DOLAR 32,5326 0.25%
EURO 34,8802 0.43%
ALTIN 2.484,610,92
BITCOIN 1990961-3,70%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cemal ASLAN;   Doğu Akdeniz Enerji Savaşları ve Türkiye’nin Konumu

Cemal ASLAN; Doğu Akdeniz Enerji Savaşları ve Türkiye’nin Konumu

ABONE OL
20 Kasım 2018 13:06
Cemal ASLAN;   Doğu Akdeniz Enerji Savaşları ve Türkiye’nin Konumu
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Doğu Akdeniz’de neler oluyor?
Türkiye ,Libya Konferansı’nı neden terk etti?
Katar ve ABD nasıl Türkiye’ye karşı?
Türkiye’nin alternatifi neler?
Buradaki bilgiselde Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları, Türkiye’nin jeopolitik çıkmazı açısından bir bakış kazandırması dileğiyle elimden geldiğince anlattım.
Okumanız dileğiyle..
Öncelikli olarak 5 Kasım 2018 tarihinde MSB Hulusi Akar, GKB Org. Yaşar Güler ile birlikte Libya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.
Bu ziyarete Türkiye’nin Libya Özel Temsilcisi ve AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler ile AK Parti Genel Başkanı Danışmanı Yasin Aktay da eşlik ettiğini de hatırlatayım.
Ana konu Yunanistan’ın Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge adında nüfuz alanını geliştirmek olduğunu ve Türkiye- Libya ittifakıyla bu işe dur deme şansının olduğuydu.
BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (1982) göre kıyıları karşı ülkeler anlaşmalar yaparak karasuları dışında münhasır ekonomik bölge belirleyebiliyorlar.
Yunanistan ise son dönemde Mısır ile gerek enerji, gerek askeri ve gerekse politik ittifak kurarak MEB ilan etmeye çalışıyor. Bu durumda Türkiye dahil Libya olası bir MEB alanının daralması ile karşı karşıya!
Türkiye bu yüzden Libya ile bu işi ikili anlaşma ile çözmek istiyor. Eğer Mısır-Yunanistan anlaşması olursa Libya 39 bin km2 MEB alanını kaybedecek. Bunun için bölgede yeni bir denklem gerekiyor.
Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile GKRY’nin Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) sınırlandırma anlaşması imzalaması durumunda Türkiye’nin işi çok daha zorlaşacak ve Ege’deki durumu da tehlikeye girebilecektir.
Yunanistan- Mısır MEB anlaşmasına karşı Türkiye- Libya MEB anlaşması gerekiyor. Biraz zorlama da olsa Türkiye Libya ile Girit’in güneyinden bir MEB ilan etme durumu söz konusu! Bu MEB ilan edilirse, Yunanistan- Mısır MEB Planı boşa çıkmış olacak.
Buraya kadar deniz hukukuna uygun olması gereken bir dış politika söz konusu! Zaten geçtiğimiz Cuma günü Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Mustafa İstanbul’a gelerek CB Erdoğan ile de görüştü. Fakat bu işler öyle iki ülkenin anlaşması ile olmuyor!
Keza NATO’nun Libya müdahalesinde bulunan ülkeler de Libya üzerinde söz sahibi. Bu yüzden İtalya’da Libya konferansı düzenleniyor. Tabiri caizse Libya’nın kaynaklarının paylaşım konferansı.
Türkiye masada kısmen eli güçlüydü. Ama yine de bellekleri tazelemek gerekiyor.
Hatırlanacağı gibi 17 Mart 2011’de BM Güvenlik Konseyi 1973 sayılı kararı gereği Libya üzeri uçuşa yasak bölge ilan edildi!
Arkasından NATO 24 Mart 2011’de BM tarafından ilan edilen uçuşa yasak bölge alanının kontrolünü devraldı.
Fakat Türkiye ilk başta bu müdahaleyi NATO üyesi olmasına rağmen reddetti. Erdoğan; “NATO’nun Libya’da ne işi var?” dedi.
27 Mart 2011’de NATO üyesi olmayan Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de bu operasyonu desteklemesi ve NATO üyeleri ile birlikte “Koalisyon Güçleri” oluşturuldu. ABD- Fransa ve İtalya bu sürecin öncülerinden oldu.
Türkiye baktı ki Libya elden gidiyor birden 180 derece politika değiştirerek 4 savaş gemisi (1’i akaryakıt gemisi olarak koalisyon gemilerine yakıt sağladı) bir denizaltı ile Libya müdahalesine askeri olarak katıldı.
