Bu vatan toprakları üzerinde yaşayan Kıbrıs Türk halkından her bireyin yaşamından, ülke içinde her türlü faaliyetlerden Anayasaya göre tek sorumlu hükümetlerdir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sath-ı mailinde ortaya çıkacak her olumsuzluğun tek sorumlusu vardır, bu da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi’nden onay alan, güven oyu alan hükümetin ta kendisidir.
İkide birde ülkede satılan gıda maddelerine marketlerin, kasapların, pazarda sebze, yiyecek ve içecek satanların bunları halka yüksek fiyatlarla sattıklarından söz edilir.
Ya da sağlık için eczanelerin vatandaşa sattığı ilaçların mukayeseli fiyatlarının çok pahalı olduğu ve insanların sağlıklarıyla oynandığı gittiğimiz, oturduğumuz her mahalde konuşulmakta.
Çiftçilik yapan, tarımsal üretim yapan her üretici tarım girdilerinin pahalılığından şikayet eder durur.
Bütün bunları her tarafta şikayet olarak görmek ve duymaktayız.
Bütün bu zamları satanların yaptığından dem vurulur.
Oysa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eksiği gediği olsa da demokrasi ile yönetildiği iddiaları bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Demokrasilerde tek sorumlu hükümetlerdir.
Dağda koyunu kaybolan çobanın koyununun, eczanede mukayeseli olarak yüksek fiyatla sağlık ilacı satılmasının, pazarda satılan gıda maddelerinin yüksek fiyatlarından, çiftçi ya üreticiye tarım girdilerinin acımasızca yüksek fiyattan satılmasından, bankaların kredi faizlerinden, kasapların bir birini tutmayan, dileyenin dilediği fiyattan sattığı etin fiyatından tek sorumlu vardır; o da hükümettir.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da bu safhalarda sorumluluk altındadır. Cumhurbaşkanının da Anayasamıza göre en önemli görevi olan husus hükümetin ülkenin refah ve mutluluğunu sağlayacak düzenlemeler yapması yönünde hükümet çalışmalarını koordine etmek olduğu nettir.
Süt ürünleri firmaları dilediği fiyatı koyuyorsa bunun sorumlusu hükümetin ta kendisidir. Taze kaşar bir firmada 22 Türk Lirasına bir başka firmada 27 Türk Lirasına satılıyorsa bu fiyatı o firmalar saptamış olmaz. Demokrasilerde bunun hesabı firmalara sorulur ve bedeli ödettirilir. Cuma günü bir firmanın taze kaşarını 27.5 Türk Lirasına almıştım. Dün sabah ayni firmanın ayni ambalaj içindeki taze kaşarını 31.5 Türk Lirasına almak durumunda kalmam hükümetin ihmalinin bir sonucudur.
Ya da İstanbul’dan daha iki gün önce 15 gün yetecek bir kutu ilacımı yeni ve zamlı fiyatı ile 250 Türk Lirasına getirtmişsem ve ayni ilacı ayni ambalaj içinde Güzelyurt’ta bir eczaneden hatırım için 390 Türk Lirasına alıyorsam bunun da sorumlusu hükümettir.
İnsanların mutfaklarında bir yıldır yangın var. Yiyeceğimiz her şey ateş pahası. Eskiden eve soğan alırken iki kilo alıyordum. Bu gün beş altı soğanı poşete koyar öyle alıyor insanlar.
Kısaca söylemek gerekirse hükümet ya da yönetenler duruma hakimiyetini kaybetti.
Ekonomide denge-denetim ve fren kalmadı.
Girdik bir çıkmaz yola, gidiyoruz kıyamete.
Bu günün hükümeti daha yeni diye konuşmamalı.
Eski hükümetten kalan miras onundur.
Erken zamanda hakimiyetini ortaya koymak zorunda.
Bu gün yapmadığı veya yapamadığını yarın hiç yapamaz.