DOLAR 34,2685 0%
EURO 37,3053 0.14%
ALTIN 3.068,79-0,05
BITCOIN 2478067-0,36%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Geçitkale- Boğaziçi saldırıları…

Geçitkale- Boğaziçi saldırıları…

ABONE OL
20 Kasım 2017 13:20
Geçitkale- Boğaziçi saldırıları…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İsmail Bozkurt’un, 15 Kasım 2015 tarihili VATAN Gazetesi’nde yayınlanan “ Unutulan Geçitkale-Boğaziçi Direnişi” adlı yazısını aynen yayınlıyoruz.
UNUTULAN GEÇİTKALE-BOĞAZİÇİ DİRENİŞİ
Tanıklığını yaptığım “15 Kasım” tarihini taşıyan üç önemli olay vardır: 15 Kasım 1966’de Geçitkale Komutan’ın vurulması; 15 Kasım 1967’de Grivas komutasındaki Rumların Geçitkale ve Boğaziçi’ne saldırması; 15 Kasım 1983’te KKTC’nin ilan edilmesi.
KKTC’nin ilan edilmesi, iki gün önce, bu yılın 15 Kasım’ında da kutlandı, bu bağlamda konuşmalar yapıldı ama bu konuşmalarda Geçitkale-Boğaziçi’nin adı bile geçmedi. Doğrusu üzüldüm. Oysa yaşadığımız devletleşme sürecinin ilki olan Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi’nin kurulması ve bugünkü görüşme sürecinin başlangıcı olan Beyrut görüşmesi Geçitkale-Boğaziçi’nin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Dahası, 15 Kasım 1967’de Geçitkale-Boğaziçi’ne yapılan Rum-Yunan saldırısının önemli sonuçlarından biri, Makarios’un silahla Kıbrıs Türklerini silahla bertaraf edemeyeceğini anlayarak Enosis hedefi için zamana oynamağa başlaması üzerine Albaylar Cuntası’yla ters düşmesiydi. Ona karşı yapılan 15 Temmuz darbesi bu ters düşmenin; 20 Temmuz 1974 harekâtı 15 Temmuz darbesinin sonucudur. Herhalde 20 Temmuz olmasaydı KKTC de olmazdı.
Yani KKTC’den söz edip de aynı tarihi taşıyan Geçitkale-Boğaziçi’ndenn söz etmemek anlaşılır gibi değildir. Üstelik 15 Kasım 1967 saldırısı, tek olayda en çok şehit verilen yerdir.
Bu durum bana bir anımı anımsattı. Rahmetli Rauf Denktaş, hastalanmadan kısa bir süre önce bir gün beni telefonla arayarak, (yanılmıyorsam) Norveçli bir gazetecinin, Geçitkale – Boğaziçi olaylarıyla ilgili bir kitap yazdığından ve kendisinden de bilgi istediğinden söz etti. “Ben de olup biteni anlatabilirim ama sen olayın içinde idin. Çok daha iyi bilirsin. Ya buraya gelip bana anlat, ona göre yazayım, ya da sen yazıp bana getir, onu vereyim” dedi. Her şeyi sadece kendilerinin bildiği megalomanisi içinde onca insan varken Denktaş’ın yaptığı çok ilginç ve takdire şayan bir hareketti.
Bir metin yazıp ona elden götürdüm. Son görüşmemizdi. Okudu. “Çok güzel oldu” dedi. “Bunun arşivimizde de saklayacağız. Gerektiğinde kullanılır.“
Herhalde o metni Norveçli gazeteciye vermiştir. Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anarak, o metni bugün bu sütunda paylaşmak istiyorum. Bu metin kısa ve öz olarak, (elbette ki bizim açımızdan) olayla ilgili en doğru bilgiyi içermektedir. Metin aynen şöyledir:
GEÇİTKALE – BOĞAZİÇİ (21 ARALIK 1963 – 15 KASIM 1967)
GEÇİTKLAE İLE BOĞAZİÇİ KÖYLERİNİN KONUMU
1974 Barış Harekâtı’na kadar Geçitkale (Köfünye, Kophinou), Güney Kıbrıs’ın Lârnaka ilçesine bağlı, bölge merkezi konumda ve Kıbrıs’ın kilit noktalarından biri durumunda bir Türk köyü idi. “Bölge sağlık merkezi ile jandarma karakolu, Türk-Rum tüm bölge köylerine hizmet veriyordu. Lefkoşa – Limasol, Lârnaka – Limasol karayolları Geçitkale’den geçiyor: telekomünikasyon ve elektrik şebekeleri orada düğümleniyordu.
21 Aralık 1963’te başlayan Rum saldırı ve baskıları sonucunda Lefkara’daki Türkler Geçitkale’ye; Maroni’deki Türkler Boğaziçi’ne göç etti. Aksu’daki Türkler ise Geçitkale, Ötüken ve Boğaziçi’ne dağıldı. “Bölgede Türk nüfus barındıran dört köy kaldı: Geçitkale (tüm nüfusu Türk), Ötüken (tüm nüfusu Türk), Boğaziçi (karma) ve Alaminyo (karma).
