DOLAR 32,6000 0.34%
EURO 34,8173 0.19%
ALTIN 2.506,540,90
BITCOIN 21103113,26%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cumhurbaşkanı Erdoğan;  Türkiye’nin ve KKTC’nin haklarını koruyacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan; Türkiye’nin ve KKTC’nin haklarını koruyacağız

ABONE OL
12 Aralık 2019 08:52
Cumhurbaşkanı Erdoğan;  Türkiye’nin ve KKTC’nin haklarını koruyacağız
0

BEĞENDİM

ABONE OL

NACAK GAZETESİ- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olduğunu belirterek, “Bunlar, bunu da görmüyorlar. Bu anlaşma (Libya ile imzalanan mutabakat muhtırası) ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından dayatılmaya çalışılan yaklaşımlara ve ülkemizi Antalya Körfezi’ne hapsetmeyi hedefleyen deniz yetki alanı iddialarına karşı uluslararası hukuk çerçevesinde haklı bir adım attık.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
“Türkiye güneyindeki terör koridorunu çok başarılı hamlelerle, operasyonlarla adeta kırdı. Şimdi çok önemli bir kazanım Doğu Akdeniz’de de geçerli ve Libya ile yapılan bir anlaşma var. Bu anlaşma ile Türkiye aslında yine bazı oyunları bozdu. Türkiye ne kazandı?” sorusu üzerine Erdoğan, Kaddafi döneminde bununla ilgili bir adım attıklarını fakat bunun Kaddafi’nin ölümü sebebiyle devam etmediğini söyledi.
Erdoğan, o günlerden bu yana burada bir sessizliğin hakim olduğunu, Mısır, Güney Kıbrıs, Yunanistan’ın, zaman zaman İsrail’in dörtlü bir halde buradaki durumu adete kendilerinin egemenliği altına almaya çalıştığını belirterek, “Türkiye olsun Libya olsun, buralarda sesleri çıkmayacak. Buralara tam biz hakimiz. Münhasır ekonomik bölgede özellikle uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımıza rağmen, hayır buralarda Türkiye sondaj gemilerini gezdiremez, sismik araştırma yapamaz” gibi yaklaşımlarla zaman zaman da ciddi tehditler savrulduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu tehditleri dinlemedik. Bizim daha önce ne sismik araştırma gemimiz vardı ne sondaj gemimiz vardı. Şimdi hamdolsun iki tane sondaj, iki tane sismik araştırma gemimiz var. Şimdi bir tane daha anlaşma dönemindeyiz, bir sondaj gemisi daha alacağız. Bu çalışmaları, araştırmaları sadece Akdeniz’de değil, zaman zaman Karadeniz’de hatta belki uluslararası sularda sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Bu muhtırayı, Libya’nın meşru yönetimi olan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Hafter, orada Libya’nın bir ulusal temsilcisi değildir. Oradaki temsilci şu anda Sarraj’dır. Sarraj ekibi ile İstanbul’da oturduk, bu konuları müzakere ettik. Bu mutabakat muhtırası ile Türkiye esasında, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Attığımız adım bu. Bu adımdan başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ciddi manada rahatsız oldu. Bunlarla da kalmadılar aslında. Batıda da bazı ülkeler ‘Siz ne yapıyorsunuz?’ gibi NATO ve değişik yerlerdeki toplantılarda bize söylediler. Bugüne kadar uluslararası hukuku hiçe sayarak attıkları tek taraflı adımları bozulmuş oldu. Tek taraflı adımı atanlar aslında bunlar. Ama şimdi biz bu adımı atınca, bunların bu oyunları bozuldu.”
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2003’te Mısır, 2007’de Lübnan, 2010’da İsrail ile benzer anlaşmalar imzaladığını vurgulayan Erdoğan, uluslararası hukuku ve Türkiye’nin haklarını hiçe sayarak Doğu Akdeniz’i parsellediklerini söyledi.
