* Biz, “enosis olur mu, olmaz mı, olmayacak mı” korkusu, endişesi içinde yaşamış insanlarız. Bizim nesil “Kıbrıs ya Türkiye’ye verilecek ya Yunanistan’a, Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır, hayır Elendir, Yunanistan’a gidecektir. Hayır taksim olsun” mücadelesini yaşadı
* KKTC ilan edildiği gün benim en mesut günüm olmuştur. Büyük sancılardan sonra bir çocuk doğmuştur. Uluslararası bir bebek meydana gelmiştir. Onu dört gözle korumak gerekir. “Efendim bunun lüzumu yoktu” diyenler karşısında da koruyacaksın, dışta “hadi canım böyle şey olmaz” diyenlere karşı da koruyacaksın
Ben her zirve önerisi yaptığımda Rum tarafı Birleşmiş Milletleri getirmiştir bunun içerisine. BM gelmesiyle tabiatıyla iş BM Güvenli Konseyi’nin genel sekretere verdiği mandaya, yetkiye bağlı kalmıştır. Nedir o yetki? “Kıbrıs Cumhuriyeti vardır, bağımsızlığına dokunmayacaksın, egemenliğine dokunmayacaksın, toprak bütünlüğüne dokunmayacaksın. İki cemaati barıştıracaksın.” Yanlış.
Amerikalıların düzeni, onun için bunu değiştirmek lazım. Bu olduğu sürece Kıbrıs Rum’u da bunun arkasına saklanıyor. İşte Güvenlik Konseyi de bizim varlığımızı tanıyor diyor. Bunun arkasına saklanıyor. İşte bu mesele bunun yüzünden halledilmiyor. Bunları anlatıyoruz. Ancak aman görüşme, aman masadan kalkma, aman görüş diye yıllarımız gitti.
GÖRÜŞLERİM
Benim görüşüm gayet basittir, yeniden Anan planını canlandırıp masaya getirmek büyük hatadır. Eskiden yapmamız gereken şeyi yapmamız lazımdı. Görüşmeye başlayabilmek için parametreleri geliniz tespit edelim.
Rum diyor ki Kıbrıs’ta iki toplumdan oluşan tek halk vardır, %80’i Rum,%20’si Türk, dolayısıyla %80’in söz hakkı daima ağırlıklı olmalıdır. Biz diyoruz ki Kıbrıs’ta iki halk vardır, ve ortaklık kurulacaksa, ortaklığın parametreleri bu iki halkın anlaşması lazım. Bunu referanduma kadar Rum bir halk var diye geldi, referandum iki halk olduğunu kanıtladı. Bunun üzerinde biz ağılık verelim, artık bundan sonra iki halk var olduğunu kabul ediyor mu etmiyor mu? İki idare mi var kabul ediyor mu etmiyor mu? Bizim hükümetimiz olmadığını kabul ediyor mu etmiyor mu? Bunları hep sıralamamız lazım. İki kesimliliği bozma hakkı olmadığını, toprak işlerini, mal mülk meselelerini toplu takas tazminatlarla halletmenin ötesinde bir şey yapılamayacağını öyle bireysel davalarla bunları halletmeye kalkarlarsa bunun 30-40 yıl daha gideceğini, bununda kavga demek olduğunu, Türk askerinin adadan çıkmayacağını bütün bunları biz koyup, biz bunları istiyoruz kardeşim. Beni sen savaş açmaksızın bütün dünya tarafından adadan çıkaramazsın Türkiye olarak. Bu Kıbrıs Türkleri de bağımsızlıklarına dört elle sarılmışlardır, bağımsızlıklarını tanımayan bir anlaşma yapmıyorlar. Ben de kafalarını kesecek değilim. Bağımsızlık bir tarafa kaysın, azınlık olarak sizinle anlaşma yapsın diye. O halde bizim anlaşma şartlarımız, cetvelimiz budur, sınırlarımız budur, ilkelerimiz Rumlara bunları kabul ettirmek.
AVRUPA BİRLİĞİ
Rumları meşru Kıbrıs Hükümeti addetmek suretiyle 40 yıldır meşru Kıbrıs Hükümeti yapabildiniz mi, yapamadınız. Türklere kabul ettirebildiniz mi, ettiremediniz. 40 yıldır daha kabul ettirebilecek misiniz? Siz AB olarak tek Kıbrıs’ı istiyorsunuz. Tek Kıbrıs istiyorsanız tek Kıbrıs olarak aldınız Rum’u. O halde tek Kıbrıs istemenin anlamı ne? İki Kıbrıs olduğunu kabul edin ki, bunu nasıl tek yapacağız, nasıl birleştireceğiz bunu konuşalım.
Ama siz tek Kıbrıs var deyip de Rum’u bütün Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti addettiğiniz sürece Kıbrıs Türkleri bunun dışında kalacak ve kalıyor.
