Denktaş: Bu plan, Anglo-Amerikan planıdır. Kıbrıs’ı bir Anglo-Amerikan üssüne çevirmeyi amaçlamaktadır. Kıbrıs’ta Türkiye’nin garantörlük hakları çerçevesinde askeri varlığını istememektedirler. Bu plan bu amaca göre hazırlanmıştır. Planda Türkiye’nin askeri varlığı sıfırlanmaktadır zaman içerisinde
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın, Annan planı ile ilgili olarak 19 Eylül, 2003 tarihinde yaptığı açıklamaları , tarike not düşmek adına yeniden yayınlıyoruz. Denktaş’ın açıklamaları aynen şöyle;
Annan Planı’nın zamanlaması tesadüf değildir. Zamanlama açısından bu planı hazırlayanlar ve planı hazırlatanlar, AB’ye girmek isteyen Türkiye’yi Kıbrıs konusunda baskı altına almak için planı bir fırsat olarak değerlendirmiştir.
“Sen AB’ye girmek istiyor musun, Rum da istiyor.” diyorlar. Hangi Rum? Onların Kıbrıs’ın meşru hükümeti olarak atfettikleri Rum. Rumların o zaman istekleri yerine getirilmeli diyorlar. Ama Kıbrıs Türkleri ne istiyor önemli değil. Onlar Kıbrıs Türklerini yok sayıyorlar.
Dolayısıyla formülleri Güney Kıbrıs’ın AB üyeliği için yapmış olduğu yasadışı müracaatı yasallaştırmak için Kıbrıs Türklerinin imzasını ve Türkiye’nin rızasını almaktır. Bu amaç için Türkiye’nin karşısına Annan Planı’yla çıktılar.
Bu plan nedir? Kıbrıs’ın AB’ye girmesi için hazırlanmış bir plandır. Türkiye’nin de Kıbrıs üzerindeki haklarını ortadan kaldıran bir plandır. Dolayısıyla Türkiye’yi bir ikilem karşısında bırakıyorlar. “AB’ye girmek istiyorsan Kıbrıs’ı vereceksin, Kıbrıs’tan vazgeçeceksin” denmektedir.
ANGLO-AMERİKAN ÜSSÜ
Şimdi Amerikalılar “biz AB üyesi değiliz ama Türkiye’nin AB’ye girmesini istiyoruz ve bunun için de çok uğraşıyoruz” diyorlardı o dönemde. Ama şimdi bizim direnmemiz karşısında ağızlarındaki baklayı çıkardılar; “Sen AB’ye girmek istiyorsan Kıbrıs’ı verip, kurtulacaksın” demektedirler.
Niçin böyle yapıyorlar? Çünkü Anglo-Amerikan planı Kıbrıs’ı bir Anglo-Amerikan üssüne çevirmeyi amaçlamaktadır. Bu üste Türkiye’nin garantörlük hakları çerçevesinde askeri varlığını istememektedirler. Bu plan bu amaca göre hazırlanmıştır. Planda Türkiye’nin askeri varlığı sıfırlanmaktadır zaman içerisinde.
Tüm bunları çok güzel düşündüler ve hesapladılar ancak bir yerde hesabın bir hatası vardı. Yanlış hesap da Bağdat’tan döndü. Nedir o yanlışları? Zannettiler ki bu AB havucu bizi, Kıbrıs Türkleri olarak kandıracak, Annan Planı’ndaki haklarımızı ayaklar altına alan tuzakları görmeyeceğiz ve dolayısıyla istedikleri rotaya gireceğiz. Biz buna gelmediğimiz için de şimdi bizi boy tahtası yapmışlardır ve yapmaya da devam edeceklerdir. Annan Planı Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığını ortadan kaldırıp, Türkiye’ye de bazı vaatlerde bulunmak suretiyle Amerikan-İngiliz siyasetini gerçekleştirmeye yönelik bir plandır.