Yunanistan’ın, tek taraflı deniz yetki alanları ilan ederek Türkiye’yi, Kuzey Kıbrıs ile Türkiye kıyıları arasına sıkıştırma planı devreye girmeden, Türkiye’nin bu anlaşma ile Doğu Akdeniz’deki yetki alanını maksimum düzeye çıkardıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye ve Libya olarak karşılıklı yeni bir anlaşma ile belirlediğimiz bu münhasır ekonomik bölge alanlarında ortak arama faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Herhangi bir sıkıntı yok. Diğer uluslararası aktörler, bu anlaşma ile Türkiye’nin çizdiği alanlarda onay almaksızın arama-tarama faaliyeti yapamaz. Güney Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail, bu bölgeden Türkiye’nin onayı olmadan doğal gaz nakil hattı kuramaz. Dolayısıyla bizim bu noktada herhangi bir taviz vermemiz mümkün değil. Bu yapılanlar uluslararası deniz hukukuna kesinlikle uygundur. Ülkemizin, Doğu Akdeniz’in batı kısmındaki kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge sınırları, birbirini destekleyen bir dizi adım ile ilk defa bir bütün olarak ve net bir şekilde ortaya kondu. Bununla kalmadık. Libya Anlaşması, ülkemizin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki hukuki tezini de destekledi.”
“ŞAŞIRTICI DEĞİL”
Erdoğan, “Doğu Akdeniz’deki mevcut konjonktür göz önünde bulundurulduğunda ülkemizin Libya ile imzaladığı bu mutabakat muhtırasının, mezkur mahiyette tepkileri tetiklemesi şaşırtıcı değildir. Bilhassa Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları iddiaları vardı, bunlar karşısında bu muhtıra ile Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklı haklarını korumaktaki kararlılığını dünya kamuoyu nezdinde açıkça göstermiştir.” dedi.
Londra’da Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile yaptığı görüşmeye ilişkin soru üzerine Erdoğan, haritanın çok net bir şekilde bir çok şeyi açıkça ortaya koyduğunu, bunun Türkiye için tarihe kayıt düşmek olduğunu ifade etti.
İçeride ve dışarıda bundan çok rahatsız olanların bulunduğunu aktaran Erdoğan, harita üzerinde göstererek, şunları söyledi:
“Şurada Girit ve sınırlarımız… Buradan gördüğünüz gibi bir blok ve bu blok bizim Libya ile bütünleştiğimiz yer. Buraya kadar olan yerde bizler sondaj çalışmalarımızı rahatlıkla Türkiye olarak yapacağız. Güneyde de Libya sondaj çalışmalarını yapacak. Bunun dışında da görülen bu sınır, bizim için bundan önce böyle bir sınır yoktu. Ama şimdi bizim deniz kıta sahanlığında bunun üstü Türkiye’ye ait. Türkiye bu alanlarda çalışmasını rahatlıkla yapacak bir durumdadır. Tabii rahatsız olanlar olacak, o ayrı mesele.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’ın, “Uykuda yakalandık.” açıklamasının hatırlatılması üzerine, “Onlar şimdi o tür ifadeler kullanıyorlar. Bizim bir başka avantajımız daha var. Onu da görmemezlikten gelmeyelim. O da nedir? Biz, Kıbrıs’ta bir defa 3 garantör ülkeden bir tanesiyiz. Türkiye, Yunanistan, İngiltere. Türkiye-Yunanistan olarak da biz bu çalışmayı zaten biliyoruz. Aynı şekilde bu münhasır ekonomik bölge olayları nereden kaynaklanıyor? İşte buralardan kaynaklanıyor. Bu münhasır ekonomik bölge ile beraber şu gördüğünüz noktalar, bizim sınır olarak tamamen kıta sahanlığındaki bizim sınırlarımızı çiziyor. Buralarda bu çalışmaları artık bizim gemilerimiz rahatlıkla yapacak.” diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
“ Bütün mesele, bugüne kadar vurdular, aldılar. Yok, bundan sonra böyle olmayacak. Artık bizler de hakkımıza sahip çıkacağız. Buyurun Libya ve güzel bir bant ve bu bandın içinde Türkiye’nin de Libya’nın da hakları var. Bu hakları koruyacağız. Türkiye, hem karşı kıyı ülkesi olan Libya ile anlaşarak uluslararası deniz hukukuna uygun davranmıştır hem de Türkiye ile Libya arasında çizilen şu hat, adalar değil ana karalar üzerinden çizildiği için Yunanistan’ın eli kolu bağlandı. Yunanistan’ı biraz da çıldırtan bu.”
