DOLAR 32,5920 0.23%
EURO 34,8129 0.41%
ALTIN 2.420,62-0,48
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Em. Büyükelçi Tugay ULUÇEVİK;  Kıbrıs’ta İki Devletli Çözüm

Em. Büyükelçi Tugay ULUÇEVİK; Kıbrıs’ta İki Devletli Çözüm

ABONE OL
16 Ocak 2020 11:43
Em. Büyükelçi Tugay ULUÇEVİK;  Kıbrıs’ta İki Devletli Çözüm
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“İki devletli” çözüm özellikle KKTC’nin ilânıyla birlikte zihinlerde ve gönüllerde hep mevcut olmuştur.
Kıbrıs Türk halkının Bağımsızlık Bildirisi’ndeki “gerçek federasyon” (genuine federation) kavramının içinde “iki bağımsız ve egemen devlet” arasında bir çözüm fikri, emeli ve hedefi vardır. Çünkü “gerçek federasyon” ancak bağımsız ve egemen devletler arasında, onların halklarının iradesiyle kurulabilir.
Yazılarımda ve konuşmalarımda “gerçek federasyonu” (genuine federation) şöyle tarif etmişimdir:
“ ‘Gerçek federasyon’, ANNAN Planı’nda Kıbrıs için öngörülmüş olan anayasa düzeni değildir. Halen Ada’da devam etmekte olan müzakere sürecinde, daha önce 2008 yılında Talat-Hristofyas arasında mutabık kalınmış olduğu üzere, BM kararlarında tarif edilen ‘siyasî eşitlik’ kavramı esas alınarak sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasının tadili suretiyle ortaya çıkarılması hedeflenen federal yapı da değildir. ‘Gerçek federasyon’, Kıbrıs’taki bağımsız ve egemen iki Devlet’in, müzakere sürecine eşit statüde katıldıkları, kurulmasına egemen iradeleriyle karar verdikleri ve içinde “eşit egemen” federe birimler olarak var oldukları; egemen yetkilerinin, üzerinde mutabık kaldıkları bir bölümünü, federal Hükûmete devrettikleri yeni bir ortak yapıdır; yeni bir ortaklık devletidir.”
24 Nisan 2004 referandumunda “federal çözümün” Rumlar tarafından reddedilmesiyle birlikte Denktaş’a ve dosyanın başındaki arkadaşlarıma (çünkü ben emekli olmuştum) yazdığım notlarda hep “iki ayrı devlet” esasına göre çözüm fikrini işlemişimdir. 2006 sonunda Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı’ndaki uluslararası görevim sona erdikten sonra Kıbrıs konusunda makale yazmağa başladım. Konferanslar verdim. Bunlarda da yeri geldikçe Ada’da çözümün ancak mevcut “gerçekler temelinde” olabileceğini ifade ettim. Ada’daki en somut gerçeğin “iki ayrı bağımsız ve egemen devletin” varlığı olduğunu vurguladım.
24 Nisan 2008 tarihinde MGK yayınladığı Basın Bildirisi’nde çözümün “Ada’daki gerçekler” temelinde olabileceğini açıkladı. Gerçekleri saydı.
Bildiğiniz gibi Annan Plânı iki toplumlu, iki eyaletli bir çözüm öngörmesine rağmen, anlaşmada “eyalet” anlamında kullanılan “state” kelimesi Türkçe’ ye “devlet” olarak tercüme edildi. Halka “iki devletli” çözüm olarak sunuldu.
24 Nisan 2004 Referandum oylamasında kullanılan oy soru kâğıdının Türkçesi’nde de “Kıbrıs Türk Devleti” ibaresi yer aldı. Türkçe oy soru kâğıdı şöyle yazılmıştı:
“Tüm ekleriyle Kuruluş Anlaşmasının, Kıbrıs Rum / Kıbrıs Türk Devleti Anayasalarının ve yürürlüğe girecek kanunlara dair hükümlerin, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne birleşmiş şekilde katılacağı yeni durumu hayata geçirmesini onaylar mısınız?”
Evet –Hayır”
Oysa Annan Planı’nın 2. maddesinin 1. fıkrasında çözüm şeklinin İsviçre’de Merkezî Hükûmetle “kantonların” ilişkisi esas alınarak düzenlendiği açıkça yazılıdır. Yani Kıbrıs’ta da çözüm halinde İsviçre’nin kantonlarının statüsünde iki federe birim ortaya çıkacaktı. Ama bu iki federe birimin temelini ve çatısı1960’da kurulmuş olan “Kıbrıs Cumhuriyeti” oluşturacaktı. Bunun böyle olduğu Kuruluş Anlaşması’nın birçok maddesinde kullanılan ifadelerden açıkça anlaşılmaktaydı.