YUNAN ADASI YAPMAK İSTİYORLAR
Eğer ben Rum’u ve Yunan’ı tanıyorsam Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapma eylemlerinden ve emellerinden vazgeçmeyeceklerine eminim. Vazgeçemezler. Eğitimleri, kültürleri, inançları, imanları, dinleri buna imkan vermez. Bunu bilmeden ve geleceği görmeden bir antlaşma yaparsanız sonuç felaket olur.
Benim korkum AB’ye girdikleri takdirde, bu hayalperest ve maceraperest insanlar, Rum tarafına yığdıkları silahları ateşleyebilirler. Küçük bir olay çıkaralım da, dünyaya Türkiye artık işgalci olarak adadan çekilmelidir mesajını verelim diye düşünebilirler.
İnşallah AB kendilerine bu cesareti vermez. Ama verme ihtimalleri vardır çünkü Avrupa Parlamentosu’nda Türk askerleri derhal adadan çıksın diye karar verilmiştir. Ve Rumlar AB’ye üye olduktan sonra diğer AB ülkelerinin parlementolarından da aynı şekilde Türkiye’yi suçlayan kararlar çıkarabilirler.
Bir düşünce var; eğer biz Annan Planı’nı kabul ederek birlikte girersek, hükümetin içinde bu gibi faaliyetleri durdurabiliriz diyorlar. Bu gibi faaliyetleri hükümet olarak yapacak değiller ki. Propaganda olarak arkamızdan yapacaklar. Annan Planı’nı biz kabul ettiğimizde zaten Türk askeri gitmiş olacak. Onun için dediğim gibi her tarafı hesaplanmış bir oyun oynanmaktadır.
YAPAMAYACAKLARI REZİLLİK YOKTUR
Dünyanın hiç bir yerinde böyle birşey olmamıştır. Bu diplomasi tarihinde bir ilktir. Böyle bir rezillik daha önce yaşanmamıştır. Bunu bilerek yapıyorlar. Kararlıdırlar. Ve gördüğünüz gibi yapamayacakları, yapmayacakları rezillik yoktur. Onun için biz önümüzdeki bu iki ay içerisinde daha çok şeylere tanık olabiliriz. Çok acaip ve tehlikeli şeyler yaşanabilir.
BU HALK RUM’A BAĞLANACAK DEĞİL
ABD temsilcisi beni engel olarak tanımladığına göre, bana saldıran odaklar da çoğunlukla ABD’nin eline bakan odaklar olduğu için aynı yerden aldıkları direktif ile “Denktaş’a vur, Denktaş gitsin!” korosu oluşturmaktadırlar.
Kıbrıs’taki muhalefetin ne yazık ki bunlara büyük bir katkısı olmuştur. Bazı çevreleri kandırabilmişlerdir, çünkü “Biz halkı temsil ediyoruz, halk Denktaş’ı istemiyor, Denktaş kimseyi temsil etmiyor” demişlerdir.
Biz üç ayı hastanede, bir seneyi de Klerides ile masa başında geçirdiğimiz için, halka gidemedik, çarşıya, pazara, sokağa çıkamadık. Bunu halktan kopma olarak yansıtmaya çalıştılar. Rumlar da buna inandı.
Halbuki burada bizi ziyaret eden arkadaşlar vardır. Bunlar 1963’ten bu yana herşeylerini ortaya koymuş insanlardır. Mücahitler, gaziler, emekli askerler, halkımız ve gençler ortadadır.
Denktaş gitti diye bu halk Rum’a bağlanacak değil. Direnecek, dayanacak, Milli Dava’yı savunacak. Burada kimsenin şüphesi olmasın.
Ama bütün mesele şudur: Türkiye kendisiyle beraber olacak mı? Biz olacağı inancındayız. Onun için bu dava Denktaş’ın davası değil milletin davasıdır. Kıbrıs’ın davasıdır, Anadolu’nun davasıdır, Anadolu’nun güvenlik davasıdır. Bu davadan taviz verileceğini düşün
GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.