DOLAR 32,4679 -0.07%
EURO 34,7276 -0.72%
ALTIN 2.437,750,07
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

“Girit Oyunu” yine devrede Kıbrıs Türkleri azınlık yapılacak

“Girit Oyunu” yine devrede Kıbrıs Türkleri azınlık yapılacak

ABONE OL
01 Ekim 2019 21:45
“Girit Oyunu” yine devrede Kıbrıs Türkleri azınlık yapılacak
0

BEĞENDİM

ABONE OL

NACAK GAZETESİ-  1878’deki Halepa Sözleşmesi ile Girit Valisi Rum olurken, Rumlar Vilayet Genel Meclisi’nde de çoğunluğu ele geçirdiler ve Girit Türklerini azınlık durumuna düşürdüler. Günümüzde de Rum-Yunan ikilisi “azınlık olan Kıbrıs Türklerine devlet yönetiminde etkin söz hakkı, dönüşümlü başkanlık ve siyasi eşitlik verilemez” diyor.

Girit Rumları 16 Ağustos 1866’da yeniden ayaklandı.  Selino kazasındaki Müslümanları kadın çocuk demeden öldürdüler. Osmanlı ordusu çetecilerin peşine düştü. Tam isyanı bastıracakken devreye İngiltere ve Fransa girdi. Teklifleri şuydu: Girit Yunanlılara verilemezdi ancak Osmanlı da Girit Açılımı yapmalıydı. Nasıl olacaktı bu açılım?
AÇILIMIN BİRİNCİ AŞAMASI
İlk şart, askeri harekât hemen durdurulmalıydı .Ayrıca silah bırakacak isyancılar için umumi af çıkarılmalıydı. Ada halkı iki yıl vergiden muaf olmalıydı. İdari reformlar da yapılmalıydı; Padişahın atayacağı valinin biri Türk, diğeri Rum iki yardımcısı olmalıydı. Ayrıca resmi yazışmalarda Türkçe zorunluluğu kaldırılmalıydı. Osmanlı açılımı kabul etti. Türkler rahatladı; köy ve mezralarına döndü. Müslümanlar, “bu açılım ne kadar güzelmiş” demeye başladı.

AÇILIMIN İKİNCİ AŞAMASI

Osmanlının 1878’de Ruslara yenilmesi Girit’te yeni bir ayaklanmaya neden oldu. Olan köylerine dönen açılım kurbanı Türklere oldu; evleri, tarlaları yakıldı; canlarından oldular. Osmanlı ordusu yine isyancıların peşine düştü.
Ve devreye yine Avrupalılar girdi. Onların bastırmalarıyla, diğer Osmanlı vilayetlerinden farklı, Girit’e özel imtiyazlar tanındı; yani yeni bir sözleşme/açılım yapıldı.25 Ekim 1878’deki bu Halepa Sözleşmesi’nin açılımı şöyle olacaktı:
Girit Valisi sadece Müslümanlardan seçilmeyecekti, Hıristiyan da olacaktı. Vilayet genel meclisinde Rumlar (49/31) çoğunlukta olacaktı. Hıristiyan kaymakamlar Müslüman kaymakamlardan sayıca fazla olacaktı. Vilayet Meclisi ve mahkeme dili Rumca olacak; ancak resmi zabıtlar ve dilekçeler Rumca ve Türkçe olabilecekti. Osmanlı bu açılıma da Evet dedi.
Fotyadi Paşa, Sava Paşa, Kostaki Anthopulos Paşa, Nikolaki Sartinski Paşa gibi isimleri sırasıyla Girit’e vali atadı.

AÇILIMIN ÜÇÜNCÜ AŞAMASI

1885-1888’de Girit iki ayaklanmaya daha sahne oldu. Fakat en büyük isyan 1896’da oldu. Artık taraflardan biri asker değildi.Girit yanıyordu.
Tabii yine beklenen oldu; İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Rusya olaylara müdahale etti. Asayiş amacıyla savaş gemilerini Girit’e gönderdiler. Osmanlıya yine, yeni bir sözleşme/açılım dayattılar. Girit valisi kesinlikle Hıristiyan olacaktı. Vali, adada karışıklık çıkması halinde Batıdan silah ve asker yardımı isteyebilecekti. Hemen genel af ilan edilecekti. Memurların üçte biri Hıristiyan olacaktı. Avrupalı hukukçular adli bir ıslahat reformu hazırlayacaktı . Osmanlı bu açılıma da boyun eğdi.

