DOLAR 32,5581 0.02%
EURO 34,8634 -0.05%
ALTIN 2.435,390,23
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Aydın AKKURT yazdı;   Lavrov ile Akıncı Aynı Yolda

Aydın AKKURT yazdı; Lavrov ile Akıncı Aynı Yolda

ABONE OL
10 Eylül 2020 09:46
Aydın AKKURT yazdı;   Lavrov ile Akıncı Aynı Yolda
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra şu açıklamayı yapmıştı;
“Garantiler tabu değildir, 1960 garanti sistemi çağdışı kalmıştır, günün koşullarına uydurulmalıdır.”
İşte, bu açıklamayla garantiler ilk kez tartışma konusu haline getirildi.
Önceki gün de Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden ve Rum Yönetimi Başkanı ile görüşen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da şu açıklamayı yaptı;
“Mevcut garanti sistemi çağdışı kaldı, modern şartlara uymuyor. BM Güvenlik Konseyi aracılığıyla bir garanti olabilir”
Ve görüldüğü gibi Mustafa Akıncı ile Sergey Lavrov’un garantiler konusunda yapmış oldukları açıklamalar aynı.
Peki, bu tesadüf mü?
Elbette ki hayır.
Çünkü her ikisi de aynı hedefe yürüyor.

***
Geçmişte de , Türkiye’nin garantörlüğünü Enosis’in önündeki en büyük engel olarak göre “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” Makarios da, garantileri kaldırabilmek için, öneride bulunduğunda ağzının payı hemen verilmişti.
Her ne ise, kaldığımız yerden devam edelim.
Akıncı’nın garantilerle ilgili açıklamasından sonra, Mont Pelerin ve Crans Montana zirveleri gündeme geldi.
Bu zirvelerle ilgili olarak, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in yaptığı en önemli açıklama şuydu;
“Bu zirvelerde ilk kez garantileri masaya getirmekle, büyük bir başarı elde ettik.”
İşte, bundan sonra da garantiler sürekli olarak gündemde yer almaya ve tartışılmaya başlandı. Guterres Belgesi’nde de garantilere yer verildi. Şöyle ki;
“Garantiler ve müdahale hakları kaldırılsın, yeni ve çağdaş bir garanti sistemi oluşturulsun.”
Yeni garanti sistemi dedikleri ise şu;
“Kıbrıs’ta barış, güvenlik ve istikrarı AB veya BM Güvenlik Konseyi garanti etsin.”
Yani; Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılsın, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilsin.
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis de bunu söylüyor. Hatta daha da ileri giderek “Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi kabul edilmezse müzakereler başlayamaz” diyor.
Bu, Türk tarafını açıkça “ahmak” veya “enayi” yerine koymaktır. Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ile Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini kabul ettikten sonra, neyin veya nelerin müzakereleri yapılacaktır? Dönüşümlü başkanlık, siyasi eşitlik ile nüfus oranları mı?
Türkiye’nin garantisi ve Kıbrıs’ta Türk askeri varlığı olmadıktan sonra, ne dönüşümlü başkanlığın, ne siyasi eşitliğin ve ne de nüfus oranlarının bir önemi var.
Bunlar, 1963 Aralık ayında olduğu gibi, bir gecede yırtılır ve çöpe atılır.
Girit’te de böyle olmuştu.
***
Türk askeri Girit’ten ayrıldıktan sonra güvenliği Avrupa ülkelerinin oluşturduğu “Uluslararası Güç” sağlayacaktı.
Türk askeri Girit’ten ayrılırken, Avrupa ülkelerinin oluşturduğu “Uluslararası Güç” Girit’e ayak bastı.
Peki ne oldu?
Avrupa ülkelerinin gözü önünde tam bir katliam ve vahşet yaşandı. Girit’te bir tek Türk bile sağ bırakılmadı.
Ve sakın ola boş vaatler ile süslü hayallere kanmayın. Tek güvencemiz Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinin varlığıdır.
Bunları kaybedersek, Kıbrıs ikinci bir Girit olur.
Bunu da sakın unutmayın…

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.