Ve siz de jeopolitik açıdan muhtaç olduğunu söylediğiniz Kıbrıs’ı alamayacaksınız. 1960 anlaşmaları var. Kıbrıs Türkleri Türkiye’nin de üye olmadığı hiçbir yere giremez. Anan planı bunu da ortadan kaldırdı. Türkiye bunu nasıl kabul etti, ben anlayamadım. Türkiye’nin en temel hakkını ortadan kaldırdı Annan planı. Türk- Yunan dengesini o kurmuştu, 1960 Anlaşmaları v.s. Bu nedenle sadece Yunanistan’ın üye olduğu bir yere, Türkiye’de üye olmaksızın, Bu en hayati hakkımızı Annan planı sildi süpürdü ve Rum bu maksatla AB’ne müracaat etti. Türkiye buna gözlerini yumdu ve kabul etti. Ben bunca yıl Rum’la görüşmüşsem ve her görüşmenin sonunda ya Rum olmaz demişse ya ben olmaz demişsem bu nokta üzerinde olur. Kıbrıs hükümeti değilsin, kabul etmezsen gidiyorum. İkincisi AB gündeme getirildiğinde Butros Gali’nin fikirler dizisini konuşuyorduk. Fikirler dizisinde biz anlaşma olduğu takdirde AB gündeme gelecektir diye madde koydurduk. Baskı altındaydı Avrupa Birliği’ne hayır. Evvela anlaşalım sonra. Annan planı bunu değiştiriyor. Anlaşma Türkiyesiz Avrupa Birliği’ne bizi götürecek. Bu kabul ediliyor. Dolayısıyla yanlışlar çok.
KKTC KORUNMALI
Efendim biz küçük yaştan itibaren, ben 7 yaşındayken 1931’de Rumlar, Rumlar enosis için isyan ettiler, vali konağını yaktılar, 1945’e kadar İngiliz’in baskı rejimi altında yaşadık. 1945’te İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yine dışlanan liderler Yunanistan’dan geldiler, enosis diye başladılar. Biz 21 yaşındayız. 21 yaşından itibaren enosis olur mu, olmaz mı, olmayacak mı korkusu, endişesi içinde yaşamış insanlarız. Biz bizim nesliniz 1955-58 arasında da EOKA döneminde Kıbrıs ya Türkiye’ye verilecek ya Yunanistan’a. Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır. Hayır Elendir, Yunanistan’a gidecektir. Hayır taksim olsun. Zorla taksimi kabul ediyoruz. Bütün bunlar nedir?
Rum’un tahakkümünden kurtarılmış bir bölgede yaşamak, bir tehlike olmasın. Dolayısıyla bu ilan edildiği gün benim en mesut günüm olmuştur. Bir büyük sancılardan sonra bir çocuk doğmuştur. Uluslararası bir bebek meydana gelmiştir. Onu dört gözle korumak. Efendim bunun lüzumu yoktu bilmem neydi diyenler karşısında da koruyacaksın, dışta hadi canım böyle şey olmaz diyenlere karşı koruyacaksın ve 21 yaşına getirdik. Ve şimdi yoktur böyle şeyler diyorlar. Bu olmamış gibi anlaşma yap, gidilir mi?
TÜRKİYE KUŞATMA ALTINA ALINIR
Şimdi bazılarına göre Kıbrıs meselesi Kıbrıs Türklerini kurtarma meselesi hiçbir zaman böyle bir şey olmuş değildir. Bizi kurtarma meselesi olmuş olsaydı, Kıbrıs Türkiye için önemli olmasaydı, bizi farz edelim Bulgar göçmenlerine ettiği gibi Türkiye’ye yerleştirirdi, Türkiye’de rahat biz de rahat. Kıbrıs Türkleri meselesi Türkiye için Enosis olsun mu olmasın mı? Enosis olsa ne olur? İşte bütün liderlerin, cumhurbaşkanlarının bize öğrettiği Yunan eline geçerse Ada Türkiye denizlere açık bir ülke olmaktan çıkar, ikmal yolarımız tıkanır.
Şimdi bütün güney sahillerindeki İskenderun Mersin limanlarının önemini düşününüz, su boruları, petrol boruları, hep oraya akacak. Böyle bir şeyde 13. ada olarak Yunanistan sizi tamamıyla karaya kapayacak. Buna Türkiye müsaade edemez. Yani biz bunun bilinci içinde mücadele ettik. Türk olarak Türkiye’nin hakkını koruyan hudut bekçileri olarak kendimizi gördük. Böyle yürüdük. Bundan böyle bize yeni hükümet dedi ki 40 yıllık yanlış yaptınız dedi.
BERABER ÇALIŞTIKLARIMIZ
Bağımsızlık ilanında pekçok kurum ve kuruluş bizimle çalıştı. Bunlar arasında Şehit Aileleri var, Mücahit kuruluşlar var, TMT kuruluşları var, efendim Gaziler Cemiyetleri var, esnaf kuruluşları yani hemen hemen bütün kuruluşlar var.
Bunların dışındaki AKEL ile işbirliği yapan o zamanın bazı siyasi partileri, o zamanın bilmem nesi. Devamlı surette bunların müştereken aldığı oyla yüzde %25’lerin altında kalırdı. % 65- 75 bizi destekleyecek kitlenin oylarıydı.
Çoğunluk, “Efendim ne yapacaksınız yani bu iş böyle gitmez” diyordu. Bu iş tabiatıyla o düşünürler bizim etrafımızda birlikte müzakere ettiğimiz arkadaşlar yürümüş artık bu iş.
Mesela Çağatay, o günlerde (rahmetle anıyorum) başbakanımızdı. O çok çok defa ne zaman yapacaksınız. Çünkü ne zaman yapacağımız biliyor da ne zaman olacağını bekliyordu? Ben Türkiye’yi hazırlamaya çalışıyordum. Ama hep soğukkanlılıkla ama yürümez artık bu iş diye çıkışları olmuştur.
GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.