Türkiye’nin sürece geç müdahalesi Libya üzerindeki haklarına da zarar verdi. Keza NATO müdahalesi öncesi başta Türk inşaat şirketleri dahil bölgede Türk yatırımı 25 milyar dolar seviyesindeydi. Bu yatırımların güvenliği ve garantisi için süreçte aktif rol alamadı.
Olan oldu, Kaddafi emperyal bir strateji ile kendi halkı tarafından linç edilerek devrildi. Fakat Libya sahip olduğu petrol ile Avrupa için kimseye bırakılmayacak kadar stratejik bir ülkeydi.
Bir de bunların üstüne Yunanistan’ın AB’nin de desteğini alarak Doğu Akdeniz’de geliştirdiği askeri, diplomatik ve ticari ilişkileri de eklemek gerekiyor.
Yunanistan, Mısır- Güney Kıbrıs- İsrail ile adeta Doğu Akdeniz’de tek ve yetkili ülke gibi davranıyor.
Yunanistan, özellikle 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin fırsat bulamadığı Doğu Akdeniz politikalarında bölgede aktif bir oyuncu oldu. Tabi Libya gibi Mısır politikalarında da Türkiye stratejik hatalar yaptı.
Türkiye’nin desteklediği Mursi yönetimdeki Mısır ile bir MEB çalışmasına giremedi. Oysa şartlar uygundu. Malum Mursi, ABD desteğini alan Sisi tarafından devrilince, Türkiye Sisi ve Mısır’a karşı ilişkileri sıfırladı.
Tabi Türkiye’nin görüp te sessiz kaldığı iki ülke daha var. ABD ve Katar. Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen Rum Yönetimi’nin ilan ettiği MEB var. 13 parselden oluşuyor. Ve 10 numaralı parselde ABD-KATAR doğalgaz arıyor, sondaj gemileri bulunuyor.
Bizi ilgilendiren nokta ise Rum MEB’ini tanımıyoruz ve hakkımız var diyoruz ama ABD’li Exxonmobil ile Katar resmi devlet şirketi Qatar Petroleum bu 10 numaralı parselde doğalgaz arama sondaj gemileri 12 Kasım 2018’de bölgeye ulaştı ve 16 Kasım’da sondaja başladı.
Türkiye ise son 4 haftadır Doğu Akdeniz’de oldu bittiye izin vermeyeceğiz demesi üzerine Rum Dışişleri Bakanı geçtiğimiz Çarşamba günü ABD’ye gitti. ABD ile Güvenlik Anlaşması imzaladı.
Yani Rumlar’ın MEB’i artık ABD donanmasının koruması altında. Düne dönecek olursak, Türkiye bölgede uluslararası hukuktan gelen haklarını diplomatik yalnızlıktan dolayı tek başına dile getirmeye çalışıyor. Maalesef Suriye, İsrail, Mısır, Libya ve Yunanistan bölgede Akdeniz’e kıyıdaş ülkeler ve Türkiye’nin hiç birisi ile arası iyi değil.
Evvelki güne dönecek olursak AB desteğini alan Yunanistan ( ki AB’ye alternatif doğalgaz sunma yolunda tahaddütleri var, Mısır, İsrail ve Rum gazıyla) daha fazla pay isteyen İtalya ve Fransa ve karşısında Türkiye. Sonuç mu? Masayı terk ettik.
Masayı terk etmemiz üzerine gecen gün İtalya üzgün olduklarını ifade eden cılız bir açıklama yaptı. Peki Libya Konferansı ve Libya’nın paylaşımı devam edecek mi?
Doğu Akdeniz’de neler olacak hep birlikte izleyip göreceğiz! Fakat Doğu Akdeniz’de etkin olmanın iki etkin yolu var!
1) Etkin diplomasi ( Komşularla hamaset üzerine değil, ekonomik çıkarlar üzerine kurulu dış politika)
2) Güçlü ve caydırıcı donanma.
Unutmadan hatırlatmak lazım; 9 Kasım günü CB Erdoğan İstanbul’da Libya Başkanlık Konseyini kabul etmeden önce Katar Şeyhi Temim ile görüştü. Medyamızda bu görüşmeye ait tek bir detay yok!
Umarım bir önceki gelişinde söz verdiği 30 milyar dolarlık yatırımı gerçekleştirir ve Kıbrıs’ta Rumlar adına gaz aramaktan vazgeçer. Ne de olsa geçtiğimiz yıl Körfez ülkeleriyle yaşadığı krizde asker ve gıda gönderen iki ülkeden biriydik.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.