DOLAR 32,5254 -0.07%
EURO 34,8142 -0.17%
ALTIN 2.422,76-0,29
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cemal ASLAN yazdı;   Doğu Akdeniz’de doğalgaz denklemi ve uluslararası hukuk

Cemal ASLAN yazdı; Doğu Akdeniz’de doğalgaz denklemi ve uluslararası hukuk

ABONE OL
02 Ocak 2019 14:29
Cemal ASLAN yazdı;   Doğu Akdeniz’de doğalgaz denklemi ve uluslararası hukuk
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yunanistan, GKRY ve hatta Avrupa Birliği ajansları tarafından yayınlanan Doğu Akdeniz haritalarında, deniz alanları keyfi şekilde ve elbette Türkiye aleyhine bölünmüş gösterilmektedir. Bunlar, uluslararası hukuka, hakkaniyete dayanarak atılan adımlar değildir.
Doğu Akdeniz dogal kaynakları konusu hem siyasi hem hukuki hem de ekonomik olarak Türkiye ve KKTC yok sayılarak çözülebilecek nitelikte değildir. Özellikle uluslararası hukuk açısından kıyıdaş ülkelerin hak ve yükümlülükleri bellidir ve Türk tezlerinin haklılığı açıktır.
Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol kaynaklarının işletilmesine yönelik olarak devletler arasında kapsamlı bir kıta sahanlığı bölüşümü gerçekleşmiş değildir. Şüphesiz bunda, başta Kıbrıs sorunu olmak üzere kıyıdaş ülkeler arasındaki siyasi ve deniz alanlarının bölüşümüne yönelik anlaşmazlıkların payı büyüktür. Buna rağmen GKRY’nin Mısır ve İsrail’le, Ada’nın tek otoritesi sıfatıyla deniz alanlarını sınırlandıran antlaşmalar imza ettiği, Lübnan ile yapılmak istenen antlaşmanın ise Türkiye’nin çabaları sonucu engellendiği bilinmektedir.
Son dönemlerde İsrail’in Leviathan, GKRY’nin Afrodit ve Mısır’ın Zohr adı verilen ve birbirine yakın konumda bulunan bölgelerde ciddi doğalgaz yatakları keşfetmesi, adı geçen devletleri yakınlaştırmıştır. Yunanistan’ın da bu gruba dahil olma çabasıyla, buradan çıkarılabilecek gazın Avrupa’ya nakli tartışılmaya başlanmıştır. Fakat bu denklemde ne Türkiye’ye ne de KKTC’ye yer verilmiştir.
Gelinen noktada, Türkiye ve KKTC Doğu Akdeniz deniz alanları ve doğal kaynakları üzerindeki haklarının geri dönülmez şekilde diğer devletler tarafından ihlal edilmesi tehlikesiyle karşı karşıyadır. Üstelik Yunanistan, GKRY ve hatta Avrupa Birliği (AB) ajansları tarafından yayınlanan Doğu Akdeniz haritalarında, deniz alanları keyfi şekilde ve elbette Türkiye aleyhine bölünmüş gösterilmektedir. Bu haritalarda devasa Anadolu karası ve yüzlerce millik Akdeniz kıyılarımız görmezden gelinerek, Ege’nin güneydoğu ucunda bulunan uzak ve ufak Yunan adaları ile GKRY’nin kısa kıyı uzunluğuna orantısız ve adaletsiz büyüklükte deniz alanları cömertçe bahşedilmektedir. Elbette bunlar uluslararası hukuka, hakkaniyete dayanarak atılan adımlar değildir; Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin hak ve menfaatlerini ihlal etmeye ve fiili oldubitti üretmeye yönelik tek taraflı çabalardır.
