Siyasal partilerin kuruluş amacı ve devlet katında kabul görmesi, Anayasa tahdında devletin korunup geliştirilmesi, halkın refah ve mutluluğunun yüceltilmesi, ülkenin ve devletin varlıklarının korunması, halkın mal ve mülkünün yasalar tahdında korunması ve en önemlisi ülkenin özgürlük ve demokrasisinin savunularak geliştirilmesi, halkın egemenlik
hakkının savunulması iktiza ettiğindendir. Ayni şekilde her siyasi partinin kendi kuralları içinde devleti yöneterek daha iyiyi, daha güzeli bulmaları ile özetlenebilir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu siyasal partiler için konum ve durum böyle mi? Genel olarak böyledir diyemeyiz. Ne var ki kendilerini sol, sosyalist diye tanımlayan partiler , devleti kuranlara karşı içlerindeki kin ve nefret nedeni ile sanki kuruluş nedenleri bu devletin yönetimine talip olmaları değil de, yıkmak, ortadan kaldırmak, iç düşman gibi, hareket ederek devleti ortadan kaldırarak Güney’deki Rum’a teslim etmek amacıyla kurulduklarını gizlemeden ortaya koymakta.
O Rum ki 1958’den başlayarak Kıbrıs Türk halkına etmedik zulüm, yapmadık saldırı ve katliam bırakmamış, binlerce insanımız kaybetmek ve binlercesinin gazı olarak halkın arasında yaşam sürmesine neden olmuştur. Bu gerçeği bilmeyen yok sanırım.
Bu partilerde aday olanlar solun farklı nüanslarını temsil etseler dahi, tününe aday olanlar ” bu devleti yıkıp Rum boyunduruğu altına sokmanın tek ve değişmez hedefleri olduğunu” katıldıkları televizyon konuşmalarında, köy mahalle ve ev ziyaretlerinde çekinmeden savunmaktalar. Hatta kimi adaylar bu konuda daha da ileri giderek Rum’la anlaşamamaları halinde emperyalist devletleri, İngiltere ya da ABD’yi çağırarak bu hedefe varacakları savındalar.
Bir ülkede seçimler halkın itibar ettiği ve yönetimi elinde tutması gereken parti ve organları belirleme adına yapılmakta.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde seçime katılıp halkın teveccühünü ilk sıradaki partinin çok altında kazanabilen kimi siyasi partiler seçim sonrasında demokrasinin temeli olan uzlaşmayı reddederek, hükümet kurulması için koalisyon ortaklığını reddetmekte. İlk sırada çıkan siyasi partiyi aşağılamayı bir demokrasi kuralıymış gibi kullanmakta.
Seçimlere katılırken, her türlü ihtimalin oluşabileceği, halkın teveccühünün saygınlığı gerçeğini bildiği halde seçim sonrası kendi söylem ve eylemlerinin halkın teveccühünü kaybetmelerinin nedeni olduğu gerçeğini sorgulamak yerine ülkede kaos çıkarma ve bu fakir ülkenin insanlarından hizmet için toplanan vergi ve kaynakların yeni bir seçim için kullanılması talebi, ile ortaya çıkmakta.
Şurası bir gerçektir ki, böyle davranışlar iyi niyetle karşılanamaz. Vatansever olan, ülkesini ve halkını seven hiç bir birey veya siyasi parti böyle bir davranışta bulunamaz.
Anavatan Türkiye’nin aktardığı kaynakların da böle bir davranışla kör çar edilmesi kabul edilemez.
Devleti koruyup, geliştirme yerine, yıkmak için siyasal parti kurup, seçimlerde başarılı olamayınca “ben koalisyon yapmam” diyen siyasi partiler halkın partisi değil, kendilerini dev aynasında gören, halkın körü körüne peşine düşeceğini sanan, halkı tanımayan partiyi kişisel amaçlarında kullanmak için kuranların, despotik anlayışlarının egemen olmasını talep edenlerdir.
GÜNDEM
08 Kasım 2024SPOR
08 Kasım 2024GÜNDEM
08 Kasım 2024SPOR
08 Kasım 2024SPOR
08 Kasım 2024GÜNDEM
08 Kasım 2024GÜNDEM
08 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.