DOLAR 32,5987 0.33%
EURO 34,7794 0.08%
ALTIN 2.500,160,65
BITCOIN 20952821,35%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Ethem DURAK;  Lambu ve köyden kaçış (9)

Ethem DURAK; Lambu ve köyden kaçış (9)

ABONE OL
02 Ocak 2019 14:30
Ethem DURAK;  Lambu ve köyden kaçış (9)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Babam, Necati enişteye “Koş, yukarı mahallede kalan varsa alıp gelin. Hasan da yatağı, yorganı denk yapıp, getirsin, vaktimiz yok” demiş. Necati Enişte çıkarken, “Ey Allah’ım ne günlere kaldık. Canımızı sen kurtar” diye yakarıyormuş. İsteksiz adımlarla yola koyulmuş. Babamdan emir almak onun zoruna gitmişe benziyormuş.
Azmi dayım gelmiş, Salim dayı, kardeşi Şevket, ailesi, beş, on kişi daha binmiş. Bu arada babam Kostandis’e dönmüş “Kostandi, söyle de Ali’yi bıraksınlar, İbrahim efendi geçip onu polisten alacak” demiş. Kostandi babamın uzattığı ve açtığı telsizle babamın istediğini harfiyen söylemiş. Gelen cevap olumlu imiş.. Ali hemen bırakılmış. İbrahim efendinin evine gitmesine müsaade edilmiş. Az sonra, önde Necati enişte, ardında Aydın, Aydın’ın ardında da Hasan, sırtlarında birer denk köşeden görülmüşler. Necati enişte, meşhur tek tüfeğini sol koluna yatırmış geliyormuş. .Sert adımlarla yürüyormuş. Giderken gösterdiği isteksizlik yokmuş. .O, aslanların arasında yokmuş, ancak şimdilerde aslanlaşmışa benziyormuş. İkişer üçer Rumlar, kahvehanelere gelmeye, kahvesini içen de işine gitmek için dışarı çıkmaya başlamış. Necati enişteyi gören bir Rum İhtiyar Heyeti Üyesi Lambri “Necati ne o sen da mı gidiyorsun, hani gonga takımı idik, beraberdik” demiş . necati enişte “İş başa düştü, artık bu köyde kalınmaz, yaşanmaz, sen kendine başka bir gonga arkadaşı bul” demiş.
Babam dükkandan dışarı çıkmış, ilk işi kilisenin çan kulesini ve Lefteri’nin hanayını incelemek olmuş. Hiç bir hareket yokmuş. Necati Enişte yanaşınca “Enişte, tüfeğini kırsana” demiş. Necati Enişte, durmuş, tüfeği kırmış ve burnundan tutarak dipçiği havaya kaldırmış. Boş olduğunu herkes görebiliyormuş. Babam, Necati Enişte, Hasan ve Aydın’ı İbrahim efendinin dükkana almış. İçerde denkleri açmışlar. Hasan’ın taşıdığı yorgandan bir Mk 3 Bren (Kısa namlulu 7.7 Calibre Bren) ile üç sarjor çıkmış. Sarjorun biri silahın üzerinde imiş. Aydının taşıdığı denkten de bir, cangle rifle piyade tüfeği ile iki el bombası, iki kasa da 7.7 mermi, elli tane de piyade tüfeği 7.62 x 51 mm .308’lik mermi çıkmış.
Kosdandi, hayretler içinde konuşmuş “Siz köyü cephaneliğe çevirmişsiniz, sizden korkmakta haklı idik” demiş. Babam da “Bu gördüklerin daha bir şey değil Kosdandi. Sizin gece, Gosta’nın fışkılığından çıkardığınız yanında bunlar hiç kalır; o başka mesele. Neyse uslu durursanız emin ol, kimsenin canı yanmaz.” Kostandi bu sözler üzerine “Bakarım da her şeyden haberiniz var” deyince babam da “Haberimiz olmaz olur mu Kostandi var, Asgadalılar’ın, Laya ve çevre köylerin sizle birleşip; üzerimize çullanacağından da haberimiz var” demiş ve Kostandi’nin omuzuna iki kere dokunmuş.
