DOLAR 32,5964 0.37%
EURO 34,8538 0.33%
ALTIN 2.496,570,50
BITCOIN 21292495,37%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Aydın AKKURT yazdı;  Seçimler ve ABD ile AB

Aydın AKKURT yazdı; Seçimler ve ABD ile AB

ABONE OL
07 Eylül 2020 11:18
Aydın AKKURT yazdı;  Seçimler ve ABD ile AB
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ABD ile AB’nin denetimindeki fonlardan beslenen “sol” partiler ile sivil toplum örgütleri KKTC’de her seçim döneminde ayağa kalkıp “Türkiye seçime müdahalede bulunuyor” diye bağırmayı bir strateji olarak belirlediler.
Seçimi kazanırlarsa mesele yok, ama eğer kaybederlerse bu bağırma bir diğer seçime kadar devam eder.
Bunun örneklerini de çok gördük ve yaşadık.
Bunlara göre, Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı seçimi kazandıklarında müdahale yoktu ama Rauf R. Denktaş ile Derviş Eroğlu kazandığında “müdahale” vardı.
Bu da halk iradesine olan saygısızlığın bir başka örneği.
Bu nedenle bu “müdahale” meselesini biraz irdelemek gerekir.
Annan Planı ile ilgili referandum sürecinde yaşananları kısaca bir hatırlayalım. Referandumda Kıbrıs Türk halkına “evet” dedirtmek için başta ABD ile AB olmak üzere emperyalist güçler devredeydi.
Verilen sözlerin, yapılan vaatlerin yanısıra yabancı diplomatlar köyleri dolaşırken, bazı sivil toplum örgütlerine de oluk oluk para akıtılıyordu.
Referandum sonrasında ise basın mensuplarının sorularını yanıtlayan dönemin ABD Büyükelçisinin şu açıklamasını da unutmak mümkün değil;
“Referandum sürecinde KKTC’deki hangi sivil toplum örgütleri ile TV kanallarına ve hangi gazetecilere para verdiğimizi ulusal güvenliğimiz açısından açıklayamayız.”
İşte müdahale denilen budur.
Ve o günlerde “sol” partiler işe sivil toplum örgütleri ABD ile AB’nin taşeronluğunu yapıyordu.
Devam edelim.
Ülkede 2015 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de ABD ile AB’nin müdahalesi yaşandı. ABD ile AB’nin denetimindeki fonlardan seçime yönelik olarak oluk oluk paralar akıtıldı. Yabancı diplomatlar yine devredeydi.
Bu yapılanlar da bir müdahaleydi.
Ama bütün bunlar “sol” partiler için müdahale değildi.
Ve, şimdi 11 Ekim’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor.
Ve görüyoruz ki, “sol “ partiler ile bazı sivil toplum örgütleri yine ayağa kalktı, avaz avaz bağırıyorlar;
“Türkiye seçime müdahale ediyor.”
İleri sürdükleri gerekçeler de şu; Bazı siyasi partilerin başkanları Ankara’ya davet edilmiş, Büyükelçi bazı siyasi partilerin başkanları ile birlikte yemek yemiş.
Peki ya “sol” ve bazı sivil toplum örgütlerinin başkanları Avrupa başkentlerine çağrılmıyor mu, en lüks otellerde AB ve ABD’i diplomatlarla yemek yemiyorlar mı?
Bu toplantılarda “Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştırma ve KKTC’yi yok etme” planları yapılmıyor mu?
Ama bunlar “müdahaleden” sayılmıyor.
Hade oradan…

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.