Kıbrıs konusuyla ilgili müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik girişimler devam ederken, geçmişte ne yaşandığını hatırlayalım. 2018 yılının Eylül ayının sonlarında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, New York’ta Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile ayrı ayrı görüşmüştü. .
Anastasiadis’in , Guterres ile görüşmesinde Rum tarafının “kırmızı çizilerini” bir kez daha ortaya koyarken söyledikleri şunlardı;
“Türkiye’nin garantörlüğü kalkmalı, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilmeli. Bulunacak olan çözüm şekli de bunları içermeli.”
Akıncı ise, Rum tarafının olumsuz tutum ve davranışlarını dile getirirken, “müzakere sürecinin takvimli ve sonuç getirici olmasını” istemişti. .
Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da yaptığı açıklamada “müzakerelere kalındığı yerden başlanmasının mümkün olmadığını” belirtirken, “Rum tarafının sahip olduklarını Kıbrıs Türk halkı ile paylaşmaya hazır olmadığını, dönüşümlü başkanlığı kabul etmediğini, diğer konularda da hiçbir atılımda bulunmadığını” söylerken şunu eklemişti;
“Böyle bir müzakere süreci olacaksa olmasın daha iyi.”
Ve bir yıl önce New York’ta yaşananlar ve söylenenler yine tekrarlanacak. Yani, çözüme yine ulaşılamayacak. Çünkü, Rum tarafının çözüm istediği yok. Hedefi ise Türk tarafını müzakere masasında tutarak bu işi bir 50 yıl daha uzatmak.

***
Peki, müzakerelerin yeniden başlaması ve çözüme ulaşılması mümkün mü?
Elbette mümkün.
Ama bir tek şartla;
Türk tarafı garantilerin kaldırılmasını ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini kabul ederse çözüme ulaşılabilir.
Rum tarafının isteği bu. Ama bu mümkün olmadığına göre, Rum tarafı müzakere sürecini bir 50 yıl daha uzatır. İşte bu nedenle de Türk tarafı müzakere sürecinin takvimli ve sonuç getirici olmasını istiyor.
Yani, herhangi bir çözüme ulaşılamayacaksa herkes kendi yoluna gitmeli.
GARANTİLERDE YENİ OYUN
Rum tarafı, garanti sisteminin “çağ dışı” olduğunu ileri sürüp kaldırılmasını isterken, şöyle diyor;
“AB normları ile BM kararları en iyi güvencedir. BM Güvenlik Konseyi üyeleri de bu konuya müdahil olsun.”
Rum tarafının bu talebine AB ile BM Güvenlik Konseyi de destek veriyor. Söyledikleri ise şu;
“Garanti sistemi çağ dışı kalmıştır. Güvenlik Konseyi bu konuyu değerlendirmelidir.”
Yani, akıllarınca çocuk kandıracaklar.
Garantiler konusunun içerisine Güvenlik Konseyi çekilirse , çıkacak sonuç şimdiden bellidir. Çünkü, Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi garanti sisteminin kaldırılmasından ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesinden yanadır.
Bunu, sadece Kıbrıs konusuyla ilgili olarak değil, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den uzaklaştırmak ve bölgedeki enerji kaynaklarına el koyabilmek için de istiyorlar.
Bu nedenlerle, dikkatli ve uyanık olmakta yarar var.