Babam “arabanın üstünü döşeyin” deyince koştular, birer torba, fasulye, bakla, böğrülce, nohut, un alıp Azmi’nin arabasının üstüne çevreye yerleştirmişler. Azmi, onları iyice bağlamış. Sonra yorganları kenarlarından, ortadan bağlayarak torbaların üstüne ,arabanın yanına sermişler. Araba bir zırhlı olup çıkmış. Dükkanın ambarında biriken boş, torbaları silkeleyip tozunu almışlar. Boş torbalara silahları koyarak sezdirmeden arabanın üstüne taşımışlar. Latif, Yusuf, Hasan ve Aydın arabanın üstüne çıkmış. Az sonra Esat dayı, iki adamı arabaya yerleştirmiş, Gikko’yu Ahmet dayım, koluna takıp arabaya götürmüş. Etrafta hiç bir hareket yokmuş. Babam da Kostandi’nin koluna girerek dışarı çıkarken; ”Siz, İbrahim efendi ne yapacaksınız” diye sormuş. İbrahim efendi “Ben de gideceğim Hüseyin, ancak biraz işim var” demiş. Babam da “Bilirim, bilirim sizin varsa yoksa paracıklarınız, acele edin, bizim az işimiz kaldı” demiş.
Kapıdan çıkmışlar. Babamla Kostandi arasında şu konuşma geçmiş;
-Yaptık, bari tam yapalım.
-Nedir, ne yapacaksın?
-Yardımcılara ateş etmemeleri için emir vereceğim.
-İyi edersin.
Kostandi, Cami kahvesinin sekisinde durmuş.. Etraftaki Rumlar, olanı o zaman fark etmişler. Şaşkınlıktan ağızları açık kalmış. Dilleri tutulmuş. Kostandi bağırmış;
-Kutso Şera, Mikro , Yorgos, silahlarınızı bırakın, silahsız buraya gelin. Korkmayın, söyleyeceklerim var.
Az sonra değişik yerlerden üç kişinin koşarak geldiği görülmüş. Gelenler Kostandi’nin önünde dizildiler.
-Arkadaşlara söyleyin Türkler, bütün Türkler, köyden çıkıncaya kadar kimse eline silah almayacak. Kan dökülmesini istemeyiz. Çıksınlar, gitsinler, bizi, yolda indirecekler. Ben, telsizle size haber vereceğim. Gelir bizi alırsınız. Bu arabayı kimse takip etmesin, aksilik istemem.
Asker dönüşü, üçü de dönüp; kaybolmuş. İbrahim Efendi’nin arabasını işletip; gittiği görülmüş. Necati enişte de onunla gitmiş. Kostandi, ardından da babam arabaya binince Necati eniştenin arkadaşı Lambri koşarak gelmiş, arabanın merdivenine tırmanmış. “Ateş ederseniz bizi de vurursunuz ha, gelin siz de gelin, muhtarımız içerde” diyerek çığlık atmaya başlamış. Kondo Yanni de cesaret alarak koşmuş, arabanın merdivenine yapışmış. Esat dayı, arabadan çıkmış, ikisini de yoklamış, temizmişler. Araba hareket etmiş, az ötede durmuş. Ayten abla, köşede saklı bekliyormuş, açığa çıkmış “Yusuf nerede” diye sormuş. Yusuf “Buradayım, buradayım” deyince Ayten abla “Koş Latif’in çocuklarını al gel, bizimkileri de.”
Ayten abla, bir ıslık atmış, o bu işleri becerirdi.. Çobanlık yapmıştı. Esat dayının küçük kız kardeşi idi. Dipte ta çıkmaz sokağın orda kucağında bebeği, eteğinde iki yaşlarında bir kız çocuğu ile Latif’in hanımı ve dört yaşındaki kız kardeşini elinden tutup çekiştiren yedi yaşında Yusuf dayı ile Ayten ablanın çocukları belirmiş. Ayten abla koşmuş, Latif’in iki yaşındaki kızı ile kendi küçük kızını kaptığı gibi gelmiş. Bu arada Latif’in hanımı da gelmiş.
