Başta AB, ABD olmak üzere emperyalist güçler, Rum –Yunan ikilisi ve içimizdeki işbirlikçileri “Kıbrıs’ın kurtuluşu ve yeniden birleşmesi için tüm ordular Kıbrıs’tan” gitmeli diyor.
Bunu duyunca sanıyorsunuz ki; İngiliz, Yunan ve ABD askerlerinin gitmesi gerektiğini de söylüyorlar. Ama öyle değil.
Bu söylem ile sadece Türk ordusu ve askeri hedef alınıyor. Bu söylemle, Türk askeri Kıbrıs’tan uzaklaştırılmak isteniyor.
Nasıl mı, anlatayım;
Güney Kıbrıs ve Yunanistan AB üyesi. Bunların arasında askeri işbirliği anlaşmaları var. Yunanistan bu askeri anlaşmalara ve AB üyesi olmasına dayanarak, Güney Kıbrıs’ta askeri varlığını sürekli olarak koruyacak. Yani, Yunan askerinin Kıbrıs’tan ayrılması mümkün değil.
Bu arada söylenen bir de şu var; Yunanistan AB üyesi olduğu için AB üyesi olan bir diğer ülkede asker bulundurabilir ama Türkiye bulunduramaz.
Devam edelim.
İngiltere’nin de durumu aynı.
Güney Kıbrıs’ın AB’ye katılım anlaşmasına göre Kıbrıs’taki İngiliz üsleri, AB toprağı değil. Bu üsler tamamen İngiltere’nin egemenliğinde. Bu üslerde asker bulunduran İngiltere’ye kimse “askerini geri çek diyemiyor. Bu arada İngiliz üslerindeki ABD askeri varlığını da unutmamak gerekir.
Fransa ile Rusya’nın durumu da aynı. Her iki ülkenin de Güney Kıbrıs ile imzaladıkları askeri anlaşmalar var. Fransa ve Rusya bu anlaşmalara dayanarak, Rum limanlarını kullanıyor ve bu şekilde Kıbrıs’ta askeri varlıklarını sürdürüyor.
Bir kez daha belirtelim ki; “Tüm ordular Kıbrıs’tan çekilsin” denilirken sadece Türk askeri ve ordusu hedef alınıyor.
Bunun yanısıra garantiler ve güvenlik konuları da var.
AB ve Rum-Yunan ikilisi “AB üyesi olmayan Türkiye, AB üyesi olan bir ülkenin garantörü olamaz, garantiler kaldırılmalı, Türk askeri çekişmeli” diyor.
Türk askeri çekilecek ama, Yunanistan’ın ve İngiltere’nin askeri varlığı devam edecek.
Güvenlik konusunda ise söyledikleri şu;
“Türk askeri çekilsin, güvenliği AB veya çok uluslu polis gücü sağlasın.”
Durum, işte bu noktada.
Bundan sonrasını da siz değerlendirebilirsiniz…