“Aman Allah” diyerek yerinizden fırlamanıza gerek yok, çünkü hamile kalan bizim başbakan değil, Yeni Zelânda Başbakanı. 37 yaşındaymış, hamile kalmış, Haziran’da doğuracak, 6 hafta doğum izni kullanacakmış, bizzat kendisi açıkladı.

                                                           *** 

Birilerine taş attığımı da sanmayın, kısa ve geçici bir süre dışında bizde hiç hanım başbakan olmadığından bizim başbakanlar isteseler de zaten doğuramazlar.

Bunun aksini iddia eden tek “erkek” (!)  Ahmet Becerikli idi, o da şimdi hayatta değil.

Rivayet edilir ki bir gün merhum Ahmet Becerikli’ye “müzik yaparken neden kadın gibi kırıtmakta, cilve-işve yapmaktasın” diye sorduklarında şu yanıtı vermiş:

– Yeteneğim var da ondan, bu kadın milleti kafamı kızdırmasın, gerekirse çocuk da doğurabilirim.

                                                           ***

“Çeşitli” ve “türlü” kelimeleri eş anlamlı olduğu halde “türlü-çeşitli” kavramını siyasal edebiyata armağan eden politikacı merhum Süleyman Demirel’dir.   

Bizim başbakanlar cinsiyetleri gereği doğurmaz ve doğuramaz dedimse de buna çok da inanmayın, çünkü hamilelik de türlü-çeşitlidir. Bizim politikacılar, ister bakan, ister başbakan, ister mebusan olsun, çocuk doğuramasalar bile başka şeyler doğurabilirler.

Doğurabildiklerine göre hamile de kalabilirler.

                                                           *** 

Meselâ KIB-TEK’te ihalesiz iş bitirmekten hamile kalabilirler.

Gübre yerine toprak sattırmaktan hamile kalabilirler.

Levazım’ın hellimini Karpat dağlarında dorumcuk, parasını deve yapmaktan hamile kalabilirler.

Muhalefet yıllarında üçlü kararname sistemini kaldırmaktan hamile oldukları halde, iktidara gelir gelmez düşük yaparak üçlü kararname makamlarını kendi militanlarına peşkeş çekmekten hamile kalabilirler.

Emek ve emekçi şampiyonluğundan hamile oldukları halde dış gebelik yoluyla memur maaşına sıfır zamdan da hamile kalabilirler.

Yetmezse ek olarak Feriştah’tan da hamile kalabilirler.

Hatta imtihan hırsızlığını soruşturmaktan kaçınmaktan da hamile kalabilirler.

                                                           *** 

“Tek çocuk” doğuranlar olduğu gibi, ikiz, üçüz, dördüz ve beşiz doğuranlar da çıkabilir.

Hamileliği gizlemek, milletin gözünden kaçırmak üzere kürtaj yaptıranlar da çıkabilir.

Jinekolog hekime gitmeden kendi kendini doğurtanlar da görülmemiş değildir.

Gizlice doğum yapıp bebeği çöp bidonuna bırakanlar da olmuştur. 

                                                           ***

Rüşvetten haberli oldukları halde “soruşturma” yapılmasını önlemekten hamile kalmak da mümkündür. 

Rüşvet adlı bebeği kamufle ederek sun’i ilhak yoluyla da ikinci hamilelik de söz konusu olabilir. 

Hatta tüp bebek dahi başvurulabilen çareler arasındadır. 

                                                           ***

Yeni Zelânda Başbakanı doğum yaptığında hiç olmazsa 6 haftalık gebelik izni kullanacağını açıklamıştır, oysa bizim hamileler izin-mizin de bilmezler, sürekli iş tutarlar. 

Derler ki bir hamile doğum yapmadan tekrar hamile kalamaz, bu bir doğa kanununudur, oysa bizde çift hamilelik de görülen vak’alar arasındadır.

Yine derler ki “olur böyle vak’alar, Türk polisi yakalar”.

Oysa bizde ne Türk polisi yakalar, ne de Zehir Hafiye, ne de Interpol.