Latif “Çabuk arabaya girin” demiş. Esat dayı, yorganı kaldırmış, arabadan inmiş. Önce çocuklar, ondan sonra Latif’in hanımı , Ayten abla ,en son da Esat dayı binmiş. Araba bir de bizim evde durmuş. Babam, Esat dayı, koşmuşlar, eşyayı, yükü taşımışlar. Zaten pek fazla bir şey yokmuş. İki yorgan yükü bir şeymiş. Azmi dayı onu arkaya bir yere bağlamış. İsmet, Ali, binmiş, anam kapıyı kilitlemiş, acele binmiş. Babam, Esat dayı, bindikten sonra araba hareket etmek üzere iken Lambu’nun çığlığı duyulmuş;
“Bekleyin, geliyorum, babam mademki gidiyor, ben de, biz de gideceğiz”.
İki çocuğunu çekiştirerek gelmiş, arabaya binmiş. Araba hareket etmiş, köprüden geçmişler. İbrahim efendinin evinin önünde arabası yokmuş. Gitmiş, Ali de yokmuş. Devam etmişler, demir yolunu geçmişler. Görünürde hiç bir şey yokmuş.
Kırmızı uçuruma yaklaşıyorlarmış ki babam “İsmet, Hayriye nerede, çocuk nerede” diye sormuş. İsmet “Anamın kucağında” deyince babam “Ananın kucağında yastık var, çocuk nerede” diye bağırmış. Anam, o zaman, çocuk yerine yastığı, sıkı sıkı tutuğunu fark etmiş. Bir çığlıktır kopmuş. Annem “Ah evladım, ah çocuğum” diyerek başını saçını yoluyormuş. Azmi dayı, hemen geri dönüş yapmış. Eve geri geldikleri zaman İsmet annemden anahtarı alıp koşmuş, kapıyı açmış. Hayriye, kanepenin üstünde mışıl mışıl uyuyormuş. Çocuğu kapmış arabaya dönmüş. Evin kapısını açık unutmuş. Geri döndükleri zaman, köy dışında, tren yolunu geçer geçmez üç polis görmüşler. Ellerinde silah falan yokmuş. Araba geçerken biri selam vermiş. Az sonra araba durmuş.
Babam “Buraya kadar, kızım Lambu” demiş. Lambu “ben” deyip, lafını tamamlamadan babam “ Biliyorum kızım, ben her şeyi biliyorum, söylemene gerek yok, sen buraya aitsin, in kızım, macera yaşamanın zamanı değil” demiş. Lambu ağlıyormuş, istemeye istemeye. arabadan inmiş. Arkadakiler de inmiş. Kondoyanni torunlarına, kızına sarılmış, polislere doğru beşi birden yürümüş. Araba da ters yönde gitmiş. Köyün en az üç mil dışında İpsaro-Alçıtaşı denen uçuruma geldiklerinde, dönemeçten sonra, düze çıkar çıkmaz babam, Azmi dayıya durmasını söylemiş. Kosdandi, Gikkos, iki adamları indirilmiş. Ahmet Dayı, Esat Dayı da inmiş. Babam telsizin bataryasını çıkarmış. İsmet’e “Ver bakayım o kefiyeni” demiş. İsmet “ama baba” deyince babam “Ver kızım, işimiz var, hade ver” demiş. İsmet baş örtüsünü çıkarmış, vermiş. Babam telsizin pilini kefiyeye sarmış, ucuna bir parça ip bağlamış. “Aydın, gel oğlum, bunu şu harup ağacının tepesine bağla” demiş. Aydın acele ile inmiş, paketi aldığı gibi koşmuş, yamaçtaki harup ağacına tırmanmış ve görünecek şekilde paketi asmış.
Babam “Sterling ve silahları biz alıyoruz, mermileri da alın” dedikten sonra cebinden çakısını çıkarmış ve “Bu, size hediyem olsun” diyerek çakıyı sızlanan, kıvrılan Gikko’nun küçük cebine koymuş. .Kostandi’nin omuzuna dokunarak “Burada ayrılıyoruz beyler, yaptığınıza teşekkür ederiz, inşallah görüşürüz” demiş. Arabaya binmişler ve sürmüşler. Onlar ellerini çözüp, telsizi onarıncaya kadar araba Tatlısu’ya çoktan varmış. (YARIN: TAŞKENT KÖYÜNDE)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.