DOLAR 32,5147 0.2%
EURO 34,8609 0.36%
ALTIN 2.487,711,05
BITCOIN 1999900-3,10%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Hasan ÖZERDEM;  DEVLET KİMİN?

Hasan ÖZERDEM; DEVLET KİMİN?

ABONE OL
18 Eylül 2019 21:27
Hasan ÖZERDEM;  DEVLET KİMİN?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kusura bakılmasın ama devletin ipleri sendika ağalarının, kripto STK’ların elindeymiş gibi. Bunun ötesinde koalisyon hükümetlerinde toplama kurum yöneticilerinin rant alanı.
Nereden mi biliyorum?
Bir zamanlar bir devlet kurumunun Genel Müdürü iken, gördüklerimden yaşadıklarımdan.
Sendika ağası her yıl ayrı sözleşme talep eder. Diretiriz. Bakanları görür. Onlarla müzakere eder ve birkaç saat içinde isteklerini alır. Hem de her yıl yeni sözleşme hakkı ile.
Sonunda bir dönem Yönetim Kurulumuzla birlikte direttik 17 gün sürdü. Kurum zarara girdi. Sonunda sendika işçiyi içeriye girmeye , çalışmaya davet etti. Maliye Bakanı beni çağırdı. Gittim. Kapıdan girer girmez sen misin odaya giren. Masasından fırladı, “sen kendini, ne sanıyorsun, adama taleplerini niye vermiyorsun” diyerek sanki bir günah işlemişim gibi saldırıda bulundu.
Gün geçti bir başka grev geldi. Her yıl büyük taleplerle geliyordu. Hatta bir seferinde üyelerden toplanıp Sendikaya devredilecek paranın iki veya üç katını talep etti. Ben de “tamam buna hiç itirazım yok, bu seninle üyelerinin arasındaki konu” diyerek eğlendim.
Yine anlaşmazlık oldu. Bu dönemde bu ülkenin başında ilk Başbakan ikinci kez gelmişti. Dıştan bakan yaptığı bir Bakan grev devam ederken geldi benimle konuştu. Bana “Sen çok haklısın” dedi. Aşağıya inip işçilerin arasına girdi. Yanına gönderdiğim bir çalışanı tanımıyordu. “İşçilere dayatın alacaksınız” diyerek ayrıldı. Hiç unutmam ertesi gün pazar. O dönemde emniyette bu işlere bakan bir subay sabah beni aradı. Sendika başkanının sözünü ettiğim Bakan beyle Başbakan ile görüşerek isteklerini almak üzere Lefkoşa’ya gittiğini haber verdi. Ben yollara düşerek Lefkoşa’ya gittim. Başbakanlıkta kimse yoktu.
Başbakan daha grev devam ederken beni çağırdı ve Cumhuriyet Meclisi’ndeki odasında talepleri karşılayamayacağımı kendisine aktardım.
Meğer biz boşuna konuşuyormuşuz.
Başbakan bir iki saatte bütün talepleri karşıladı.
Toplu sözleşme imzalanmasında tekrar bu kez Bakanlar kuruluna çağırdılar Yönetim Kurulu Başkanı ile gittik. Ancak beni almadılar. Rahmetli Ünal bey verilenlerin şirketi zora sokacağını söyledi. Başbakan “Kurulda bunun kendisine anlatılmadığını” söyledi. Ancak bu rahmetli Başbakan benim kurula girmeme gerek olmadığını da söyledi.
O yıl kar edemedi ve zarar edilen yılların başlangıcı oldu.
10 yılda devlete karından vergi veren kuruluş zarar etmeye, çalışanına karın bir kısmını prim diye dağıtan, üreticiye bakım için avans veren, yatırım yapan kuruluştan eser kalmadı.
Bu eski durum.
Peki ama bu günlere gelirken devletin bundan farkı yoktu ki.
Bu gün kurum yönetimlerine benzer faaliyette bulunan rantiye erbabı giriyor mu?
Bu gün yönetim kurullarına ilk okul mezunları giriyor mu?
Yönetim kurulu karar organıdır.
Yani Müdürün yolunu çizen kuruldur.
Peki Devlet olan biteni sorguluyor mu?
Devlet içinde sendikaların hakimiyetine son veriyor mu?
Batı cephesinde değişen bir şey yok.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.