Ülkemizde yaşanan koronavirüs salgını nedeniyle, başımızı kaldırıp da Kıbrıs konusuyla ilgili olarak perde gerisinde yürütülen faaliyetlere bakamadık.
Kolay değildi. Halk can derdindeydi. Şimdi de koronavirüsün ekonomiye vurduğu darbeyle meşgulüz.
Tüm dünya da bu felaketle boğuşuyor.
Ama ne var ki, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda faaliyette bulunanlar var. Bunun da başını emperyalist güçler ile Rum-Yunan ikilisi çekiyor.
Önceki gün de bunun örneğini gördük. Emperyalist güçlerin desteklediği Yunanistan- Güney Kıbrıs- Mısır- Birleşik Arap Emirlikleri- Fransa beşlisi yaptıkları ortak açıklamada Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den çekilmesini ve sondaj faaliyetlerine son vermesini istedi.
Tabii ki gereken cevabı da aldılar.
Ama durmayacaklar, bu faaliyetlerine devam edecekler.
Bu arada Kıbrıs konusuyla ilgili müzakere sürecinin yeniden başlatılmasına yönelik girişimler de devam ediyor.
Tek hedefleri ise “müzakere sürecinin kaldığı yerden başlamasını” sağlamak. Yani, Guterres çerçevesini yeniden dayatmak ve Türk tarafına kabul ettirmek.
Bu nedenle Guterres çerçevesinin ne olduğuna ve hangi hedefleri içerdiğine yeniden bakmakta büyük yarar var.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in adıyla bilinen Guterres çerçevesi başta AB, ABD olmak üzere emperyalist güçler tarafından hazırlandı. Rum-Yunan ikilisinin de bunda parmağı var. Muhtelif bir referandumda da Annan Planı yerine Guterres çerçevesi dayatılacak.
Peki, Guterres çerçevesinin ana hedefi nedir?
Tek bir cümle ile özetleyecek olursak; Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak, Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak ve KKTC’yi yok etmek.
Guterres çerçevesinin neleri içerdiğini, Guterres’in yaptığı açıklamalara bakarak görebiliriz.
GÜVENLİK KONUSU
Guterres’in güvenlik konusunda yaptığı açıklama şöyle;
“Kıbrıs’ta eskinin devamını değil, yeni bir güvenlik sistemine ihtiyacımız olduğunu kabul etmeye başlamalıyız. Müdahale hakkı ve garanti antlaşmasını sonlandırmamız gerektiğine inanıyorum. Bütün Kıbrıslıların kendilerini güvenlikte hissedeceği yeni bir sistem eski sistemin yerini almalıdır. Bir acil uygulama mekanizmasına ihtiyacımız var. Bu mekanizma BM gibi dış faktörleri bünyesinde barındıracağı gibi, çok-taraflı ve uluslararası boyutları da olmalı. Mevcut garantörler hem çözümü uygulayıp hem de kendi kendilerini denetleyemezler.”
ASKER KONUSU
Guetteres, çözümün ilk gününden itibaren asker sayısında hızlı bir şekilde indirime gidileceğini ve tarafların kabul edeceği bir takvim temelinde adada kalacak asker sayısının aşamalı olarak İttifak Antlaşmasında öngörülen sayıya yakın olacağını söylüyor. Bilindiği gibi, İttifak Antlaşması temelinde adada konuşlandırılan asker sayısı 650 Türk, 950 Yunan’dır. Bu askerlerin belli bir süre sonra adadan temelli olarak ayrılmaları veya durumun gözden geçirilmesi, “yüksek düzeyde”, örneğin üç garantör ülkenin başbakanları arasına yapılacak görüşmelerde ele alınacaktır.
TOPRAK KONUSU
Guterres, Kıbrıs Türk tarafının sunduğu haritayı gözden geçirip haritanın Kıbrıs Rum tarafının “belirli yerlerle” ilgili hassasiyetini karşılayacak biçimde değiştirilmesini istiyor. Hiçbir yer adı verilmemesine rağmen söz konusu “belirli yerlerden” Güzelyurt’un kast edildiği anlaşılıyor.
MÜLKİYET KONUSU
Kıbrıslı Rumlara geri verilecek topraklarda mülkiyet konusunda ilk söz sahibi Kıbrıslı Rumlar olacak ama %100 oranında değil. Kıbrıs Türk yönetiminde kalacak topraklarda ise ilk söz sahibi kullanıcıya, yani Kıbrıslı Türklere ait olacak, ama bu da %100 oranında değil.
EŞİTLİK
Çözümden sonra AB üyeliğinden dolayı adada AB’nin dört özgürlüğüne sahip olacak olan Yunanistan yurttaşlarına paralel olarak, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının da “adil/eşitlikçi” bir şekilde hak sahibi olabilecek. “Adil/eşitlikçi” kavramının içeriğinin ne anlama geldiği taraflar arasında yapılacak görüşmelerde netleşecek.
KİMLER DESTEKLİYOR?
Guterres çerçevesini Rum Yönetimi, bütün Rum siyasi partileri, BM, AB ve diğer emperyalist güçler ile KKTC’de de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı CTP, TDP ve diğer teferruat partileri ile AB destekli sivil toplum örgütleri ile sendikalar destekliyor. Bunların tümü de “müzakerelerin Guterres çerçevesi temelinde başlamasını” istiyor.
ANASTASİADİS
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis de yaptığı açıklamalarda “görüşmelerin başlaması için Türkiye’nin Guterres çerçevesini kabul etmesi gerektiğini” söylüyor. .
Türkiye’nin, Guterres çerçevesini kabul etmesi demek ise, garantilerin kaldırılmasını ve Türk askerinin çekilmesini kabul etmesi demek.
İşte, bütün mesele bu.
Dikkatli ve uyanık olmakta yarar var…
GÜNDEM
04 Ekim 2024SPOR
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024SPOR
04 Ekim 2024SPOR
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.