Merhum Denktaş ve bir ölçüde Derviş Eroğlu hariç, KKTC’de ve Türkiye’de siyaset ve devlet adamları, özellikle 24 Nisan 2004’ten sonra açıkça “iki bağımsız ve egemen devletli” çözümden söz edememişlerdir.
Bugün de sadece “iki devletli” çözüm demekle yetinilmesi kanaatimce doğru değildir. Hep söylüyorum. “İki devletli” çözümü “iki bağımsız ve egemen devletli” şeklinde nitelemekte fayda vardır. Çünkü yine Türk kamuoyuna “iki eyaletli” bir çözüm plânını “iki devletli” olarak takdim etme olayına şahit olabiliriz.
2007’den sonra yaptığım konuşmalarda ve yazdıklarımda “iki devleti” çözüme dair kullandığım ifadelerden hatırladıklarımı metinlerden kopyalayarak aşağıya kaydediyorum.
“…KKTC’nin de ilân edilmesiyle birlikte, Ada’da 1974’den önceki şartların bir daha geri gelmesinin önlenebilmesi için gerekli olan yaşayabilir bir çözümün vazgeçilmez unsurları, tamamlanmış oldu. Çözüm şeklinin, sınırları belli iki toprak; birbirinden ırk, din, dil, kültür ve ülkü bakımından farklı olan iki halk; sınırları belirli iki ayrı toprak üzerinde var olan iki ayrı bağımsız ve egemen Devlet unsurlarından oluşması zorunluluğu, Ada’daki gerçeklerin ifadesi olarak ortaya çıktı. Bu zorunluluğun uluslararası toplumun Kıbrıs konusuyla ilgili ve etkili belli başlı aktörleri tarafından dikkate alınmamasına, BM’nin çözüm için tespit ettiği parametrelerin Ada’daki gerçeklere aykırı düşmesine rağmen, Kıbrıs Türk Tarafı ve Türkiye, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin 1975’te kurulmasından sonra başlayan müzakere sürecinde, Kıbrıs konusunda Ada’da iki ayrı Halkın ve Devlet’in varlığı olgusundan hareket eden bir politika izlemişlerdir….”
“…Nitekim, Millî Güvenlik Kurulu’nun 24 Nisan 2008 tarihinde yaptığı toplantıdan sonra yayınlanan Basın Bildirisi’nde de, diğer hususlar meyanında, Kıbrıs sorununa ilişkin “çözümün Ada’daki gerçekler temelinde” olması gerektiği teyiden belirtilmiştir.
MGK’nin Basın Bildirisi’nde, ayrıca, çözümün “iki ayrı halkın ve demokrasinin varlığına” dayanan; “iki kesimliliği, iki Tarafın siyasî eşitliğini” koruyan; “Garanti ve İttifak Andlaşmalarının yürürlükte” kalmasını ve “iki Kurucu Devlet’in eşit statüde” olmasını sağlayan; “yeni bir ortaklık Devleti” kuran ve bu “parametreleri koruyan” nitelikler taşıması gerektiğine işaret edilmiştir…”
“…“Gerçek federasyon”, Kıbrıs’taki iki bağımsız ve egemen Devlet’in, müzakere sürecine eşit statüde katıldıkları, kurulmasına egemen iradeleriyle karar verdikleri ve içinde “eşit egemen” federe devletler olarak var oldukları; egemen yetkilerinin, üzerinde mutabık kaldıkları bir bölümünü, federal Hükûmete devrettikleri yeni bir ortak yapıdır; yeni bir ortaklık devletidir…”
“…Güvenlik Konseyi de, Kıbrıs sorunu için çözüm ararken, Ada’da iki ayrı halkın, bunların ayrı yönetimlerinin ve devletlerinin iki ayrı coğrafî kesimde yan yana var oldukları; bu sayede Ada’da 1974’de oluşan status quo içinde sükûnetin hüküm sürdüğü gerçeğinden hareket etme basiretini ve tarafsızlığını gösteremedi…”
“…Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül de 2008 yılının başından buyana Kıbrıs konusunda birkaç vesileyle açıklamış olduğu görüşlerinde, Türkiye’nin “Kıbrıs’ta huzur ve barışın teminatı” olarak gördüğü çözümü, “Ada’daki mevcut gerçeklere dayanacak bir çözüm” şeklinde nitelemiş ve Ada’daki “gerçekleri” “birbirine eşit iki halk”, “iki demokrasi” ve “iki devlet” olarak tanımlamıştır…”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.