İlginç şekilde, Doğu Akdeniz enerji kaynakları konusu, doğalgaz gibi hidrokarbon kaynakları ilgilendiren kıta sahanlığından ziyade, MEB çerçevesinde ele alınmakta veya ele alınmaya çalışılmaktadır. Burada kasıtlı bir tutum söz konusudur. Nitekim kıta sahanlığı kendiliğinden ve başlangıçtan itibaren var kabul edilen haklar doğurmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin kıta sahanlığı reddedilemez niteliktedir. Ek olarak, kıta sahanlıklarının sınırlandırılmasında başlıca kural olan “kara denize hükmeder” prensibi, deniz alanlarının bölünmesinde ülkelerin kıta büyüklüğü, kıyı şeridi uzunluğu gibi karasal özelliklerinin belirleyici olduğunu açıkça vurgulamaktadır. Bu anlamda, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’nin kıta sahanlığını yadsınamamaktadır. Fakat BMDHS’ye taraf olmayan ve Akdeniz’de MEB ilan etmemiş olan Türkiye’nin kıta sahanlığından doğan hakları, GKRY tarafından tek taraflı MEB ilanıyla ihlal edilmek istenmektedir.
Her ne kadar kıta sahanlığı ve MEB iki farklı deniz alanını yönetse de, gerek bölgesel olarak üst üste binmeleri gerek ise benzer haklar doğurmaları açısından, kıta sahanlığı ile MEB çakışan ve birbirini tamamlayan alanlardır. Muhakkak ki burada hukuki olmasa bile kurnazca bir siyaset vardır. İlan edilen MEB üzerinden kıta sahanlığına ilişkin haklara da el atmaya ve nihayetinde Doğu Akdeniz’de deniz alanlarının bölüşülmesi gerçekleşirse, daha önce ilan edilmiş bu MEB alanları ile hak edilenin ötesinde çıkar sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bu noktada tehlike altında bulunan Türkiye ve KKTC’ye ait iki farklı menfaatin ayırt edilmesi gereklidir. Birincisi, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’ın deniz alanlarının ve zenginliklerinin tamamı üzerinde var olan hakkı ve GKRY’nin bunlar üzerinde tek taraflı tasarrufta bulunamayacağı gerçeğidir. Bu çerçevede Türkiye KKTC ile anlaşmalı olarak Kıbrıs Türklerinin hakkını korumaya çalışmaktadır. Diğeri ise doğrudan Türkiye’ye ait Akdeniz kıta sahanlığı ve muhtemel MEB alanına ilişkin haklardır. Özellikle GKRY’nin yayınladığı deniz alanları haritasında Kıbrıs’ın batısındaki Türk kıta sahanlığına dahil bölgeler GKRY’nin yetkisinde gösterilmektedir. GKRY ve Yunanistan’ın başını çektiği girişimler hem doğrudan Türkiye’ye ait deniz alanlarının gaspına hem de KKTC’nin haklarının ihlaline yöneliktir.
Peki, Türkiye neler yapabilir?
Öncelikle, Türkiye Doğu Akdeniz denkleminde haklı tezlere sahip güçlü bir ülkedir. Bu kapsamda artık Doğu Akdeniz’de nasıl bir paylaşım resmi görmek istediğini açıkça belli edebilir. Örneğin, Türkiye Doğu Akdeniz’de hak iddia ettiği kıta sahanlığı ve MEB alanlarına ait resmi haritaları yayınlayarak kendi tezlerini ileri sürebilir. Böylelikle bugüne kadar Türkiye’nin Akdeniz kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesini ilan etmemesinden yararlanan GKRY ve Yunanistan’ın iddia ettiği abartılı ve Türkiye’nin deniz alanlarını mütecaviz haritalara en net cevabı vermiş olur.
Ayrıca muhtemel Kıbrıs-Girit-Yunanistan(EASTMED) doğalgaz boru hattı da böylelikle daha güneyden geçmek ve maliyeti arttığı için belki de rafa kaldırılmak durumunda kalacaktır. Benzer şekilde Libya, Mısır ve hatta İsrail gibi Doğu Akdeniz’e sahildar devletlerle çift taraflı deniz alanlarını sınırlandırma antlaşmaları imzalayarak bölgede yalıtılmanın önüne geçebilir. Nitekim Doğu Akdeniz’e sahildar ülkeler arasında Türkiye aleyhine büyüyen gruplaşma, Türkiye’yi oyunbozan, agresif ve yalnız ülke konumuna itmeye çalışmaktadır. Türkiye Doğu Akdeniz’de oyuna gelmemek için, kurulmak istenen oyuna karşı, kendi oyununu kurucu hamleler yapabilir.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.