15 Ocak 1950 Pazar günü, kiliselerdeki plebisit defterleri Rumların imzasına açıldı. Plebisit defterlerine iki cümle yazılmıştı:
1) Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini (enosis) istiyoruz.
2) Yunanistan’la birleşmeye (enosise) karşıyız.
Kiliseye giden Rumların, bu iki cümleden birinin altına imza atması istenmekteydi.
Birçok yazar ve tarihçi, o günün koşulları, kilisenin baskısı ve Rum basınının etkisi altında, Rumların kiliselerde enosis aleyhindeki bir cümlenin altına imza atmalarının olanağı bulunmadığı görüşünü belirtmiştir.
SONUÇLAR
Plebisit sonuçlarını Başpiskopos 4 Şubat 1950 günü ilân etti. Buna göre, 18 yaşın üstündeki 224,747 Rum’un 215,108’i enosis için “evet” demişti. Bu rakam Kıbrıs Rum seçmenlerinin %96’sını oluşturmaktaydı.
Kıbrıs valisi, plebisit sonuçlarını tanımamış ve Başpiskoposa gönderdiği yazıda, İngiliz hükümetinin son yıllarda sık sık tekrarlanan resmi görüşünü bir kez daha belirtmişti:
“İngiltere, Kıbrıs sorununu kapanmış bir konu olarak görmektedir. Kıbrıs’ta statü değişikliği söz konusu edilemez. ”
TÜRKİYE’NİN AÇIKLAMASI
Bu esnada, Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak, Kıbrıs Türklerinin endişelerini giderici bir demeç verdi. Sadak şöyle diyordu: “Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı söz konusu olamaz. Adanın el değiştirmesi durumu ortaya çıkarsa eski sahibi olan Türkiye’nin de görüşü alınacaktır.”
Sadak’ın bu demeci, Kıbrıs konusunda yıllardır resmi bir görüş belirtmeyen Türkiye’nin adanın Yunanistan’a verilmesine karşı olduğunu ve Kıbrıs’ın geleceğiyle yakından ilgili bulunduğunu açıkça ortaya koyuyordu. Böyle bir açıklamayı dört gözle bekleyen Kıbrıslı Türklerin kalplerine, az da olsa, serin bir su serpilmiş oldu.
TÜRKİYE BASINI
Kıbrıslı Türklerin moralini düzelten, iradesini ve varoluş mücadelesini bileyen bir diğer unsur, Türkiye basınının ve Türk gençliğinin Rumların ilhak girişimleri karşısında yükselen sesiydi. 1949 yılında Kıbrıs konusuna ilgi gösteren ve gelişmeleri yakından izleyerek enosise karşı çıkan Sedat Simavi ve gazetesi Hürriyet yanında, Cumhuriyet, Vatan, Yeni Sabah, Ulus, Zafer gibi etkin gazeteler de Kıbrıs’la ilgili yazılar yayımlamaya başlamışlardı.
1950 Plebisiti’nin, enosise hukuki bir dayanak hazırlamak, politik bir silah olarak kullanılmak üzere düzenlendiğinin bilinci içinde olan Türkiye basını, bu harekete karşı çıkmış ve İngiltere adayı terk edecekse, onu eski sahibi Türkiye’ye geri vermesi gerektiği tezini işlemeye başlamıştı.
YENİ GİRİŞİMLER
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Rumların alevlenen enosis kampanyasına buldukları politik ve hukuki dayanak: Plebisit ve Self Determinasyon hakkıydı.
1950 yılında yer alan enosis plebisitini, Kitium piskoposu olarak yönlendiren Makarios, 8 Ekim 1950’de Makarios III olarak Başpiskopos seçildi ve Kıbrıs sorununa derhal yeni boyutlar kazandıracak girişimleri başlattı.
Makarios III, Rum Ortodoks kilisesinin tahtına otururken Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmek için ant içti. Nitekim 1977 yılında ölünceye kadar bu andına bağlı kalarak enosis için uğraş verdi. Bu yolda bir sıçrama tahtası olarak nitelediği 1960 anlaşmalarını imzalamakla beraber, en kısa zamanda bu devleti yıkarak enosisi gerçekleştirmek için Türk toplumuna saldırmaktan da geri kalmadı.
ATİNA İLE OORTAK STRATEJİ
1950 yılında Makarios’un ısrarlı girişimleriyle, Atina ile ortak bir strateji saptandı. Bu stratejinin ana ilkeleri şöyleydi:
1) Adanın bağımsızlığına yol açacak tüm anayasa girişimlerine karşı çıkmak.
2) Gerek Kıbrıs’ta gerekse dış ülkelerde ve uluslararası platformlarda Enosis için yoğun çaba göstermek.
3) Bu amaçla ve Yunanistan’daki ilgili örgütlerle işbirliği içinde, adada silahlı bir mücadele için gerekli hazırlıkları yapmak ve gençlik örgütleri kurmak.
4) Enosisi gerçekleştirmeye yönelik olmak üzere self-determinasyon hakkının tanınması için BM’ye başvuruda bulunmak.
Bu strateji sonucu, Makarios’un Atina ziyaretleri sıklaştı; Yunanistan ve Kıbrıs’ta enosis mitingleri ve gösterileri daha tehlikeli boyutlara ulaştı. Atina radyosunun Kıbrıs’a yönelik yayınlarının tonu sertleşti, daha kışkırtıcı bir havaya girdi.
Makarios, kısa sürede, yüz yıllık enosis idealini, pratik, çağdaş yaklaşım ve yöntemlerle bölgesel, hatta evrensel bir soruna dönüştürdü. Politik mücadeleye, daha sonraki yıllarda, silâhlı terör eylemlerini de katarak Kıbrıs’ı Doğu Akdeniz’in bir çıban başı yaptı.
GÜNDEM
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.