İstanbul’un Girit’te açılım yapmaktan başı dönmüştü. Ancak 25 Ağustos 1896 Nizamnamesi/ açılımı Girit’ten kopuşu hızlandırdı. Elleri silahlı Rumlar artık şehir merkezlerinde bile gezip, kimseden korkmadan Türkleri öldürmeye başladı. Bu cinayetler sonucu, Amcaoğlu Hüseyin, Bedeloğlu Mehmet, Bunacuoğlu Selim Ağanın çoban oğlu, Yanatoğlu Halim, Salih Kaziyatoğlu, Güldanoğlu Hüseyin, Muradoğlu Hasan, Osman Korethaki gibi yüzlerce Türk öldürüldü.
Resmolu Hüseyin Subaşaki gibi Türkler şehit edildikten sonra, hıncını alamayan asiler tarafından kafatası bıçak ve sopalarla delik deşik edildi. Türkler korunaksızdı.
Girit’in Hıristiyan valisi, kasten Osmanlıdan asker yardımı istemiyordu; Türklerin Girit’ten gitmesini istiyordu. Girit’te oluk oluk Türk kanı akıyordu. Tek tek öldürmeler kısa zamanda toplu katliamlara neden oldu. Elida, Ahladina, Nisiya, Balyovici, Sika, Lisinsi, Mulina, İskalavos , Handra, Akriba, Lamnon, Ziru gibi Türk köyleri yakılıp yıkıldı; Müslüman ahalisi öldürüldü. Türkler adadan kaçış yolu arıyordu artık.
Hanya ve Resmo’da altmış bin Müslüman sığınmacı kurtarılmayı bekliyordu.

Giritli Müslümanlar, açılım gereği Osmanlının Girit’e asker çıkaramayacağını anlayınca, İran Şahı Muzafferiddin Han’dan yardım istedi.
Sadece Girit’te değil Yanya’daki feryatlara Avrupalının kulağı kapalıydı. Sonunda Osmanlı, 18 Nisan 1897de Yunanistan’a savaş açtı. Beklendiği gibi bir ay gibi kısa sürede Yunan ordusunu perişan etti. Türk ordusu Atina’ya girecekken, Rus Çarı II. Nikolayın isteği ve İngiltere’nin baskısıyla II. Abdülhamid Türk ordusunu durdurdu. Yapılan barış görüşmelerinde galip Osmanlı, bırakın bir avuç toprak almayı, savaş tazminatını bile alamadı. Aksine Girit’teki nüfuzunu kaybetti.

AÇILIMIN DÖRDÜNCÜ AŞAMASI

En acıklısı Girit’te yaşandı. Türkler, Rumları kesecek iddiasıyla Avrupa devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya) adaya asker çıkardı. Asayişi artık onların askeri sağlayacaktı!
O halde Girit’te Türk askerine gerek var mıydı? Diyorlardı ki, Osmanlı askeri gidince Rumlar bir daha ayaklanmazdı. Aynı gerekçeler günümüzde Kıbrıs için de söyleniyor.
Avrupa’nın bu kandırmasıyla Türk askeri 1898’de Girit’ten çekildi. Ada otonom ilan edildi. Giritin kaderi, Avrupalılara bırakıldı. Avrupalılar, Rumların ve Türklerin can ve mal güvenliklerini garanti altına aldıktan sonra adadan ayrılacaklardı .
Girit’e böylece barış gelecekti. Tabii bu arada bir şart daha ileri sürüldü: Girit valisini seçme hakkı Osmanlı padişahına bırakıldı. Ancak istisnai bir durum vardı; büyük devletlerin o valiyi onaylaması gerekiyordu. Yoksa kendileri atama yapacaklardı. Osmanlının karşı koymasına rağmen Prens Otto Girit Valisi yapıldı. Kısa bir süre sonra dört devlet adadan çekildi. Ve Rumlar hemen adaya Yunan bayrağı çekti. Ve sonuç
Toprak kaybı
Osmanlı, Avrupalı dört devletin oyalayıcı sözlerine, teminatlarına ve açılım masallarına hep inandı. Bunun karşılığında Girit’i kaybetti.
Bu da şöyle oldu: 1910’da Girit Meclisi Yunanistan’la birleşme kararı aldı. Anadolu’nun birçok yerinde mitingler yapıldı; Türkler, Girit’te savaşmak için gönüllü asker müracaatında bulundu; Yunan malları boykot edildi, gemileri Osmanlı limanlarına sokulmadı; Osmanlı konuyu Lahey Hakem Mahkemesine götürmek istedi. . Bunların pek yaptırımı olmadı.
Girit onca açılıma rağmen 1913’te Osmanlının elinden kuş olup uçtu, gitti! Giden toprağın yüzölçümü 8.336 kilometrekare idi.

 

 

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.