Kıbrıs konusu ile ilgili müzakerelerin kaldığı yerden başlatılması yönünde büyük bir girişim var. Bu girişimin öncülüğünü de başta BM olmak üzere, AB , ABD ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri çekiyor. Bunların Kıbrıs konusundaki tavırları da ortada;
Tümü de Rum yanlısı.
AB, haksız bir şekilde Rum tarafını üyeliğe alan ve Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türklerine verdiği sözlerin bir tekini bile yerine getirmeyen bir birlik.
Şimdilerde ise “Türkiye ile Türk askerinin AB üyesi olan bir ülkede yeri yok” diye bağırıp, Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılmasını ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini istiyor. ABD’nin de AB’den bir farkı yok.
BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi de tamamıyla Rum yanlısı. Bunlar , Rum Yönetimi ile askeri işbirliği anlaşmaları imzalarken, Rum tarafını kullanarak Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına el koymaya çalışıyor.
Bu nedenle , Doğu Akdeniz’de Türk egemenliğinin dayanak noktası olan KKTC’yi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Bunu başarabilmek için de e, Guterres Çerçevesi temelinde müzakerelerin kaldığı yerden başlamasını dayatıyorlar. Guterres Çerçevesi de Türkiye’nin garantörlüğü ile müdahale hakkının kaldırılmasını ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini içeriyor.
Ve, eğer müzakerelerin kaldığı yerden başlaması kabul edilirse, masada garantiler ve güvenlik konuları yer alacak.
Rum Dışişleri Bakanı Hristodulidis de geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada “müzakerelerin hemen başlamasını istiyoruz” derken, Rum tarafının ana hedefini de şu şekilde açıkladı;
“Ana hedefimiz Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştırmaktır.”
Bu da bize Rum zihniyetinin değişmediğini ve değişmeyeceğini gösteriyor. Böyle bir zihniyete sahip Rum tarafıyla da bir çözüme ulaşmak mümkün değil.
Zaten, Rum tarafının çözüme niyeti yok. Hedefleri zaman oynamak, Türk tarafını müzakere masasında esir tutmak ve eğer başarabilirlerse Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak ve Türk askerini Kıbrıs2tan uzaklaştırmak.
Elli yıldan bu yana devam eden müzakere sürecinde de bunlar yaşandı. Bu nedenle bundan sonraki müzakere süreçlerinde de ortaya herhangi bir çözüm çıkmayacak.
Öyleyse yapılması gereken tek şey var;
Kıbrıs Türk tarafı Türkiye ile birlikte Kıbrıs’ta yeni bir yol haritası belirlemeli.
Zaten, bundan başka da bir çıkış yolu yok.
Beklentimiz yeni yılda yeni bir yol haritasının belirlenmesi.
Bu temenniyle yeni yılınız kutlu olsun.
Türk tarafı da bu girişimlere karşı harekete geçmiş durumda. Türkiye Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu , KKTC ziyaretinde Cumhurbaşkanı Mustafa akıncı ve Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin temsilcileriyle görüştü.
Yapılan açıklamalardan anlaşıldığına göre de Kıbrıs konusunda yeni bir yol haritası belirlenmeye çalışılıyor. Bunun da ne olduğunu bekleyip göreceğiz.
Bu arada, Çavuşoğlu’nun “Rum tarafı Türk tarafını eşit olarak görmüyor, Rum kendisini adanın tek sahibi olarak görmeye devam ediyor” şeklindeki açıklaması da çok önemli.
Peki, Rum tarafı bu tutumundan vazgeçecek mi?
Elbette ki hayır.
İşte bu nedenle de Kıbrıs konusunda Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’nin yeni bir yol haritası belirlemesi artık kaçınılmazdır.
Bundan başka bir çıkış yolu da yoktur…
News