Bunları konuşmak istemediğini ama maalesef Yunanistan’ın kullandığı ifadelerin, kendisini bunları söyletmeye yönelttiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dolayısıyla Yunanistan’ın itiraz edebileceği bir boşluk yok. Doğu Akdeniz’deki mevcut konjonktür göz önünde bulundurulduğunda ülkemizin Libya ile imzaladığı bu mutabakat muhtırasının, mezkur mahiyette tepkileri tetiklemesi şaşırtıcı değildir. Bilhassa Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları iddiaları vardı, bunlar karşısında bu muhtıra ile Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklı haklarını korumaktaki kararlılığını dünya kamuoyu nezdinde açıkça göstermiştir. Muhtıra, Rum-Yunan ikilisinin, Türkiye’yi Akdeniz’de çevreleme, yalnızlaştırma girişimlerine güçlü bir cevap niteliğindedir. Ülkemizin her zaman barışçı çözümden yana olduğu görülmüştür. Bu çerçevede istikşafi temaslar ve güven artırıcı önlemler dahil, Yunanistan ile diyalog kanallarını yeniden canlandırmaya hazırız. Doğu Akdeniz konusunda yeni bir diyalog kanalı açma teklifimizin geçerli olduğunu Başbakan Miçotakis ile BM Genel Kurulu marjında ve Londra’da düzenlenen NATO Liderler Toplantısı marjında bizzat kendisine ifade ettim. İki ülke arasında taze bir başlangıç olsun dedim.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Miçotakis ile göreve ilk başladığında da bu konuları yumuşak bir şekilde görüştüklerini anlatarak, şunları kaydetti:
“Ancak yapılan çağrılarımıza Yunanistan tarafından bugüne kadar olumlu bir cevap alamadığımızı da üzülerek belirtmek isterim. Tabii Yunanistan muhtıranın metnini vermediği gerekçesiyle Libya Büyükelçisi’ni sınır dışı etti. Halbuki bu, gizli bir muhtıra değil. Basınla da paylaştık. İki taraftaki onay süreçleri tamamlanarak yürürlüğe girdi. Şimdi BM’ye gönderdik, tescil aşamasında. Anlaşma Libya’nın da çıkarlarını korumakta. Kaldı ki Meclisimizden geçerken de neredeyse oy birliği denecek şekilde TBMM’den geçti bir parti hariç. Bu da tabii şu anda milletimizin bu konudaki hassasiyetini, ittifakını gösteriyor. Yunanistan muhtıranın metnini vermediği gerekçesiyle Libya Büyükelçisi’ni deport ederken, aslında uluslararası bir skandala da adımını atmış oldu. Bundan sonraki süreçte Yunanistan da bu yanlış adımlarının bedelini, uluslararası camiada da ödeyecektir.”
Erdoğan, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere adilane paylaşım temelinde bir çağrı yapmış durumda olduğunu belirterek, “Hakkaniyeti temel alacak şekilde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hariç, orayı buraya karıştırmayacağız, bölgede tüm kıyıdaş ülkelerle deniz yetki alanlarını sınırlandırmak için müzakerelere hazır olduğumuz en başından beri vurguluyoruz. Bizim barışçı bir çözüme destek veren tutumumuz başından beri değişmedi, yine aynı yerdeyiz. Hakça bir çözüm için tüm ülkelere diyalog çağrımız sürmektedir.” dedi.
“KKTC’NİN HAKLARI”
Kıta sahanlığı haklarını korumaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ülkemizin diyaloğu ve görüşmeleri teşvik edici tutumunu sürdürürken, önümüzdeki dönemde hem kendi haklarımızı hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını koruyacağız. Tek taraflı adımlara izin vermeyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Tabii burada en önemli durum veya en güzel şey şu, eskiden biz böyle sondaj için bir gemi alalım veya sismik araştırma için bir gemi bulalım, bırakın kiralamaya muktedir değildik ama şimdi kendimize ait gemilerimiz var. Bunlarla bu çalışmayı yapıyoruz. Hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle anlaşma imzalama yetkisi ve hakkı var. Uluslararası deniz hukuku, karşılıklı kıyıların 400 milden az olduğu durumlarda taraflara kendi aralarında anlaşarak sınır belirleme hakkı tanıyor, hatta bunu teşvik ediyor. Türkiye Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere bütün bunlara yönelik adilane paylaşım temelinde bir çağrı yapmış durumda. Hakkaniyeti temel alacak şekilde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hariç, orayı buraya karıştırmayacağız, bölgede tüm kıyıdaş ülkelerle deniz yetki alanlarını sınırlandırmak için müzakerelere hazır olduğumuzu en başından beri vurguluyoruz. Bizim barışçı bir çözüme destek veren tutumumuz başından beri değişmedi, yine aynı yerdeyiz.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.