Şöyle bir hatırlayın;
Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanı seçildikten kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı’ndan şu açıklama yapılmıştı;
“Garantiler tabu değildir, 1960 garanti sistemi günün koşullarına uydurulmalıdır.”
İşte, bu açıklamayla garantiler ilk kez tartışma konusu haline getirildi.
Geçmişte de , Türkiye’nin garantörlüğünü Enosis’in önündeki en büyük engel olarak gören “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” Makarios da, garantileri kaldırabilmek için, öneride bulunduğunda ağzının payı hemen verilmişti.
Her ne ise, kaldığımız yerden devam edelim.
Akıncı’nın garantilerle ilgili açıklamasından sonra, Mont Pelerin ve Crans Montana zirveleri gündeme geldi.
Bu zirvelerle ilgili olarak, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in yaptığı en önemli açıklama şuydu;
“Bu zirvelerde ilk kez garantileri masaya getirmekle, büyük bir başarı elde ettik.”
İşte, bundan sonra da garantiler sürekli olarak gündemde yer almaya ve tartışılmaya başlandı. Guterres Belgesi’nde de garantilere yer verildi. Şöyle ki;
“Garantiler ve müdahale hakları kaldırılsın, yeni ve çağdaş bir garanti sistemi oluşturulsun.”
Yeni garanti sistemi dedikleri ise şu;
“Kıbrıs’ta barış, güvenlik ve istikrarı AB veya BM Güvenlik Konseyi garanti etsin.”
Yani; Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılsın, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilsin.
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis de şimdi bunu söylüyor. Hatta daha da ileri giderek “Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi kabul edilmezse müzakereler başlayamaz” diyor.
İlk resmi yurt dışı ziyaretini Güney Kıbrıs’a yapan Yunanistan Başbakanı Kiriakas Miçotakis de, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis ile birlikte düzenlediği basın toplantısında aynen şunları söylemişti;
“Çözüm olabilmesi için çağdışı kalmış garantinler kaldırılmalı ve Türk askeri Kıbrıs’tan çekilmeli.”
Rum-Yunan liderliği bugün de aynı şeyleri söylüyor.
Bu, Türk tarafını açıkça “ahmak” veya “enayi” yerine koymaktır. Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ile Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini kabul ettikten sonra, neyin veya nelerin müzakereleri yapılacaktır? Dönüşümlü başkanlık, siyasi eşitlik ile nüfus oranları mı?
Türkiye’nin garantisi ve Kıbrıs’ta Türk askeri varlığı olmadıktan sonra, ne dönüşümlü başkanlığın, ne siyasi eşitliğin ve ne de nüfus oranlarının bir önemi var.
Bunlar, 1963 Aralık ayında olduğu gibi, bir gecede yırtılır ve çöpe atılır.
Girit’te de böyle olmuştu.
GÜNDEM
20 Kasım 2024SPOR
20 Kasım 2024GÜNDEM
20 Kasım 2024SPOR
20 Kasım 2024SPOR
20 Kasım 2024GÜNDEM
20 Kasım 2024GÜNDEM
20 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.