Bölgede göçlerden sonra Türk varlığı Geçitkale, Boğaziçi, Alaminyo ve Ötüken köylerinde sürdü. Geçitkale’nin 21 Aralık 1963 sonrasında nüfusu, aldığı göçlerle yaklaşık 1000 oldu.
Geçitkale Bölgenin en hassas yeri, Türk – Rum karma nüfuslu Boğaziçi köyü idi. Türkler ve Rumlar, köyün iki ayrı mahallesinde yaşıyordu. Türk Mahallesi Pendaşino Deresi’nin doğusu ile batısının kuzey bölgesinde; Rum Mahallesi (derenin) batısının güney bölgesinde yayılmıştı.
Köyün Türk – Rum nüfusları eşite yakınken, 21 Aralık 1963’ten sonra Maroni’deki Türkler’in toplu olarak, başka köylerden Türk ailelerinin dağınık olarak Boğaziçi’ne göç etmesi üzerine, Türk nüfus çoğunluk oldu. (Yaklaşık 900 Türk, 600 Rum)
“Köyü dış dünyaya bağlayan yol, köyün kuzeyinde Türk Mahallesi’ne giriyor, Rum mahallesine geçmek için Türk mahallesinden geçmek gerekiyordu. Yani Rumlar, köyden çıkmak için Türk mahallesinden geçmek zorundaydılar.
BOĞAZİÇİ’NE RUM SALDIRILARI
İLK SALDIRI (15 ŞUBAT 1964)
Bölgede ilk Rum saldırısı, bayramın 2, günü olan 15 Şubat 1964’te, Boğaziçi’nin Türk Mahallesi’ne yapıldı.
Saldırı, Tsiro (Çıplak) lakaplı Amerikan yurttaşı bir Rum’un, dağda koyun sürüsünü otlatan bir Türk çobanla tartışması sonucu öldürülmesi gibi tümüyle bir zabıta olayı üzerine gerçekleştirildi. Tsiro, uzun süre Amerika’da yaşadıktan sonra doğduğu köy olan Boğaziçi’nin Rum Mahallesi’ne yerleşen bağnaz bir Rum milliyetçisi idi. 21 Aralık 1963’te sonra bile Türk mahallesine geçip kahvehanede oturur ve Türkler’i aşağılardı. Türkler, ne pahasına olursa olsun kışkırtmalara karşı soğukkanlı olmaları hususunda uyarıldıklarından, Tsiro’nun aşağılamaları karşısında bile sessiz kalırlardı.
Olayın tek yaşayan görgü tanığı olan Türk çobanın anlattığına göre, 14 Şubat 1964 günü, dağda koyun sürüsünü otlatırken, çıkınını açıp yemek yediği sırada Tsiro yanına geldi. Elinde Amerika’dan getirdiği son model av tüfeği vardı.
Tsiro alışkanlık haline getirdiği gibi Türk çobanla alay etmeye ve onu aşağılamaya başladı. Bu arada çobanı “seni öldürürsem kim vurduya gidersin” diye tehdit etti. Bir ara tüfeğine uzanır gibi olunca, çoban daha hızlı hareket edip topuzu ile Tsiro’ya vurdu. Tsiro başına aldığı darbelerle öldü.
“Çoban, sürüsünü toparlayıp köye döndü ve Karargâh’a koşup olayı köyün petekbeyleri Hüseyin Bozkurt ile Ertuğrul Mehmet Salih (Okalp)’e anlattı.
Çobanın, gizlemeden olayı o zamanı yetkililerine anlatması, doğru söylediğinin kanıtı olarak değerlendirildi. Yine de, kesin karar vermek için Rum tarafından gelecek bilgi beklendi. Rumlar ise, olayı vesile ederek Türklere saldırmayı yeğlediler ve daha sonra da konu ile ilgili hiçbir işlem yapmadılar, Türk tarafına hiçbir bilgi vermediler.
Ertesi gün (15 Şubat 1964’te) öğle saatlerinde, ansızın Rum saldırısı başladı. İki gün süren saldırıya karşı Türkler direndi. Rumlar tek adım ilerlemeden, araya giren İngiliz askerleri aracılığıyla ateşkes oldu. Türkler iki şehit verdi.
29 ŞUBAT 1964 SALDIRISI
29 Şubat 1964’te Boğaziçi’ne hiç nedensiz yeni bir saldırı yapıldı. Öğle saatlerinden ikindiye kadar süren saldırı, İngiliz askerlerinin araya girip ateşkesi sağlaması ile durdu. Yine sonuçsuz kalan bir saldırı oldu. (DEVAM EDECEK)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r