlüğü istismar etmelerine izin vermeyeceğiz. Bunun göstergesi olarak 3 tane kilise belirledik, büyük kilise, Apostolos Andreas, St. Barnabas ve St. Mamas. ‘Buralarda hiçbir kısıtlama olmayacak buyurun gelin ayininizi yapın’ dedik. Ama KKTC topraklarının üzerinde bulunan her kilisede ‘benim ayin yapma hakkım vardır ve istediğim zaman da gelir ayin yaparım’ deme hakkınız yoktur.
Beni ayinlerle ilgili alınan bu karar sonrasında bir papaz ziyaret etti. Ben ziyaret sırasında bana ayinler konusunda şikayet yapacak sandım ancak bu konuya hiç değinmedi. Ben de kendim sordum, ‘şikayetiniz varsa dinleyim’ dedi. Ancak hiçbir şikayette bulunmadı, hatta ‘Başpiskoposun da yok’ dedi. Peki Mağusa İnisiyatifi’ne ne oluyor. Özellikle Mağusa’daki kilise ile ilgili çok ayin talebi var. İlk önce talep ayda birdi, bu giderek haftada bire çıkacaktı. Ayin amacı siyasidir, ‘Burası Rum toprağıdır işgal altındadır ben gelip sahip çıkıyorum, burası bizimdir’ mesajı verilmek isteniyor. Bunu görmezden gelmeyin. Her gün bu insanlar oraya gelir. Engellenmezler. Bu izinler, ayinler bölge halkına da rahatsızlık verir. Ama ayinden rahatsızlık duyan Gazimağusalılar görülmez. Ayin yapabilecekleri kiliseler var, gitsin oralarda yapsınlar. Hala Sultan’a yönelik de kısıtlamalar var, neden bunlar söylenmiyor. KKTC’deki kiliselere yönelik ayin talepleri çok fazladır”. Bu ayinler KKTC makamlarına güvenlik konusunda da ciddi sıkıntılar yaratıyor. Ayrıca ayinler siyasi istismardan dolayı sıkıntı haline geldi. Her ayin talebini kabul etme mecburiyetimiz yoktur.”
Ertuğruloğlu, bu açıklamasıyla ayinlerin gerçek hedefini gözler önüne sererken, bugünlerde yaşanmakta olan olayları da işaret etmişti.
***
Peki şimdi ne olacak veya ne olmalı?
UBP, 2017 yılında hükümette iken Rum ayinleri konusunda almış olduğu karara geri dönmeli.
Buna göre de geçmişte olduğu gibi, sadece Apostolos Andreas, St. Barnabas ve St. Mamas Kilisesi’nde Rumların ayin yapmalarına izin verilmeli.
Aksi takdirde, KKTC Rumların ayin ve siyasi mücadele yeri olmaya devam edecek.