Güney Kıbrıs’ta 11 Temmuz 2011 tarihinde Mari’deki Evangelos Florakis Deniz Üssü’nde bulunan cephanelikte büyük bir patlama meydana geldi.
Bu patlamada 13 kişi hayatını kaybederken , Rum Yönetimi’nin patlamanın meydana geldiği üs yakınında bulunan Vasiliko’daki elektrik santrali de büyük hasar görürken Kıbrıs’ın güneyi elektriksiz kalmıştı.
Çatalköy’deki patlamada ise can kaybı ve büyük hasarlar oluşmadı. Bunun yaraları da hemen sarıldı. Şimdi ise patlamanın nedeni araştırılıyor. Bu konuda da elbette ki kamuoyu bilgilendirilecektir.
Ama burada dikkat edilmesi gereken şu;
Mari’deki patlama sonrasında Rum siyasi partileri ile sivil toplum örgütleri ve Rum sendikaları ortaya çıkıp da “Yunan askeri Kıbrıs’tan gitmeli, Rum Milli Muhafız Ordusu dağıtılmalı, silahlanmaya son verilmeli” şeklinde bir açıklamada bulunmadı.
Ve bugün hala daha Rum siyasi partileri bir bütün olarak Rum silahlanmasına destek veriyor. Rum Yönetimi de silahlanmaya faaliyetlerini yoğunlaştırarak sürdürürken, yeni silah sistemleri ile füzeler, tanklar, toplar satın alıyor. Pek çok ülke ile de askeri işbirliği anlaşmaları imzalıyor, ortak askeri tatbikatlar gerçekleştiriyor.
Ama, bizdeki işbirlikçi takımı bunlara karşı sessiz kalıyor.
Devam edelim;
Çatalköy’deki patlama sonrasında ise bizdeki işbirlikçi takımı hemen harekete geçti. Yaptıkları açıklamalar da ortada;
“Türk askeri Kıbrıs’tan gitmeli, garantiler kaldırılmalı, silahsızlanma başlatılmalı”.
Ve bu söylemler ile açıklamalar Rum Yönetimi’nin söylem ve açıklamaları ile bire bir örtüşüyor. Rum Yönetimi’nin de söyledikleri şunlar;
“Garantiler kalkmalı, Türk askeri Kıbrıs’tan gitmeli”.
Bu arada geçmişe de kısaca bir bakalım;
ABD bağlantılı FETÖ terör örgütünün organize ettiği “Ergenekon Kumpası” günlerinde KKTC’de yaşananlara da bakalım.
Bir astsubayın aracında bir-iki tane mermi bulunduğunda içimizdeki işbirlikçiler ile Rum Yönetimi dünyayı yine ayağa kaldırmıştı;
“Türk askeri darbe yapacak, garantiler kalkmalı, Türk askeri Kıbrıs’tan gitmeli.”
FETÖ terör örgütünün Türk ordusu içerisindeki yapılanmasının 15 Temmuz akşamı gerçekleştirdiği darbe kalkışmasından sonra içimizdeki işbirlikçi takımı ile Rum Yönetimi’nin yaptığı açıklamalara da bir bakalım;
“Darbeci ordu istemiyoruz, Türk askeri hemen Kıbrıs’tan gitmeli, Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılmalı”.
Bunları neden yazdım?
Her olayda içimizdeki işbirlikçiler ile Rum Yönetimi’nin birlikte hareket ettiklerini gözler önüne sermek niçin.
Çatalköy’deki patlama elbette ki üzücü bir olay. Tabii ki buna seyirci kalınamaz.
Ama bunların yaptıkları üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.
Çatalköy’deki patlama da bunlar için Türkiye ile Türk ordusuna saldırmak için yeni bir bahane.
Bilmem anlatabildim mi?