Bizans imparatoru Anastas hazretleri ferman buyurdu:

– Türk askeri gitmeli, Türk garantisi kalkmalı, Türkiye Kıbrıs’tan uzaklaştırılmalı, Kıbrıs Türkleri Türkiye ile göbek bağlarını kesmelidir, Türkiye’ye karşı vermekte olduğumuz mücadelede Türk solcuları bizim doğâl müttefikimizdir, Türkiye’den kurtulmak için Türk solcularıyla birlikte mücadele vermeliyiz.

***

Bizim teslimiyetçi takım kumanda verilir verilmez harekete geçti, göbek bağımızı Atina’ya bağlamak üzere yaygaraya başladı.

Tabii ki burada ufak bir pürüz vardır, Anastas’ın Türk solcuları dediği adamcıkların solculukla herhangi bir bağı yoktur.

Onlar solcu değil, Atina stadında siyasal top koşturan, mavi-beyaz milli formayı giymeye teşne futbolcu rolündedirler.

Bu oyundan galibiyetle çıkmaları tahakkuku olanaksız bir rüyadan ibarettir, istedikleri kadar çırpınsınlar, bizim kaleye gol atmalarına izin vermeyiz, zaten golcülük yetenekleri de yok, atsalar atsalar kendi kalelerine gol atarlar.

***

Anastas’ın müttefiki solcu (!) imişler.

Ne solcusu be.

Solculuk ciddi iştir, Nazım Hikmet’in dediği gibi Garabet ustanın uduna benzemez, belediye pazarından hıyar almaya da benzemez.

Solculuğun temel şartı anti-emperyalist olmaktır; Rum’un ekmeğine yağ sürmeye yeltenen sahte solcular ise emperyalizmin sahaya sürdüğü kurşun askerlerdir.

Siz onların hiç İngiliz üslerine karşı meydana indiğini, “defol Coni, go home” dediğini duydunuz mu? Emperyalizmin ağababası Amerika’ya karşı çıktığını gördünüz mü, “go home Sam amca” dediğini duydunuz mu?

Duymadınız ve görmediniz, çünkü yavru mırnav kedinin anaç mırnav kedinin gözünü oyduğu hiç görülmemiştir, gözü yaşarsa silmek üzere ipek mendil gönderir.

***

Buraya kadar CTP dışı sahte solcuları anlattık, şimdi bir de CTP’ye bakalım.

Bu noktada hayret ki hayret bir mesele vardır o da Anastas’ın buyurduğu fermana CTP’den hiç ses çıkmaması, ses gelmemesidir.

Doğru da olsa yanlış da olsa, CTP kabul etse de etmese de, Anastas’ın bu fermanla CTP’ye de davetiye çıkardığı, hatta CTP’yi de “solcu müttefik” saydığı açıktır, çünkü…

Eğer Anastas “solcu müttefik” derse akla ilk gelenlerden biri de CTP’dir. CTP’nin Akel’in müttefiki olduğu bir sır değil, genel bilgidir.

Sadece “müttefik” dese neyse ne, aynı zamanda “Türk solcuları” da diyor, “Türk solcuları müttefikimizdir” diyor.

CTP ise, malûm, solculuğun padişahı geçinmekte, solculuk yarışında hep önde gittiğini söylemektedir.

Dolayısıyla Anastas eğer “Türkiye’ye karşı verdiğimiz mücadelede Türk solcuları müttefikimizdir” derse, bu ifade, CTP istese de istemese de, CTP’yi de içine almaktadır.

Tabiidir ki Anastas’ın CTP’yi müttefik ilan etmesi CTP’yi bağlamaz.

O mücadelede Anastas’ın yanında ve arkasında olup olmadığını açıklamak CTP’ye düşer, CTP’nin yetki alanı içindedir.

Bu gerçek ışığında Anastas’ın cephesine dahil olup olmadığını ilan etmekten CTP kaçınamaz.

Anastas’ın müttefiklik ve solculuğa dayalı cephesi içinde olup olmadığını millete duyurmak CTP’nin vatan ve vicdan borcudur.

Sessiz kalmak çare değildir.

Dut yemiş bülbül rolü oynamak bazan icazet anlamındadır.

Sükûtun ikrar sayılmaması açısından CTP’nin ötmesinde sayısız yarar vardır.

***

Not: Yaz dönemi nedeniyle sizden bir süre izin istiyor ve yazılarıma ara veriyorum.